Hayatımıza ilk olarak 2014 yılında çıkan Unfriended filmiyle girmiş bir korku-gerilim alt türü mevcut. Bu alt türde tüm hikâye, dijital ekranlar veya onlara bağlı kameralar aracılığıyla seyirciye aktarılıyor. Son dönemde hayatımızın büyük bir kısmını kaplayan bilgisayar ve cep telefonu ekranlarının korku türüne başarılı (ya da başarısız) şekilde yedirilmesiyle 2014'ten bu yana pek çok film çekildi. Bunların en çok övgü toplayanlarından biri hiç şüphesiz 2018 yılında çıkan Searching filmiydi. Bu filmde, kızının gizemli kayboluşuyla ilgili ipuçlarını aramaya karar veren bir babayı laptop ekranı üzerinden yaptıklarıyla izliyorduk.
İşte Searching'den 5 yıl sonra, aynı yazar ve yapımcıların elinden çıkmış ve bu filmin devamı niteliğinde diyebileceğimiz Missing (Kayıp) filmi izleyiciyle buluştu. Hikâye olarak ilk filmden tamamen bağımsız olsa da isminden de anlaşılabileceği üzere bu filmde de bir "kayboluş" söz konusu. Fakat bu kez tam tersi şekilde film, 18 yaşında bir genç kız olan June'un annesinin ve yeni sevgilisinin gittikleri tatilde gizemli bir şekilde kaybolmalarıyla başlıyor. O andan sonra teknolojinin zaten içine doğmuş biri olarak ustaca ve hızlı bir şekilde internet üzerinde ipuçlarını kovalamaya başlayan June, erişebildiği tüm dijital imkanları seferber ediyor ve olayın gizemini çözmeye kendini adıyor.
Tüm bu sanal dedektiflik boyunca birkaç kez "ailem" ve "dostlarım" dediği kişilerin aslında sandığı kişiler olmadığıyla ilgili hayal kırıklıkları, ya da biz izleyicilerin deyimiyle "plot twist"ler yaşayan June, asıl darbeyi filmin sonunda, küçük yaşta kaybettiğini düşündüğü babasından yiyor.
Filmde "June" rolüne, 19 yaşındaki oyuncu Storm Reid hayat veriyor. Kendisini en son, son dönemin popüler dizisi The Last of Us'ın bir bölümünde konuk oyuncu olarak izlemiştik. Bu filmde de başarılı Z-jenerasyonu performansıyla filmi bir üst noktaya taşıyan isim olarak göze çarpıyor. Ona, annesi rolünde Nia Long ve annesinin sevgilisi rolünde Ken Leung eşlik ediyor. Hikâyenin "kilidi" niteliğindeki babası rolündeyse Tim Griffin'i izliyoruz.
Film, izleyenler tarafından Searching ile çokça kıyaslansa ve o kadar başarılı bulunmasa da teknolojinin hayatımıza 2018'den bu yana çok daha fazla girmesi ve artık özellikle gençlerin internet üzerinde bir şeyleri çok daha hızlı yapması filme de yansımış durumda. Filmde kullanılan farklı dijital ekipmanlar (kameralı kapı zili ya da kameralı akıllı saat gibi) ve hızlı klavye-mouse temposu da hayatımızda teknolojinin 5 yılda nereden nereye geldiğinin iyi bir kanıtı ve kabul etmemiz gereken bir gerçek niteliğinde önümüze konuyor. Bu sebeple Missing'i izlerken, en az Searching kadar inandırıcı ve bir o kadar da günümüz dijital imkanlarının genişliği ve gençliğinin hızında bir film izlediğimizi unutmamak gerek.
Yorumlar