10- Wonder Woman 1984 (2020)
2017 çıkışlı Wonder Woman'ın devamı niteliğindeki film, Diana Prince'in 1980'li yıllardaki maceralarına odaklanıyor. Pedro Pascal'ın canlandırdığı, dileklerin yerine getirilmesine olanak sağlayan büyülü bir kristal ile silahlandırılan Maxwell Lord karakteriyle küresel bir savaşa sürüklenen Diana, küresel bir paniğe dönüşen problemi bir şekilde çözüme ulaştırmak zorundadır.
İlk Wonder Woman filmiyle karşılaştırıldığında izleyenler, komik ve ciddiyetsiz olan bu filmle bir türlü bağ kuramadı. Birden fazla kötü adam bulunması bir yana, Steve Trevor'ın anlamsız dönüşü de zaten çok iyi olmayan olay örgüsünün daha kötü bir hale gelmesine neden oldu. DCEU'nun en kötü filmi değil belki, ama iyi bir film olmaktan çok uzak olduğu da bir gerçek.
9- Supergirl (1984)
Christopher Reeve'in klasik Superman serisinin bir yan ürünü olan Supergirl, güçlü bir küreyi kaybettikten sonra onu bulabilmek için Dünya'ya gelen Superman'in kuzeni Kara'nın hikayesine odaklanıyor.
Kara, küreyi alabilmek için kötü niyetli bir cadı ile karşı karşıya gelir, kuzeninin peşine düşer ve insanların yaşadığı bu dünyanın başka bir koruyucusu olur.
Helen Slater'ın hayat verdiği Supergirl, Superman filmlerinin büyüsünü ve enerjisini yakalamaya çalışsa da orijinal filmlerin etkili yollarla başardığı birçok şeyi başaramıyor.
Clark Kent'in saygı ve otoritesini yansıtmakta güçlük çeken Supergirl, Kara'nın kahramanca becerileri ve güçlü yanlarından çok, statüsü ve güzelliğine odaklanıyor.
8- Suicide Squad (2016)
DC'nin kötü adamlardan oluşan ekibini tanıttığı ilk filmi olan Suicide Squad, Amerika Birleşik Devletleri hükümeti için çalışmaya zorlanan, hapsedilmiş süper suçlulardan oluşan bir ekibin etrafında dönüyor. Her bir üyenin derisinin alt kısmına patlayıcı çipler yerleştirilmiş olduğu için, hapis cezalarının azaltılması karşılığında yüksek riskli operasyonlarda görevlendiriliyorlar ve iş birliği yapmamaları gibi bir durum söz konusu olursa da ölümle tehdit ediliyorlar.
İkinci filmi James Gunn'ın yönettiği Suicide Squad, bir şekilde vadettiği seyir zevkini sunabilmiş olsa da ilk film için aynı şey söz konusu değil. Çok basit bir biçimde "karmakarışık" olarak tanımlayabileceğimiz filmin en kötü yanlarından biri de ana düşmanı Enchantress.
7- Justice League (2017)
DCEU kahramanlarının ilk kez bir araya geldiği ve bu evrenin en önemli yapımlarından biri olan Justice League, Bruce Wayne ve Diana Prince'in büyük tehdit Steppenwolf ile yüzleşebilmek için özel güçlü kişilerden oluşan bir ekip kurmasını konu alıyor.
Dünya içerisindeki üç "mother box"ın peşine düşen Steppenwolf'u durdurabilmek için zamana karşı yarışan kahramanlar, Superman'in kaybı ile boğuşurken, aynı zamanda ekip olarak nasıl birlikte çalışacaklarını da öğrenmeye çalıştıkları için oldukça zorlu görevlerle karşı karşıya gelirler.
Henüz yapım aşamasındayken yönetim kısmında büyük değişimler meydana gelen film, çeşitli sorunlarla karşılaştı. Yönetmen Zack Snyder'ın yerine gelen Joss Whedon'ın filme eklediği, çıkardığı sahneler, yeniden yazımlar ve çekimler derken karanlık havadan çıkıp daha eğlenceli bir tona bürünen film, koca bir karmaşa haline geldi. Ancak Snyder'ın 4 yıl sonrasında kendi versiyonunu yayınlamasıyla, çok daha farklı bir Justice League izleyebileceğimize de şahit olduk.
6- Batman ve Robin (1997)
Şimdiye kadar vizyona girmiş olan, en nefret edilen ve en kötüsü olduğu düşünülen süper kahraman filmlerinden biri olan Batman ve Robin, ana karakterlerin yanına katılan acemi Batgirl ile üç yeni düşmanı karşı karşıya getiriyor. Arnold Schwarzenegger'in Mr. Freeze'i, Uma Thurman'ın Poison Ivy'si ve Robert Swenson'ın Bane'i.
Batman ve Robin, hayal kırıklığı yaratan bir devam filmi olmanın da ötesinde, bir süper kahraman filminin başarısızlığının ilk örneği olarak yıllar içerisinde efsanevi bir konuma ulaştı. Film, çizgi roman uyarlaması filmlerin daha karanlık ve ciddi bir tona ulaştığı dönemlerde, yarattığı ton karmaşası ile renkli, gösterişli ve komik bir sinematografiyle ilginç bir havaya büründü.
