👻
Bu yazı spoiler içermektedir.

Geçtiğimiz günlerde ikinci sezon finali yayımlanan And Just Like That..., can sıkıcı ilk sezonunun aksine, izleyiciye bu sefer –ilginç bir şekilde– izlemesi oldukça keyifli bir yolculuk sundu.

Bu sezonun çok daha izlenebilir olmasının nedeni, Sex and the City'deki ikonik birkaç sürpriz isme yer veriliyor olması elbette olabilir ancak 2. sezonla birlikte, özellikle ilk kez bu diziyle karşımıza çıkan yeni karakterlerin ortama daha fazla uyum sağlamış olması da büyük bir etken.

Sarah Jessica Parker'ın Carrie Bradshaw, Kristin Davis'in Charlotte York Goldenblatt, Cynthia Nixon'ın Miranda Hobbes ve Mario Cantone'nin Anthony Marantino rollerine geri döndüğü dizi, Carrie'nin Big'den sonraki en büyük aşkı Aidan Shaw'u (John Corbett) da bu sezonda kadrosuna dahil ediyor.

İlk sezonda yapılan bariz hataların yumuşatılması da bu sezon üzerinde olumlu etki bırakmış diye düşünüyorum. Biliyorsunuz, Sex and the City dönemine göre oldukça cesur ve yenilikçi bir diziydi. Karakterlerin bambaşka kişiliklere, benzer gibi görünse de farklı hayatlara sahip olmaları, aralarındaki dostluk bağının New York'un büyüsü ile harmanlanması, izleyicilerinin en çok hoşuna giden şeylerdi.

Fakat, döneminin en başarılı projelerinden biri olmasına rağmen, bu dizi eğer bugün yayınlansaydı başrollerindeki dört kadının da zengin, beyaz ve genel olarak cinsiyet çeşitliliğini tam olarak yansıtamaması, büyük tartışmalara yol açabilirdi.

And Just Like That...'in de ilk sezonda özellikle bu problemi çözmeye çalışırken, samimiyetsiz bir biçimde "kör göze parmak sokma" deyimini gerçekleştirmesi, izleyicilerin bu yapıma birkaç bölümden sonra tahammül edememesiyle sonuçlanmıştı.

"Lisa" ve "Nya" isimli iki siyahi kadının, Hindistan kökenli Samantha muadili "Seema"nın ve Latin kökenli "nonbinary" olduğu defalarca vurgulanan "Che Diaz" karakterinin dahil olmasıyla, çeşitlilik konusunu halledebileceklerini düşünme hamleleri ters tepti ve bu planlananın tam aksine yan karakterlerin birçoğunun itici görünmesine neden oldu.

"Nya", "Carrie", "Seema"

Senaryo dinamiğini oldukça olumsuz etkileyen bu durum da bizim kızların biraz arka planda kalmasına neden oldu denilebilir.

Bu sezonda da senaryo yine çok iyi değildi ancak Sex and the City'de olduğu gibi hikâyenin ortasına Carrie, Charlotte, Miranda'nın yerleştirilmesi, izleyiciyi özlediği ortama geri döndürmeye yetti.

Hâlâ kendi kimliğinin arayışında olan Miranda'nın, geçen sezonda Che yüzünden yıktığı yuvasının değerini yavaş yavaş anlamaya başlaması, duyduğu pişmanlık ve yaşadığı hayal kırıklığı oldukça gerçekçiydi.

İlk sezonda, eskiden bu ekipteki en mantıklı kişi ve örnek alınabilecek bir karaktere sahip olduğunu düşündüğüm karakterin, 50’lerinden sonra tamamen sapıtması sürprizi ile biraz afallamıştım. Ama bu sezonda o bile anlamsız tavırlarının en azından bir kısmından kurtulabilmiş, sonunda karaktere çeki düzen vermişler.

"Miranda" (Cynthia Nixon), "Che" (Sara Ramirez)

Charlotte'ın kendisinden bile sinir bozucu olan çocukları, dizinin en az tahammül edebildiğim karakterlerinden. İkisinin de ergenlik çağında olması bir yana, en azından bir tanesi normal bir şekilde iletişim kurulabilir olabilirdi diye düşünüyorum. Ama en azından bu çocukları nötrleyen harika ebeveynleri var.

