Çiçeği burnunda yönetmen Celine Song'un ilk uzun metraj film deneyimi olan Past Lives için, aslında bir saat kırk beş dakikaya sıkıştırılmış olan koskocaman bir hüzün diyebiliriz.

Celine Song, Greta Lee

İçerisinde herhangi bir ölüm, kaza, kayıp yaşanmayan, ancak sonuna geldiğinizde içinizde tarifsiz bir burukluk bırakan bu film, çocukken başlayan masum bir sevginin, araya mesafeler girmesiyle dönüştüğü koca bir kalp kırıklığını anlatıyor.

Greta Lee ve Tao Yoo'nun başrollerini paylaştığı hikâyemize, New York'taki bir barda bir şeyler içen üç yetişkin ile başlıyoruz.

"Hae-Sung", "Nora", "Arthur"

Oldukça rahatsız edici bir havanın hâkim olduğu ortam, onların kim olduğu hakkında tahmin yürütmeye çalışan birkaç gencin sesiyle canlanıyor.

Hemen ardından geçmişe doğru yola çıkıyoruz ve film bizi 1990'ların sonu 2000'lerin başlarına, Güney Kore'nin başkenti Seul'e götürüyor.

12 yaşındaki Na-Young, arkadaşı Hae-Sung ile okuldan eve dönüyor. Hikâyelerinin henüz en başında olan bu iki çocuğun birbirlerine olan hisleri, ilk olarak aralarındaki tatlı okul rekabeti aracılığıyla izleyiciyle paylaşılmış.

Aralarındaki sevgi o kadar saf ve temiz ki, hangisinin sınıf birincisi olacağı konusunda ufak bir tartışma yaşıyorlar ancak birbirlerini kırmamak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Na-Young'un annesi, kızının bu çocuğa olan ilgisini fark ettikten sonra, Hae-Sung'un annesi ile iletişime geçip ve çocukları için ufak bir oyun randevusu ayarlamaya karar veriyor.

İşte burada, birkaç sahne sonra "Nora" ismini alacağını bildiğimiz Na-Young'un ve ailesinin, Seul'den New York'a taşınacağını, Hae-Sung ile aralarındaki bu temiz duygusal bağın birkaç anıyla taçlandırılması gerektiğini, büyüdüklerinde birbirleriyle ilgili anıları olması için böyle bir buluşmanın ayarlandığını öğreniyoruz.

Zaman atlamasından sonra, ikilinin artık yirmili yaşlarındaki hayatlarına odaklanıyoruz. New York'ta yaşamakta olan Nora, edebiyat tutkusu konusunda kendini geliştirmeye çalışan bir yazarken, Hae-Sung ise mühendislik okuyan ve hala Seul'de yaşayan sıradan bir gençtir.

2012 yılında, Facebook üzerinden birbirini bulan ikili, Skype üzerinden de iletişim kurmaya başlar. Aradaki kilometrelerce mesafeye rağmen birlikte mükemmel vakit geçirirler. Uzun bir süre sonra artık yüz yüze görüşmeleri gerektiğine karar verseler de bu, maddi durumlardan ötürü bu pek mümkün gibi görünen bir durum değildir.

Film, hayallerinin peşinden gidip kıta değiştiren bir insanın, hayatının önceliklerine değinirken, bir yandan da tüm bunları geride bırakıp Seul'e dönmek istemesini üzücü bir ikilem olarak vermiş. Doğal olarak bu film sadece iki insan arasındaki dramatik birlikteliğe değil, genç yetişkinlik dönemlerinde meydana gelen melankoli hissiyatına mercek tutmaya da fazlasıyla özen gösteriyor.

Tekrar bir zaman atlaması, bizi 12 yıl daha ileriye götürüyor ve bu sefer ikisinin de yaşamlarında çok büyük değişimler yaşandığını görüyoruz.

Yıllardır birbiriyle konuşmayan ikili, artık birer yabancıdan çok da farksız değildir. Kariyerinde çok başarılı olan Nora, birkaç yıl önce tanıştığı Arthur ile evlenmiştir. Risksiz, sade ve son derece stabil olan hayatları, Hae-Sung'un çalıştığı şirket tarafından New York'a gönderilmesiyle hareketleniyor.

