Frank Herbert'ın 1965 çıkışlı efsane Dune serisi, bugüne kadar birçok deneme yanılma çalışmasıyla beyaz perdeye veya televizyona uyarlanarak izleyici karşısına çıkartıldı.

1984 yapımı David Lynch versiyonu, 2000 yapımı bir mini dizisi ve onun beklenmedik başarısının yol açtığı 2003 yapımı Children of Dune, bugün genel olarak ortalama yapımlar olarak anılsa da uyarlaması oldukça güç bir evren olduğu için çekim teknikleri, kostümler ve teknolojinin eksik kaldığı noktalar vardı ve seyirciyi tam anlamıyla tatmin edebilen yapımlar olamamışlardı.

"Paul Atreides" (Kyle MacLachlan) - Dune (1984)

2021 yılında geldiğimizde ise Sicario (2015), Arrival (2016), Blade Runner 2049 (2017) yapımlarıyla son zamanlarda bilim kurgu türünün isminden en çok bahsettiren yönetmenlerinden biri olan Denis Villeneuve'ün dikkatleri üzerine toplayan Dune yorumu ile tanıştık.

Villeneuve aracılığıyla Arrakis'in büyülü kumullarında dolaştığımız bu büyük yolculukta, Atreides ve Harkonnen Hanedanlığı arasındaki bitmek bilmeyen çatışmada ailesi ve sevdiklerinin büyük bir çoğunluğunu yitiren Paul Atreides'in kayıplarıyla başa çıkma ve alın yazısıyla yüzleşme hikâyesinin ilk kısmına odaklandık.

"Paul Atreides" (Timothée Chalamet) - Dune (2021)

İlk Dune kitabının %65'i gibi bir kısmını kapsayan ilk film, Harkonnen saldırısının ardından babası ve ailesinin büyük bir kısmını kaybeden Paul'ün, çöl yerlileri olarak anılan Fremenler'in arasına dahil olmasıyla yarıda kalmış, hikâyenin yükselme kısmı ve neredeyse en önemli aksiyonu ikinci filme bırakılmıştı.

"Paul", "Jessica"

Timothée Chalamet, Zendaya, Rebecca Ferguson, Dave Bautista, Josh Brolin, Stellan Skarsgård ve Javier Bardem'in yer aldığı ilk film kadrosuna ikinci filmde Florence Pugh, Austin Butler, Lea Seydoux, Christopher Walken ve Anya Taylor-Joy gibi isimler ekleniyor ve film, Pugh'nun Prenses Irulan karakterinin tuttuğu günlük ile epik bir açılış yapıyor.

Villeneuve, Herbert'ın takip etmesi zor örgüsünün aksine, Dune okuyucularına direkt olarak göz kırpan bu günlük sahneleriyle izleyiciyi ara ara ziyaret ederek uzak gelecekte geçen bu hikâye üzerinde sağlıklı ve kolay takip edilebilir bir olay örgüsü hazırlamış.

"Prenses Irulan" (Florence Pugh)

İlk filmin sonlandığı yerden devam eden öykü, Paul ve annesi Leydi Jessica'nın Fremenler arasında yer edinmeye çalışma ve hayatta kalma çabalarıyla devam ediyor.

Villeneuve'ün diyaloglara boğulmayan sekansları ile görüntü yönetmeni Greig Fraser'ın görsel efektlerle desteklediği şahane çekimleri, izleyiciyi karmaşık lisanlar arasında bırakıp çözülmesi zor bir bulmacanın içerisine atmak yerine, olan biteni daha çok görsel olarak keşfetmeye teşvik ediyor.

Şeyh-Hulud

Baş döndürücü ve renklere doymuş bu sinematografiyi Türkiye sinemaları şartları göz önüne alındığında her ne kadar minimum kalitede deneyimlemek zorunda kalsak da bizim şartlarımızda bile neredeyse her konuda takdiri hak eden bir görsel şölen olarak tanımlayabiliriz. Ara ara giren gereğinden fazla yakın ve karanlık olan çekimler, odağı bozan detaylar olmalarına rağmen geri kalan kısımda bizimle olan turuncu rengin büyüsü bir süre sonra baharat etkisi yaratıp sizi de ele geçiriyor ve bütün olumsuzlukları aklınızdan uçurup götürüyor.

Arrakis'in vahşi ve acımasız fırtınaları ile devasa kum solucanları arasında yeni bir maceraya atılan Paul, annesi Jessica'nın güçlü Bene Gesserit yöntemlerine rağmen hayatının en zorlu sınavlarından geçmeye, hayvandan ya da herhangi bir Harkonnen'dan hallice olan bu Fremen topluluğuna ayak uydurmaya çalışıyor.