"Charlotte" (Kristin Davis), "Harry" (Evan Handler)

Big'in yokluğuna alışmaya çalışan Carrie, zor zamanlarını atlatmış gibi görünse de John ile yaşadıkları büyük aşkı ve onu kaybedişini konu edindiği yeni kitabı 'Loved and Lost'u seslendirmesi gerektiği kısımlarda o acı günlere adeta tekrar dönüyor.

Aidan'ın dönüşü

Carrie'nin sahnelerinin birçoğu bekarlığındaki hayatını anımsatıyor. Yaşı ilerlemiş olsa da alışkanlıklarını ve New York'u bir türlü bırakamayan karakterimizin, aklına bir gün eski aşkı Aidan Shaw'a mail atmak geliyor.

Chris Noth hakkındaki taciz suçlamaları dolayısıyla "Big" karakterinin diziden ayrılması, en çok "Aidan" severlere yaradı diyebiliriz. Carrie ve SATC hayranlarının senelerdir aşamadığı ve ikilemde kaldığı "Big mi yoksa Aidan mı?" sorusu da Big'in ölümü ve Aidan'ın eşinden boşanmış olması dolayısıyla artık bir sonuca varmış oluyor.

Yıllar sonra yine epik bir sahne ile bir araya gelen karakterlerimizin, bir süreliğine de olsa bir masal içerisinde yaşıyor gibi görünmeleri o kadar güzeldi ki. İkisi de hayatlarında birçok şeyi aşmış ve istedikleri her şeye ulaşmışlar. Ama "birbirleri dışında her şeye" desek, daha doğru olur sanki.

Finalde olanlar ise sıcağı sıcağına sinir bozucu gibi görünse de aslında objektif bir açıdan bakıldığı zaman Carrie'nin geçmişte Aidan'a yaptıklarının ufak bir cezalandırması olarak yorumlanabilir. Hamlelerinin bu kadar uzun vadede etkili olabileceğini eminim tahmin etmemiştir ama Aidan'ın hayatından kendi isteğiyle çıkması ve onun bambaşka bir hayat kurmuş olması, tamamen Carrie'nin kendi kararıydı.

Gelelim SATC severlerin asıl beklediği kişiye...

Samantha Jones

Samantha, hiç şüphesiz Sex and the City'nin en baskın ve renkli karakteriydi. And Just Like That... başladığında ise izleyenlerin en çok yadırgadığı şey Samantha'nın yokluğu olmuştu. Kim Cattrall'ın kadroda yer almamasının en büyük sebebinin, Sarah Jessica Parker ile aralarının hiç iyi olmaması gösterilmişti ancak ilk sezonun kötü giden istatistikleri, dizinin yaratıcısı Michael Patrick King'in Cattrall'ı bir şekilde ikna etmiş olmasıyla sonuçlanmış.

Tam olarak Sex and the City düzeyine ulaşamasa da ilk sezonun berbatlığının üzerine ilaç gibi gelen ikinci sezon, itici karakterleri arka plana atmayı, geçmiş ve günümüz arasında güzel bir köprü kurmayı başarmış diyebilirim.

Eğer ilk sezonun kötülüğünden dolayı yarım bıraktıysanız, kendinizi birazcık zorlayıp devam etmenizi tavsiye ederim çünkü tıpkı karakterlerimiz gibi bu dizi de kesinlikle bir şansı daha hak ediyor.

"Carrie" ve "Anthony", "Stanford" karakterine hayat veren ve geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden, Willie Garson'ı anıyor.

Yaren’in Köşesi
muggle’lar mı? onlar hiçbir şey görmezler ama çatal batırırsan hissederler. merhaba, ben Yaren. çocukluğumdan beri tutkunu olduğum fantastik dünyalara, filmlere, kitaplara, dizilere ve çizgi romanlara dair videolar yapıyorum. ben bu videoları yaparken çok eğleniyorum, eğer siz de bana eşlik etmek…
Paylaş