Sayılı bir kesim tarafından destekçileri bulunsa da Batman ve Robin, sonraki filmler için DC'nin en önemli karakterlerinden biri olan Batman'e nasıl davranılması gerektiği konusunda büyük cevaplar sunan bir film oldu.
5- Jonah Hex (2010)
DC'nin en az tanınan karakterlerinden biri olan Jonah Hex, Başkan Ulysses Grant tarafından, terörist Quentin Turnbull'un izini sürmek üzere atanan Jonah Hex'in maceralarını konu edinen bir süper kahraman - western filmi.
Josh Brolin'in hayat verdiği karakter, görevini tamamlayarak özgürlüğüne kavuşmayı, karısını ve çocuğunu öldüren adamı devirerek de intikamını almayı planlamaktadır.
2010'larda çok daha ciddi bir boyuta ulaşan süper kahraman filmlerinin dezavantajı, her filmin bu kategoriye uyum sağlayamaması oldu. Jonah Hex ise herhangi bir aksiyon filmi kadar tahmin edilebilir oluşu, ilgi çekici olmayan karakterleri ve sıkıcı kurgusuyla, maalesef bunun en iyi örneklerinden bir tanesi.
4- Superman IV: The Quest for Peace (1987)
Christopher Reeve'in ikonik Superman karakterini son kez canlandırdığı Superman IV: The Quest for Peace, Superman'in küresel silahlanma yarışı sırasında, dünyayı nükleer silahlardan kurtarmak için bir haçlı seferine liderlik edişini konu ediniyor. Lex Luthor'un Superman'in saçından Nuclear Man'i meydana getirmesinin ardından durum daha da zorlaşıyor. Superman ve bu yeni kötü arasındaki mevzu, sıradan bir kötü adam meselesinin ötesine geçerek, tüm dünyayı kapsayan bir tehlike haline geliyor.
Reeve'in önceki Superman filmlerinin ucuz bir kopyası gibi görünen bu filmin, tuhaf ve kafa karıştırıcı bir hikâyeye sahip olduğu çoğunluk tarafından kabul ediliyor. Yeni bir kötü adam yaratmak için Superman'in DNA'sının kullanılması gibi detaylar Doomsday'i anımsatabilir ancak Nuclear Man, bu filmde çok da dikkat çekici bir kötü adam olarak karşımıza çıkamıyor.
3- Steel (1997)
Başrolünde Shaquille O'Neal'ın yer aldığı Steel, adaleti kendi imkanlarıyla sağlamaya çalışan John Henry Irons'ın hikayesini anlatıyor. Teknolojik açıdan gelişmiş bir çelik yelek giyen ve güçlü bir çekiç kullanan Steel, polisin mücadele etmekte zorlandığı meseleleri çözüme ulaştırmak için, yaşadığı bölgedeki suçlara karşı savaş açmaya başlar.
Aktör bile olmayan, ancak döneminin ünlü isimlerinden birinin başrol olmasıyla gişede başarı elde edeceği düşünülen Steel, "ucuz bir Batman uyarlaması" olarak tanımlandı ve tüm zamanların en kötü süper kahraman filmlerinden biri olarak kabul edildi.
2- Green Lantern (2011)
Bu film o kadar kötüydü ki, Green Lantern başrol Ryan Reynolds'ın yer aldığı sonraki filmlerde kendisiyle defalarca dalga geçmesine neden oldu.
Yine süper kahraman filmlerinin revaçta olduğu dönemde, Green Lantern Birliği olarak bilinen ve üyeleri galaksiler arası savaşçılardan oluşan güçlü bir ekibe katılmak üzere göreve çağırılan Hal Jordan'ı konu edinen film, yüzüğünden elde ettiği güçlere alışmaya çalışan kahramanın, evrenin güç dengesini bozmakla ve dünyayı yok etmekle tehdit eden Parallax ile mücadelesini konu alıyor.
Cansız bir süper kahraman filminin tüm özelliklerini taşıyan Green Lantern, normalde, başarılı hikâyeye ve güçlü bir geçmişe sahip olan karakteri, tembel senaryosu ve kötü görsel efektleriyle aşağı çekiyor.
1- Catwoman (2004)
Halle Berry'nin başrolünde yer aldığı Catwoman, bir kozmetik şirketi çalışanı olan Patience Philips'in, satış yapmak üzere gittiği şirkette kulak misafiri olduğu gizli bilgiler dolayısıyla şirketin işçileri tarafından öldürülüp bir kenara atılmasını, gözlerini açtığında bir kedinin özelliklerine sahip olduğunu fark edişini ve ardından kendi adaletini arayan bir kötüye dönüşmesini konu ediniyor.
Catwoman'ın, ikonik bir karakterin sadece beklentileri karşılayan bir uyarlaması olması yetecekken, şaşırtıcı bir şekilde komik ve bir o kadar da kötü bir aksiyon filmi olması, maalesef ki onu bu listenin zirvesine oturtuyor.
Kaynak: Collider
Yorumlar