"Chani" (Zendaya)

Paul'ün hayatı, zengin ve soylu bir aile çocukluğundan, kendi başının çaresine bakan, büyük bir hordayı himayesi altına alabilecek nitelikteki bir liderliğe uzanan, kehanetlerin bahsettiği "Kwisatz Haderach" ya da "Lisan al-Gaib"e varana kadarki efsane karakter gelişimi, Timothée Chalamet'nin oyunculuğuna da oldukça büyük bir artı olarak eklenmiş.

Gencecik yaşına rağmen kariyerinde şimdiden Interstellar (2014), Call Me By Your Name (2017), Wonka (2023), Little Women (2019) ve daha birçok büyük yapımda yer almış bir oyuncu olan Chalamet, ilk filmde sergilediği çocuksu ve intikama aç performansını, cesur, ne istediğini bilen, korkusuz ve tutkulu bir adama dönüştürerek kariyerinin belki de uzun bir süre boyunca en iyisi olacak performansını sergiliyor.

Hikâyenin odak noktası burada belki Paul olabilir, ancak diğer karakterlerin geri planda kaldığını da söylemek yanlış olur.

Baron Harkonnen'ın problemli yeğeni Feyd-Rautha, sinema dünyasında eşine çok rastlayabileceğiniz türde olan kötülerden değil. Rahatsız edici görüntüsünün yanında, yeni bıçaklarının keskinliğini test etmek için yanında tuttuğu kölelerin canını almadan önce kendi vücudu üzerinde test eden bir psikopat kendisi.

İlk kez bu denli alışılagelmişin dışında bir görünüm ile karşımıza çıkan Austin Butler'ın, kendi çizgisi dışına çıktığı nadir karakterlerden biriydi Feyd-Rautha ve filmin en iyi performanslarından biri olduğunu söylemek de hiç yanlış olmaz.

"Feyd-Rautha" (Austin Butler)

En az onun kadar ürkünç olan ama bunun için çok daha az çaba sarf eden bir isim daha var; Leydi Jessica. Paul ile birlikte ucu bucağı belli olmayan bir yolculuğa çıkan Bene Gesserit rahibesi, kendi üzerine düşen görevleri tüm profesyonelliğiyle gerçekleştiren ve atması gerektiği adımları tüm soğukkanlılığıyla atabilen bir karakter. Rebecca Ferguson'ın harika oyunculuğu, o meşakkatli ritüelden sonra tüyler ürpertici bir acımasızlığa erişiyor ve Jessica'nın buz gibi bakışlarıyla birlikte performansı iliklerinize kadar işliyor. Bir başkası böylesine zor bir rolü bu kadar etkili canlandırabilir miydi, inanın bilemiyorum.

"Leydi Jessica" (Rebecca Ferguson)

Filmin diğer yıldızları ise attığı her adımda Paul'ü fazlasıyla destekleyen, onun dünya dışı bir peygamber ve "Lisan al-Gaib" olduğuna sorgusuz sualsiz inanan Stilgar ve kitap ile filmdeki karakteri arasında bana göre birkaç noktada kopukluk bulunan ve bir sonraki filmde bu fevri çıkışlarını nasıl dizginleyebileceğini merak ettiğim Chani'ydi.

"Stilgar" (Javier Bardem)

İlk filme göre her yönüyle çok daha çarpıcı olan Dune: Bölüm 2, epik savaş sahneleri, görkemli sinematografisi, Hans Zimmer imzalı dehşete düşüren müzikleri ve tabii ki kendine hayran bırakan oyunculuklarıyla, kesinlikle sinemada deneyimlenmesi gereken gerçek bir sinema filmi.

Ana seride henüz ilk kitabı tamamlamış olduğumuz bu hikâye, Denis Villeneuve'ün yöneteceği üçüncü Dune filmi, Dune Mesihi ile yoluna devam edecek. Birçok şey Dune: Bölüm 2 ile sonuca ulaştırılmış gibi görünse de Paul'ü, yaptığı tercihler dolayısıyla yüzleşmesi gereken dehşet verici bir gelecek beklediğini akıllardan çıkarmamak lazım.

Bu daha bir başlangıç...

Yaren’in Köşesi
muggle’lar mı? onlar hiçbir şey görmezler ama çatal batırırsan hissederler. merhaba, ben Yaren. çocukluğumdan beri tutkunu olduğum fantastik dünyalara, filmlere, kitaplara, dizilere ve çizgi romanlara dair videolar yapıyorum. ben bu videoları yaparken çok eğleniyorum, eğer siz de bana eşlik etmek isterseniz, kanalımı takip edebilirsiniz :)
Paylaş