Netflix tarihinin en çok izlenen dizilerinden biri olan Bridgerton’ın üçüncü sezon birinci kısmı geçtiğimiz ay izleyici karşısına çıktı.

Julia Quinn’in çok sevilen roman serisinden uyarlanan dizi, çevresinde dönmekte olan diğer olaylarla birlikte her sezonunda ayrı bir çifti merkezine alıyor.

"Dük" Simon Bassett ve Daphne Bridgerton’ın hikâyesini anlatan ilk sezon, 2020 yılında izleyiciyle buluşmuş, pandeminin dünyaya damga vurduğu sıralarda gösterime girmiş olmasının avantajıyla da birlikte Netflix'in gelmiş geçmiş en çok izlenen dizileri arasında kendine en üst sıralarda yer bulmuştu.

"Simon Basset" (Regé-Jean Page), "Daphne Bridgerton" (Phoebe Dynevor)

2022 yılında gösterime giren ikinci sezonda, Daphne’nin "Vikont", yani "baba Bridgerton" hayatını kaybettikten sonra onun yükünü ve görevlerini devralan erkek kardeşi Anthony ile, Hindistan’dan Londra’ya uzanan büyük yolculuklarında kız kardeşi Edwina’ya eş bulma umuduyla gelen, ancak Vikont'a kendisi âşık olan Kate Sharma'nın inişli çıkışlı ancak bir o kadar da keyifli ilişkisini izledik.

"Kate Sharma" (Simone Ashley), "Anthony 'Viscount' Bridgerton" (Jonathan Bailey), "Edwina Sharma" (Charithra Chandran)

İlk dört bölümü mayıs ayında izleyiciyle buluşan üçüncü sezon ise, sosyeteye üç yıl önce tanıtılmış olmasına rağmen hâlâ kendisine göre birini bulamamış, yani sosyal normların dayattığı söylemle “evde kalmış” olan Penelope Featherington ile ilk sezonlarda dünya tatlısı olan ancak zamanla masumiyetini yitirip bir zamparaya dönüşen Bridgertonlar’ın çapkın oğlu Colin arasında alevlenen aşka odaklanıyor.

İlk sezonun masalsılığından ve ikinci sezonun büyülü ihtimallerinden farklı olarak üçüncü sezon, ilişkilere daha gerçekçi bir bakış sunmuş bence. Az önce dediğim gibi “evde kalmış” bir kız olan Penelope, kendisinden önce yuva kuran sinsi kız kardeşleri ve kurnaz annesi tarafından bile çoğu zaman dışlanan birisi. Yaşının geçmek üzere olması bir yana dönemin güzellik standartlarına uygun bir bedene sahip olmayışı da yaşıtlarının ve akrabalarının onunla dalga geçmesine yetecek bir özellik. Dolayısıyla karakterimiz, günümüzdeki baskılardan çok da uzak olmayan, bir çoğumuz gibi kendisine yapılan haksızlıklarla kendince baş etmeye çalışan genç bir kadın.

Diğer yanda ise ilk sezondan bu yana Penelope’nin çocukluklarından beri tatlı bir dostluk sürdürdüğü Colin Bridgerton var. Temelleri ilk sezonda atılmaya başlanan ve o sıralarda Colin adına henüz filizlenmemiş olan bu aşk, Penelope için uzun bir süre acı veren bir duygular bütünüydü denilebilir.

Colin’in ziyaret ettiği tüm ülkelerden gönderdiği mektuplar, Penelope’nin her zaman hevesle cevapladığı şeyler olsalar da, tanıştığı güzel ve çekici kadınlardan her söz edişinde içinde fırtınalar kopuyordu.

Diziyi şimdiye kadar hiç izlemediyseniz yazının buradan sonrasına devam etmemeniz gerektiğini belirtmem gerekiyor, çünkü ⚠️ spoiler içerecek ⚠️.

Sessiz karakteri, dikkat çekmeyen fiziği ve içine kapanık tavırlarıyla kimsenin umurunda olmayan Penelope, içinde kopan bu fırtınaları dindirmek, belki de kendisini şimdiye kadar alçak gören veya görmezden gelen sosyeteyi kendince cezalandırmak adına, bir süre önce Lady Whistledown mahlasıyla soyluların en kirli çamaşırlarını ortaya döktüğü bir gazete yayımladı.

Fısıltı gazetesiyle tüm sosyetenin dikkatini üzerine toplayan Penelope, kendi yakınları dahil olmak üzere istediği herkes hakkında istediği şeyi yazabildiği bu köşe sayesinde –elbette kimliğini gizlediği bu süre boyunca– ilgi zehirlenmesinin tadını çıkarıyor. Sadece dedikodu olarak bakmamak lazım, kraliçenin bile dikkatini çekmeyi başaracak kadar etkili bir kaleme sahip Lady Whistledown.

