Avengers: Endgame (2019) sonrasında büyük bir duraklama dönemine giriş yapan Marvel Sinematik Evreni, arada Spider-Man: No Way Home, Wakanda Forever ve Galaksinin Koruyucuları 3 gibi başarılı işlere imza atsa da genel olarak evrende büyük bir kalite düşüşü söz konusu olduğu için, ortaya çıkan yapımlar izleyicilerin beklentilerini karşılayamamaya başlamıştı.

Spider-Man: No Way Home (2021)

Dördüncü fazın başlangıcı ile dizi evrenini de bir yandan genişletmeye niyetlenen Marvel; Wandavision, Falcon and the Winter Soldier, What If…?, Hawkeye ve Loki gibi Disney+ dizileriyle ana konuyu farklı hikâyeler aracılığıyla ilerletmeye başladı.

She Hulk (2022)

She Hulk, Ms. Marvel ve Secret Invasion gibi pek rağbet görmeyen dizilerin yanında, Wandavision, What If…?, Moon Knight, Loki gibi oldukça orijinal işlere de imza atıldı ancak Loki, geçtiğimiz günlerde yayınlanan ortalığı kasıp kavuran ikinci sezon finaliyle kendisini bu dizilerden çok daha başka bir konuma yerleştirdi bile.

Kadrosunda; Tom Hiddleston, Sophia DiMartino, Ke Huy Quan, Wunmi Mosaku, Jonathan Majors ve Owen Wilson'ın bulunduğu ikinci sezon, ilk sezonda da olduğu gibi altı bölümden oluşuyor.

"Loki", "Mobius"
⚠️
Henüz yeni sezonu izlemediysen, yazının buradan sonrası spoiler içeriyor olacak, lütfen dikkat et.

İlk sezon sonunda Sylvie'nin açtığı portal ile bambaşka bir gerçekliğe fırlatılan Loki, izleyicilere, TVA'in ortasında bulunan koskocaman "He Who Remains/Kang" heykeline attığı korku dolu bakış ile veda etmişti.

Büyük bir koşuşturma içinde başlayan yeni sezon, karakterimizin bir anda ortaya çıkan "zamanda kayma" problemi ile daha da karmaşık bir hale geliyor. TVA içerisinde istemsizce oradan orada zıplayan Loki, çeşitli zaman dilimlerinde süresi belirli olmayan gezintilere çıkıyor.

Sezonun en önemli olayı diyebileceğimiz bu zaman kayması, TVA'in en eski görevlilerinden biri olan OB'nin yardımlarıyla açıklanmaya çalışılıyor olsa da final bölümüne gelene kadar bu konuya sanki ufak bir ara veriliyor.

"OB/Ouroboros" (Ke Huy Quan), kesinlikle sezona renk katan karakterlerden biriydi.

İlk sezonda, Sylvie'nin He Who Remains'i öldürmesiyle çığırından çıkan gerçeklikler dolayısıyla, He Who Remains'in kutsal zaman çizgisini korumak için yapmış olduğu, gerçekliklerin sağlıklı bir biçimde bir arada durmasına yarayan zaman tezgâhının vadesinin dolduğunu öğreniyoruz.

Fazla yüklenmeden ötürü patlamak üzere olan tezgâhı tamir edebilmek adına, OB'nin ve "branched timeline" yani dallanarak ana çizgiden kopmuş olan alternatif evrenlerden birinin sakinlerinden olan, 19. yüzyıl insanı Victor Timely'nin engin bilgilerine ihtiyacımız var.

"Victor Timely" (Jonathan Majors), "Ravonna Renslayer" (Gugu Mbatha-Raw)

Zaman radyasyonu dolayısıyla tezgâha yaklaşmanın imkânsız olduğunu ise maalesef ki Victor'ın, OB ile üretmiş oldukları cihazı tezgâha yerleştirmek adına çıktığı yolculukta spagetti gibi parçalarına ayrıldığı an öğreniyoruz.

Dördüncü bölümün sonunda vadesini tamamlayıp patlayan tezgâh, Victor ile alternatif gerçekliklerin tamamının yok olmasına neden oluyor.

Sezonun geri kalanına göre durağan geçen ancak en kilit olayları barındıran, "Bilim/Kurgu" isimli beşinci bölüm ise Loki'nin farklı gerçekliklerin farklı tarihlerine ettiği ziyaretlere odaklandı.

1994'te OB'yi, 1962'de Casey'i, 2022'de Mobius'u, 2012'de B-15'i ve 1982 yılında Sylvie'i ziyaret eden karakterimiz, farklı zaman çizgilerine ve tarihlere serpiştirilen bu isimleri tek tek toparlayıp, bu gerçeklikte de bir bilim insanı olan OB'nin ofisine getirmeyi başarsa da her birinin tekrardan yok oluşuna şahit olmak zorunda kalıyor.

