Kariyerinde Snatch (2000), Sherlock Holmes (2009), The Man from U.N.C.L.E. (2015), King Arthur: Legend of the Sword (2017) ve The Gentlemen (2019) gibi filmlere imza atan, çağımızın en yetenekli yönetmenlerinden Guy Ritchie'nin yeni Netflix dizisi The Gentlemen, aynı adlı filminin bir uzantısı niteliğinde.

"Michael Pearson" (Matthew McConaughey), "Raymond Smith" (Charlie Hunnam) - The Gentlemen (2019)

Bir spin-off olarak adlandırılıyor olması sizi yanıltmasın. The Gentlemen; Charlie Hunnam, Matthew McConaughey, Colin Farrel, Jeremy Strong ve Hugh Grant gibi isimlerin yer aldığı 2019 yapımı filmi "izlemiş olmalısınız" gibi bir zorunluluk dayatmıyor.

Guy Ritchie'nin klasik çizgilerinin dışına çıkmadığı dizi, bir ordu mensubu olarak karşımıza çıkan Eddie Horniman'ın askerî bir görev üzerindeyken, ülkenin seçkin insanlarından biri olan aristokrat babası, Halstead'in On İkinci Dükü Archibald Horatio Landrover Horniman'ın yaklaşan vefatı dolayısıyla İngiltere topraklarına geri dönüşü ile başlıyor.

Babasının hayatını kaybetmesinin hemen ardından beklenmedik şekilde miras kalan dük unvanı ve yüklü mal varlığı, Eddie'nin en başlarda bocalamasına ve büyük ölçüde şaşırmasına neden oluyor. İngiltere'nin seçkin ailelerinden birinin mensubu olmasına rağmen, kariyerinin inşasını kimseden yardım almadan yapmış, kendi yolunu çizmiş ve belirli bir noktaya ulaşmış bir adam Eddie.

Bir diğer yanda da tutarsız, mantıksız, sevimsiz abisi Freddy var. Kurallara göre, bütün mirasın ve unvanın sahibi büyük erkek çocuk olmalı, değil mi? Ancak babalarının vasiyeti aracılığıyla öğreniyoruz ki bu zorlu ve ağır görev, kardeşler arasında daha mantıklı olan isme, küçük evlat Eddie'ye bırakılıyor.

Bu gerçek tüm ailenin şok olmasına neden olsa da, bir aristokratın yaşam biçimine yeni yeni uyum sağlamaya çalışan Eddie'nin hayatını altüst eden olaylar dizisi maalesef henüz başlamış bile sayılmaz.

"Eddie", "Freddy"

Miras kalan mülk, babasının ölümünden etkilenmeyen ve son hız devam etmekte olan bir anlaşmayla birlikte Eddie'nin sorumluluğuna geçiyor. Daha açık konuşmak gerekirse, şimdiye kadar mutlu mesut yaşadıkları (!) malikanenin altında, yasadışı olarak zincirleme bir şekilde işletilen ancak oldukça da kazançlı olan bir esrar tesisi bulunuyor. Başka yöne bakma karşılığında büyük miktarlarda para kazanmaktan mutluluk duyan diğer aristokratların mülklerinin altına da gizlenmiş olan bu sistem, büyük çaplı bir çete tarafından yürütülmekte.

Diğer yandan aptal Freddy'nin bulaştığı belalar silsilesi, Eddie'yi bu bataklığa mecburen sokan nedenlerden biri olurken ana karakterimiz, soğukkanlı ve uyum sağlayan yapısı dolayısıyla bu dünya içerisine dahil oldukça ne kadar başarılı olabileceğinin de farkına varmaya başlıyor.

Dizinin oyuncu seçimleri her şeyiyle çok başarılı. Dük Eddie Horniman karakteriyle karşımıza çıkan Theo James, kendi stiliyle başına geçirdiği "soylu" tacını, çok asil ve güzel bir şekilde taşımış.

"Susie Glass" (Kaya Scodelario)

Kaya Scodelario, anlaşmalarının hala yürürlükte olup olmadığını kontrol etmek adına yeni dük ile aralarını iyi tutmaya çalışıp, hapiste olan iş imparatoru babasının kirli işlerini yürütme görevini üstlenen, soğuk ve gizemli Susie Glass karakteriyle kendisini çok güzel bir şekilde ön plana çıkartıyor.