"Queen Charlotte" (Golda Rosheuvel)

Aslında dizinin bu noktalarda vurgulamaya çalıştığı aykırılık çok güzel. Bunu en başından beri Eloise karakteriyle de seyirciye aşılamaya çalışıyor ve gerçekten diziye güzel bir dokunuş katıyor. Genç kızlığa adım attıktan sonra adeta taşınabilir bir malmış gibi kendini kabul edecek birilerini arayanların yanında gerek aklıyla gerek kendi başına geliştirdiği yetenekleriyle bir yerlere varmaya çalışan kişileri ve bir ev hanımı olmaktan çok daha fazlası olunabileceğini 1800’lü yılların kadınları adına çok güzel temsil ediyor Penelope ve Eloise.

"Penelope Featherington" (Nicola Coughlan), "Eloise Bridgerton" (Claudia Jesse)

Ancak bunu yine dayatılan güzellik standartlarına hiçbir şekilde uyum sağlamayan bir karakter aracılığıyla gerçekleştirseler, ya da Penelope tüm hırsını bir kenarı bırakıp koca arama işinden vazgeçebilen biri olsaydı, belki bu konuda onlara daha samimi yaklaşabilirdik; çünkü Penelope karakterini canlandıran oyuncu Nicola Caughlan o kadar güzel bir kadın ki, sanırsınız döneminin en ünlü heykeltraşı yüzünü özene bezene işlemiş.

Kitaplarla kafayı bozmuş olan Eloise ise Colin Bridgerton’ın kız kardeşi. Bunu belirtmeme aslında bile gerek yok çünkü dizinin her karesinden bir Bridgerton fırlıyor (sekiz kardeşler…). Geçtiğimiz sezonlarda Penelope’nin Lady Whistledown olduğunu öğrendikten sonra araları bozulan iki yakın arkadaşın dostluğu, bu sefer Penelope ve Colin yakınlaşması dolayısıyla daha da parçalanmaya başlıyor diyebiliriz.

Bridgertonlar'ın bir kısmı.

Penelope’yi sadece bir arkadaşı olarak gören zampara Colin’in, kızcağızın tam kendine uygun birini bulduktan sonra aklını başına getirmesi ise çok klişe olmakla birlikte her zaman da müşterisi olan bir olayı simgeliyor. Maalesef bazı şeylerin değeri, elden gitmek üzereyken farkına varılabiliyor ki bu da en büyük örneklerinden biri olmuş.

Ancak bu sezon gerçekçi olmak üzerine bu kadar bastırmışken Colin’in, Penelope’ye karşı hisler beslediğinin farkına varması ile zafere ulaşması arasındaki sürenin komikliği beni benden aldı.

Birçok mevzunun ikinci kısma sarktığının farkındayım ama Penelope’nin Lord Debling’den evlilik teklifi almak üzereyken bu anın Colin tarafından sabote edilmesi hiç hoşuma gitmedi. Hislerini bunca yıldır içerisinde taşıyan bir genç kadının itibarını, daha kozasından çıkarmaya tenezzül bile etmediği duyguları için tehlikeye atan Colin’in kesinlikle daha fazla acı çekmesini ister, hatta Penelope’nin onu bu ısrarı neticesinde reddetmesini dilerdim. En azından ikinci kısımda olaylar çözülene kadar Colin bu kadar geç hareket etmenin cezasını ödeme hassasiyeti gösterebilir, bizim için de daha iyi bir sezon arası finali olabilirdi.

İkinci kısım için Penelope'yi, onun Lady Whistledown olduğunu bilen ve abisi Colin'i mutlaka korumaya çalışacak olan Eloise tehlikesi bekliyor. Bu demek oluyor ki 13 Haziran’da gelecek olan bölümlerde, frenlemeden kağıtlara döktüğü duygularının cezasını çeken bir Penelope izleyeceğiz ve muhtemelen Colin yine acı çekmeden bu mevzudan bir şekilde sıyrılıp çıkacak.

Bu sezonun, yayınlanan diğer iki sezon yanında daha sönük kaldığını düşünüyorum ve acilen büyük bir kaos yaratılması gerekiyor, aksi takdirde dikkatler Penelope ile Colin çiftinden Francesca ile Lord Stirling’e kaydı kayacak, benden söylemesi.

"Lord Stirling" (Victor Alli), "Francesca Bridgerton" (Hannah Dodd)

Paylaş