New York'a gelmişken Hae-Sung, üzücü bir şekilde ilişkilerinin birkaç kez sonlanmış olduğu çocukluk arkadaşıyla da görüşmek ister ve yıllardır beklenen o buluşma sonunda gerçekleşir.

Past Lives'ın, bir aldatma veya aşk adı altında ihaneti meşrulaştırma konusu işleyen o hikâyelerden olduğu söylenemez. Birbirlerine karşı gerçekten hisleri var mı, yoksa sadece zar zor hatırladıkları çocukluk duygularını mı romantize ediyorlar, aslında ikisi de bunun cevabını merak ediyor.

Filmin ana mevzusu, daha ilk sahnede, bu her birine yabancı olduğumuz o insanlara baktığımız bar sahnesinde ortaya çıkıyor aslında.

Nora, Korece, geçmiş yaşamlarının birinde bir arada olan insanların karmik olarak bir araya gelmesini simgeleyen "in-yun" kavramının üzerine kurulu.

"Kader" anlamına gelen in-yun, sokakta yürüyen iki yabancının kıyafetlerinin yanlışlıkla birbirine dokunması durumunda, geçmiş yaşamlarında birbirlerinin hayatına dokunmuş kişiler olması gerektiği inancına dayanıyor.

"In-yun"u, Arthur'a anlattığında karşılaştığı tepki ile Hae-Sung'un verdiği tepki arasında dağlar kadar fark var ve film istemeden de olsa, bu noktada Nora'nın hayatında iz bırakan bu iki adamı birbiriyle kıyaslamamızı istiyor.

Birlikte şehir turuna çıkan Nora ve Hae-Sung, tıpkı çocukluklarındaki kadar masum olan bu gezintilerinde geçmişi yâd ederken, arkadaşını ne kadar özlediğinin, belki de kendisinin geçmişteki halini ne kadar özlemiş olduğunun farkına varıyor.

Her şeye rağmen, artık eskisi gibi olmadığımızı, gelecekte de şu an olduğumuz kişi olamayacağımızı belirten film, zamanın durmadığını, deneyimlerimiz ve koşullarımızın yaşamdaki rotamızı sürekli farklı bir yöne ittiğini söylüyor.

Mutlu son beklentisini kesinlikle karşılama niyeti taşımayan bu filmin sonuna geldiğimizde, yaşanmamış olan bir hayata duyulan özlemi ve pişmanlıkları gözlemiyoruz.

Suçlayabileceğimiz herhangi bir karakterin bulunmadığı bu filmde, aksine, hikâyedeki kötü adam boşluğunu doldurması gereken kişi olmasına rağmen, Hae-Sung'a olan nazik ve kibar tavırları ve özellikle final sahnesindeki davranışı dolayısıyla eşi Arthur'a asla kin besleyemiyorsunuz. Çünkü aslına bakarsanız Nora ve Hea-Sung ile birlikte bu hikâyenin yanan bir diğer ismi de Arthur.

Final sahnesiyle, Sofia Coppola'nın Lost in Translation filminin son sahnesini anımsatan Past Lives, bana göre ondan çok daha etkili ve sinema tarihinin en depresif finallerinden birine sahip.

Lost in Translation (2003)

Çünkü karakterlere üzülmeyi bıraktığınız anda, kendi kafanızın içerisindeki yargılayıcı ses bu sefer size yöneliyor ve şunu soruyor:

Kendi geçmiş yaşamlarını düşündün mü hiç?

Yaren’in Köşesi
muggle’lar mı? onlar hiçbir şey görmezler ama çatal batırırsan hissederler. merhaba, ben Yaren. çocukluğumdan beri tutkunu olduğum fantastik dünyalara, filmlere, kitaplara, dizilere ve çizgi romanlara dair videolar yapıyorum. ben bu videoları yaparken çok eğleniyorum, eğer siz de bana eşlik etmek isterseniz, kanalımı takip edebilirsiniz :)
Paylaş