"Freddy Horniman" (Daniel Ings)

Freddy'nin ne kadar rahatsız edici olduğunu kelimelerle tasvir etmek pek mümkün değil. Ancak isminden bu kadar bahsettirebiliyor olmasının nedenlerinden biri de elbette çok yetenekli bir aktör tarafından canlandırılıyor olması. Şimdiye dek sayılı birkaç projenin arka planlarında kalmış olduğuna denk geldiğim Daniel Ings, bu karakter için çok başarılı bir seçim olmuş.

"Stanley Johnston" (Giancarlo Esposito)

En başlarda görünüp kaybolan ve onca hengâme arasında neredeyse dizide oynadığını unuttuğumuz Giancarlo Esposito ise Halstead Malikânesinin taliplisi, gizemli şarap aristokratı Stanley Johnston rolünde. (Soyadında T olduğunu unutmayın, kızıyor sonra.)

"Lady Sabrina" (Joely Richardson)

Bana kalırsa dizinin en geri planda kalmış ismi de Geoff. Gizemli, kendinden emin ve yeri geldiğinde sevecen tavırları, emin olun Halstead Malikânesini çok daha tahammül edilebilir bir hale getiriyor. (Hem bizim için hem de Lady Sabrina için.) Açıkçası ikinci sezonda kendisini daha çok izlemek isterim.

Guy Ritchie, "Geoff" (Vinnie Jones)

Bir suç dizisi olarak tanımlansa da The Gentlemen'da kendinizi çoğu zaman gülerken buluyorsunuz. Bir "komedi" komikliği beklemek doğru olmaz, ancak karmaşıklıktan doğan saçma olayların neden olduğu eğlenceli birçok olay mevcut. Karmaşıklıklara neden olan şeyi tahmin etmek çok da zor değil elbette...

"Freddy"

Eğlenceli olduğu kadar, şiddet oranı da herhangi bir suç dizisine kıyasla gayet dengede tutulmuş. İzleyiciyi duygudan duyguya sürüklerken merak unsurunu da elinden hiçbir zaman bırakmıyor. Bu, bana kalırsa günümüz dizilerinde rastlamakta oldukça güçlük çektiğimiz önemli bir gereklilik.

Hem senarist hem yapımcı hem de yönetmen koltuğunda bulunan Guy Ritchie'nin dinamik tarzı bu yapımda da son derece hâkim. Kendine has anlatım biçiminden her projesinde olduğu gibi harika sinematografisine kadar, The Gentlemen isminin hakkını veren, her açıdan çok şık görünen bir yapım olmuş.

"Soyluluk" adı altında çevrilen gizli dolaplara ve üst kademe olduğuna inanılan belirli kesimdeki insanların parlak gösterilmeye çalışılan ama özünde kaliteden yoksun hayatlarına çok güzel göndermelerde bulunan, başarılı bir hiciv örneği olduğunu da söyleyebiliriz aslında.

İlk sezonuna dair şikâyetim sadece şu olabilir; ilk bölümden itibaren olaylar dizisinin içerisinde öyle bir çekiliyoruz ki, karakterleri yakından tanıma ve yeterince bağ kurma fırsatı bulamıyoruz. Her şey koca bir kargaşa içerisinde gerçekleşiyor. Eddie'nin oldum olası pek bir bağı olmadığı bu dünyaya uyum sağlama hızı, Susie'nin bu kadar büyük bir imparatorluğu işletirken aynı zamanda çocukça kararlar alabilir ve birçok şeyi riske atabilir bir yapıya sahip olması, diziyi gerçekçilikten uzaklaştıran noktalardı bana kalırsa.

Ancak bunlar dışında The Gentlemen, kesinlikle son zamanlarda çıkmış olan en iyi yapımlardan biri. Henüz ikinci sezon onayını almış değil fakat Netflix'in söylediğine göre, dizinin dünya genelindeki izlenme oranları oldukça başarılı. Sezon sonunda güzel bir açık kapı bırakıldığını da hatırlatarak, kısa bir süre içerisinde yeni sezon onayı alacağını umuyor ve bir sonraki sezonu merakla beklediğimi de eklemek istiyorum.


Yaren’in Köşesi
muggle’lar mı? onlar hiçbir şey görmezler ama çatal batırırsan hissederler. merhaba, ben Yaren. çocukluğumdan beri tutkunu olduğum fantastik dünyalara, filmlere, kitaplara, dizilere ve çizgi romanlara dair videolar yapıyorum. ben bu videoları yaparken çok eğleniyorum, eğer siz de bana eşlik etmek isterseniz, kanalımı takip edebilirsiniz :)
Paylaş