İskandinav Mitolojisi ve tüm Nordik masallarında yer alan Ragnarok Kıyameti'ni modern bir dokunuşla günümüze uyarlayan dizi, ilk iki sezonunda yakaladığı başarısını üçüncü sezonda maalesef sürdüremiyor.
Özellikle bu kadar fazla göz önünde olan bir hikâyeye güzel bir son yazmak elbette kolay değildir ancak olabilecek en basit şekilde işin içinden çıkmaya çalışmak, finalin fazlasıyla beklentinin altında kalmasına neden olmuş.
Kadrosunda; David Stakston, Herman Tømmeraas, Jonas Strand Gravli, Theresa Frostad Eggesbø, Synnøve Macody Lund ve Gísli Örn Garðarsson'un yer aldığı Ragnarok, Edda isimli küçük bir Norveç kasabasında yaşanan ilginç olayların yavaş yavaş çığırından çıkmasını anlatarak hikâyesine başlamıştı.
Magne, Laurits ve anneleri Turid'in yeni taşındığı bu küçük kasaba, hava ve iklim değişikliklerinden doğan küresel ısınma problemi ile uğraşmakta olan bir bölge. Bir diğer yandan burada faaliyet yürüten Jutul Endüstrisi'nin doğaya verdiği zararı araştırmaya çalışan lise öğrencisi Isolde'nin gizemli ölümü ise hikâyenin kilit noktalarından bir tanesi. Ana karakterimiz Magne, henüz ilk bölümde yaşanan bu büyük krizin ardından arkadaşının ölümünü araştırırken birçok şeyin farkına varmaya başlıyor.
Mitolojiye göre Ragnarok efsanesinde, tanrılar ve devler çarpışmadan önce büyük ve uzun bir kış mevsimi yaşanır. Modern bir uyarlama olan bu hikâyede ise uzun kış mevsimi, bir "küresel ısınma krizi" olarak tasvir edilmiş.
En başından beri Magne'nin ve çevresindeki insanların çeşitli mitolojik varlıklara bürünme ya da "öyle görünme" hikâyesini bizlere sunan dizide, Edda'nın en köklü ailelerinden olan Jutullar'ın aslında dev olduklarının ortaya çıkması, herhangi bir sürpriz yapmasa da Ragnarok'u doruk noktasına ulaştıran olaylardan biri olmuştu.
İlkine oranla çok daha dolu ve daha fazla aksiyon sahnesi içeren ikinci sezon, 2021 yılında yayımlandı. İkinci sezonda ise efsanede Odin tarafından kutsanmış olan Mjölnir'i kovalamaya başlayan karakterimiz, kendini büyük bir yolculuğun içerisinde bulmuştu.
Bana kalırsa, üçüncü sezonun beğenilmemesinin en büyük nedenlerinden biri de iki sezon arasındaki sürenin çok uzun olması. Hikâyenin unutulmasını da geçiyorum, harika bir iş çıkartabilmek için yeterince süreye sahip olmalarına rağmen vasattan öteye gidememiş olmaları gerçekten çok üzücü.
Ragnarok kıyameti öncesinde iklim değişiklikleri yaşanabilecekken, insanların davranış ve hareketlerinde de farklılıklar görüldüğü söylenir. Üçüncü sezonda bu durumun; Magne, Saxa ve Signy arasındaki bir aşk üçgeni şeklinde verilmesi en alakasız olaylardan birisiydi.
Dev oldukları için ve yıldırım tanrısı Thor'un çekicinin getireceği yıkımdan endişe duydukları için, Saxa'nın Magne'yi ayartıp Mjölnir'i ele geçirmesini isteyen Fjor ve Ran, bu basit planlarında ilginç ve saçma bir şekilde başarılı oldu.
Saxa elbette Mjölnir'i ele geçiremedi ancak en başından beri Jutullar'dan nefret eden Magne'nin, ailesini ve kız arkadaşını görmezden gelip iki sezonda oluşturduğu bu oturaklı karakterin tam anlamıyla dışına çıkmasına neden oldu.
Son bölüme geldiğimizde, hikâyenin "barış" ile bitmesi, Magne gibi hepimize "bunca tantana bunun için miydi?" dedirtti açıkçası. Ancak sonrasında bu kıyametin hangi koşullarda olursa olsun, bir şekilde yaşanması gerektiğini gördük. Acaba görmeseydik daha mı iyi olurdu?.. Onu da bilemiyorum.
Metaforik bir kapanış yapma çabası, dizinin epik bir final yapma potansiyelini boşuna harcamış. Atmosfer, çekimler, oyuncular aralarındaki kimya ve orijinal hikâye bu kadar iyiyken, gerçekten anca böyle yetersiz bir son hazırlanabilirdi.
Netflix'in en iyi işlerinden biri olabilecekken, birkaç sene sonra unutulacak diziler kervanına katılan Ragnarok, bu final ile beni üzdü maalesef.
Peki siz bu dizi hakkında neler düşünüyorsunuz?
Yorumlar