Game of Thrones'un yaratıcıları, –ya da sona erdiricileri mi demeliyim?– David Benioff ile D.B. Weiss'ın ve True Blood dizisinin yaratıcısı Alexander Woo'nun ortaklaşa çalıştığı, bir süredir heyecanla beklenen bilim-kurgu ve psikolojik gerilim türündeki 3 Cisim Problemi / 3 Body Problem, geçtiğimiz günlerde Netflix kütüphanesinde yerini aldı.
Bir grup bilim insanıyla birlikte tüm dünyanın, geçmişte alınan bir kararın sonuçlarına katlanmak zorunda kaldığı hikâye Hugo ödüllü yazar Cixin Liu'nun üç ciltlik 3 Body Problem serisinden uyarlanıyor.
Bölüm başına 20 milyon dolar gibi oldukça uçuk bir meblağ harcanarak şimdiye kadar Netflix'in giriştiği en yüksek maliyetli ilk sezon olma özelliğini taşıyan dizi, görsel olarak izleyiciyi doyuran sahneler sunuyor olsa da oldukça yavaş ilerleyen bir tempoya sahip.
Cixin Liu'nun, parçacık fiziğinin, VR video oyunlarının ve Çin tarihinin, insan türünün yakınındaki bir tehlikeye karşı tepkisini şekillendirmede önemli roller oynadığı büyülü dünyası, günümüzün mevcut bilim anlayışına yakın kavramlar içermesiyle de dikkat çeken bir yapım.
Kökleri gerçek bilime dayanan yeni bir tür uzaylı istilasını, ana hatlarıyla başarıyla ele alan dizi, uyarlama konusunda büyük ölçüde değişikliğe gitmiş.
Dizide, orijinal hikâyede yer alan ana karakterler yerine, kitaptaki karakterlerin karışımı olarak tanımlayabileceğimiz başka isimlerle karşılaşıyoruz ve yine dizi, kitaplarda olduğu kadar farklı alanlara yayılmayı tercih etmiyor. Normalde, geçmişte ve günümüzde geçen hikâyede çeşitli coğrafyaları ve kıtaları ziyaret ediyor olsak da dizide genellikle İngiltere ve Çin arasında mekik dokuyoruz.
Liu'nun kitaplarındaki yapısal karmaşıklık göz önüne alındığı zaman, 3 Cisim Problemi'nin daha anlaşılabilir olması adına Netflix tarafından çeşitli alanlarda düzenlendiği görülüyor. Benioff, Weiss ve Woo'nun, yazarın fikirlerini daha küresel bir izleyici kitlesi için yeniden yapılandırdığını fark edebiliyoruz. Bu konudaki en büyük örneklerden biri de zaten az önce bahsettiğim karakterlerin birbirleri arasında dağıtılmış olan özellikleri.
Dizinin çok çarpıcı bir başlangıç yaptığını söylemek lazım. Zaten bu kadar yavaş bir tempoya sahip olmasına rağmen sekizinci bölümün sonuna kadar izletmesindeki en büyük nedenlerden biri de açılışını çok kuvvetli bir biçimde yapıyor olması.
Çin'in, küresel bir güç olma yolunda ilerlediği, Maoist hareketlerin hâkim olduğu Kültür Devrimi döneminde açılış yapan ilk bölüm, gelecek vaat eden bir astrofizikçi olan Ye Wanjie'nin babasının başına gelenlere, karakterimizin şahit olduğu o korkunç olaya dikkat çekerek başlıyor.
O dönemde, batı ilmine yönelik teknolojik gelişmeleri ülkesinde yaymaya çalışan bir bilim insanının infazını içeren bölüm, ülkeyi karalamaya yönelik detaylar barındırdığı düşünüldüğü için Çin'de büyük bir tepki topladı. Eğer gündemden haberdarsanız, ülkemizde de tartışma konusu olan başka bir duruma daha imza attığını mutlaka duymuşsunuzdur, o konuya yazının sonlarına doğru değineceğim.
Asıl mevzuya bakacak olursak, doğada ve günlük yaşamda fizik kanunlarının geneline aykırı bir şekilde meydana gelen birtakım anomaliler bulunuyor. Bu anomalilerin varlığından haberdar edilen bilim insanları, camianın en önemli isimlerinden birinin intiharı ile sarsılıyor ve özel bir istihbarat memurunun onları bir araya getirmesi ile gezegeni yok olmaktan kurtarmak için çıkış yolu aramaya başlıyorlar.
