"İmkanlar Kısıtlı Ama Eğlence Sonsuz": Abbott Elementary (2021-)
Gerçek bir komedi için fazlasına ihtiyaç yok; Abbott’ın öğretmenleri yeter de artar bile.
Gerçek bir komedi için fazlasına ihtiyaç yok; Abbott’ın öğretmenleri yeter de artar bile.
Ari Aster’ın ilk uzun metrajlı eseri olan 'Hereditary', yalnızca bir korku filmi değil; nesiller arası aktarılan travmaların ve kontrolden çıkan bir kaderin çaresiz hikâyesi.
Rodriguez ve Tarantino imzası taşıyan bu delice yapımı kelimelere dökerek anlatmak zor fakat şunu söylemek mümkün; ya çok sever ya da ondan nefret edersiniz.
Jordan Peele’nin tüyler ürpertici ilk yönetmenlik denemesi, kız arkadaşının ailesiyle tanışmaya giden genç bir adamın hikâyesini, korku sinemasının başarılı bir örneği haline getirirken aynı zamanda sırtında karanlık bir toplumsal eleştiriyi de taşıyor.
Gerçek hayatın sıradan ve samimi anlarını, mizahın ve hüznün tam ortasından ele alan, aklınızdan çıkaramayacağınız bir 90’lar romantik komedisi.
Geçmişteki halini ziyarete gitsen, ona söyleyeceğin ilk şey ne olurdu?
Bir günü tekrar tekrar yaşıyorsak yine aynı hataları yapar mıyız, yoksa sonunda kendimize dürüst olmayı mı öğretiriz?
Hafızanın yavaş yavaş silinmesini izlemek kadar dokunaklı çok az şey var; 'The Father', bu kaybın içinde kaybolmuş bir zihnin iç dünyasını tarifsiz bir ustalıkla anlatıyor.
Ünlü bir yazar, geçirdiği kazanın ardından kendisini hayranı olduğunu söyleyen bir kadının evinde, dış dünyadan izole halde bulur; fakat bu evde nezaketle tutsaklık arasındaki çizgi fazlasıyla incedir.
Dostluktan doğan bir ilişkiyi olabildiğince doğallığıyla anlatan 'When Harry Met Sally', bugüne kadar izlemediğinize pişman olacağınız türden bir hikâye.
Bir şehir, bir gece, bazen de bir hayal insanı zamanda yolculuğa çıkarır; 'Paris'te Bir Gece', bu duygunun beyaz perdedeki en zarif karşılıklarından biri.
Gerçek olaylardan esinlenen 'Fargo', soğukkanlı suçun sıradan hayatların içine nasıl sızdığını anlatırken, kara mizahı ve sarsıcı gerçekçiliğiyle izleyiciyi uzun süre etkisi altında bırakıyor.