Bu arada gerçekte, 1962 yılında Alcatraz Hapishanesi'nden kaçmayı başaran sayılı hükümlülerden biri olarak bilinen Frank Morris'in, Loki sayesinde kaçtığı ima edilerek, gerçek hayata da inanılmaz bir referans yapılıyor.

Frank Morris, "Frank/Casey"

Uzun yıllardır şahit olduğumuz macerasında ilk kez bu kadar çaresiz gördüğümüz karakter, sezonun başından beri kurtulmaya çalıştığı "zaman kayması" problemini kontrol altına almayı tam da bu sahnede öğreniyor.

Ancak, zaman tezgâhına yerleştirilmesi gereken parça, kaç sefer denenirse denensin her seferinde Victor'ın ölümüyle ve büyük bir başarısızlıkla sonuçlanıyor. 

Bu denemeler Groundhog Day ve Edge of Tomorrow'un sayısız kez tekrara binen sahnelerini anımsatıyor diyebilirim.

Zamanda yolculuk ve paralel evrenler konusunda kendini kanıtlamış yapımlardan: Lost, Fringe, Dark, Pers Prensi: Zamanın Kumları ve Geleceğe Dönüş gibi başarılı projelerden esintiler taşıyan Loki, bilim insanlarının bugün bile içinden çıkamadığı bu zor konuyu, basit cümlelerle, seyircinin kafasındaki soruları cevaplamaya odaklanarak işlemiş.

Tezgâhı düzene sokabilmek adına yüzyıllarını harcayan Loki, ne kadar denerse denesin başarılı olamayacaklarının farkına varıyor.

Artık zamanı kontrol altına alan karakterimiz geçen sezona, Sylvie'nin He Who Remains'i öldürdüğü ana gidip ona engel olmaya çalışıyor. Defalarca deneme ile yine başarısızlıkla sonuçlanan planın ardından, "çoklu evren" denklemini kendisi yazmaya karar veriyor ve ciddi anlamda MCU tarihindeki en büyük fedakârlıklardan birini gerçekleştiriyor.

İşin ilginç kısmı, bu fedakârlığı yapan kişi, 14 yıl önce hayatımıza Thor'un kıskanç kardeşi ve Avengers'ın bir numaralı düşmanı olarak giren bu kötü adam. Teknik olarak aynı kişi değil, onun bir varyantı ama yine de "kurnazlık tanrısı" olarak bildiğimiz bir ismin böyle epik bir final ile veda etmesi, bu evrende izlediğimiz açık ara en iyi şeylerden bir tanesi.

Yggdrasill

Zaman tezgahını kendi elleriyle parçalayan Loki, yol boyunca maruz kaldığı radyasyon dolayısıyla çok zorlanıyor. Saçılan gerçeklikleri elleriyle toparlayan karakterimiz, tek ve büyük bir hamleyle her birini düzene sokuyor ve İskandinav Mitolojisinde, "Yggdrasill" olarak bildiğimiz, dokuz diyarı birbirine bağlayan o mucizevi "Dünya Ağacı"nı meydana getiriyor.

İlk filmde, Thor'un Yggdrasill Ağacı'nı Jane'e anlattığı bir sahne vardı.

Birkaç bölüm önce Sylvie'ye, yalnız kalmaktan korktuğunu söyleyen Loki, arkadaşlarını, evreni ve bütün gerçeklikleri kurtarabilmek adına, bu yalnızlığa sonsuza kadar maruz kalmayı göze alıyor.

Üzerindeki kıyafetlerin, Loki'nin klasik kostümünden çok, İskandinav Mitolojisinden fırlamış gibi bir hâle bürünmesi de en güzel detaylardan biri olmuş.

İlk sezonuyla gönüllerimizde taht kuran Loki, ikinci sezonuyla da (tıpkı finalde yaptığı gibi) o tahta en güzel şekilde oturmayı başarıyor.

Henüz doğrulanmış bir haber olmasa da Tom Hiddleston'ın bu diziyle birlikte Loki karakterine veda ettiği haberleri dolaşmakta. Loki'yi yıllar boyunca en iyi şekilde canlandırmış ve onunla bu kadar bütünleşmiş olan bir ismin vedası elbette çok üzücü. Ancak başka herhangi bir karakterin, böylesine iyi bir karakter gelişimine sahip olup da böyle epik bir veda gerçekleştirebileceğini pek düşünmüyorum.

"Görkemli amacını" sonunda tamamlayan Loki'ye, ellerinde tuttuğu gerçekliklerden birinde yaşayan sıradan bir insan olarak (!) ben de teşekkürlerimi sunuyorum...


Paylaş