Elbette bu sırada diğer arkadaşlarımızın başlarına da çeşitli olaylar gelmeye devam ediyor. Mesela ana karakterlerimizden biri olan Auggie, bir anda gözlerinin önünde beliren ürkütücü geri sayımla sınanmaya başlıyor.
Diğer yanda ise günümüz teknolojisinin kat be kat uzağında, fazlasıyla gelişmiş düzeyde olan bir VR gözlük söz konusu. İçerisinde bulunan 3 Cisim adı verilen oyun, hem intihar eden kişinin etkileşimde bulunduğu son cihaz olduğu için çok önemli, hem de bizi sanal alem içerisinde çözülmesi gereken büyük bir çıkmaza sürüklediği için.
Oyuncuyu gerçeklikten ayırt edilmesi zor bir dünyaya taşıyan bu oyundaki asıl amaç, dünyanın sırrını çözüp insanların hayatını kurtarmak. Ancak maalesef ki bu anlatıldığı kadar kolay gerçekleştirilebilen bir olay değil.
Auggie de dahil olmak üzere, dünya genelinde meydana gelen gariplikler serisinin çözümüne yönelik araştırma yapmaya çalışan, Oxford Beşlisi olarak tanımlanan bir grup arkadaş ve bir de ara sıra hikâyesine yolculuk ettiğimiz geçmişteki konuğumuzun bulunduğu dizi, aslında gizemli kaybın nedenini araştırabilmek için bunca kişiyi bir araya getiriyor.
3 Cisim Problemi için, bilim-kurgu detaylarıyla süslenmiş bir dedektiflik hikâyesi deyip mevzuyu sonlandırabiliriz aslında. Ancak diğer yanda da insan türü dahil olmak üzere dünya gezegeninin geleceğini büyük bir tehdit altında bırakan yeni canlı türünün keşfi, bu açıklamayı yapmama tam olarak izin vermiyor.
Aşağı yukarı birer saatlik bölümlerden oluşan dizi, sekiz bölüm boyunca sizi oradan oraya sürüklüyor evet. Fakat anlatım biçiminin dağınıklığı ve yavaş kalan ritmi, konunun tüm çekiciliğine rağmen bir süreden sonra ciddi anlamda rahatsız etmeye başlıyor.
Bilim, din, inanç, siyaset, uzaylılar... 3 Cisim Problemi'nin içerisinde ne ararsanız var. Ama ya ayrı başlıklar altında değinilmesi gereken ya da mükemmel bir şekilde harmanlanması gereken bu konular, tam anlamıyla birbiri içerisine geçirilememiş. "Her kesime hitap edelim" güdüsü taşıması, dizinin havasında genel olarak büyük bir huzursuzluk yaratmış. Sanki hangi yöne gideceğine bir türlü karar verememiş gibi.
Oyuncu kadrosunda Eiza Gonzalez, Jovan Adepo, Jess Hong, John Bradley, Marlo Kelly, Liam Cunningham ve Benedict Wong gibi isimlerin yer aldığı 3 Cisim Problemi, şöyle bir bakıldığı zaman ortalama bir dizi klasmanında yer edinebilir gibi görünüyor.
Ancak benim için, bir uyarlama olduğu göz önüne alındığında, kaynak alındığı eserin ana hatlarını doğru işlemeye çalışmak yerine politik çıkarların ön planda tutulmaya çalışılma girişimi dolayısıyla yürütüm biçimini asla başarılı bulamadığım bir hayal kırıklığı oldu.
IŞİD'le verdiği mücadele karşısında kahraman olarak tanıtılan Kürt Leyla Ariç adlı karakterin Cixin Liu'nun orijinal romanında aslen Latin kökenli bir gerilla olması gibi, hiçbir açıdan geçerli bir açıklaması bulunmayan bu değişimin son derece gereksiz olduğu kanısındayım.
Propagandaların körükleyici ve ayrıştırıcı yönleri olduğunun, zaten bu amaçla kullanıldığının son derece farkında olduğumu belirtmek isterim. Sanat adı altında yapılan ve stratejik olduğu sanılan bu göndermelerin, ortaya çıkan işe güvenilmemesiyle doğru orantılı olduğunu, yapılan projeye inanç duyulmadığı için başka şekillerde gündeme gelme çabası taşındığını, iyisiyle kötüsüyle bir şekilde seyirci karşısına çıkarılmış olan eseri değersizleştirmekten başka da hiçbir işe yaramadığını eklemek isterim.
Politik çıkarlarınızı güzelim eserlerden uzak tutmanız dileğiyle.
Yorumlar