Hızlı ve Öfkeli, Indiana Jones, John Wick ve Mission: Impossible gibi türünün en sevilen serilerine eklenen yeni devam halkaları, Guy Ritchie ve David Fincher gibi efsane yönetmenlerin yeni yapımları kadar, bu yıl, seyirci karşısına ilk kez çıkan yapımların da büyük ses getirdiği bir yıl oldu.
10- Fast X
Hızlı ve Öfkeli serisinin 10. filminde, Dominic Toretto ve ailesini büyük bir tehlike bekliyor. (Evet yine.) Serinin beşinci filmi Fast Five'da, Hobbs (Dwayne Johnson) tarafından vurularak öldürülen Hernan Reyes'in (Joaquim de Almeida) oğlu Dante Reyes (Jason Momoa), Cipher'ın (Charlize Theron) ekibini Dom'a karşı kışkırtmanın ve intikam almanın peşinde.
Louis Leterrier yönetmenliğindeki Fast X, kadrosundaki yıldız isimlerin yanında Jason Momoa'nın nefis performansıyla artı puanlar topluyor ve nefes kesici aksiyonuyla da izleyiciyi memnun etmeyi başarıyor.
9- Indiana Jones ve Kader Kadranı
Kristal Kafatası Krallığı'ndan bu yana çekilen ilk Indiana Jones filmi olan Kader Kadranı, yılın en çok beklenen filmlerinden biriydi. Indy (Harrison Ford), bu sefer vaftiz kızı Helena Shaw (Phoebe Waller-Bridge) ile karaborsada satmayı planladıkları efsanevi bir eserin peşinde. Bu önemli eserin peşindeki bir diğer isim ise Mads Mikkelsen'i kötü adam olarak karşımıza çıkartan Nazi bilim insanı Jürgen Voller karakteri.
2023'ün gişede en başarısız olan yapımlarından biri olmasına rağmen, geçmişi yâd eden anları ve harika aksiyon sekanslarıyla Indiana Jones ve Kader Kadranı bu listede olmayı kesinlikle hak eden yapımlardan bir tanesi.
8- Polite Society
Listenin en beklenmedik filmlerinden biri olan Polite Society, dublör olmayı hayal eden Londralı genç Ria Khan'ın (Priya Kansara), ablası Lena (Ritu Arya) ile dövüş sanatları videoları çekerek ve hayran olduğu sanatçı Eunice Huthart'a e-posta atarak geçen sıkıcı günlerini anlatarak başlıyor. Lena'nın, Salim ile nişanlandırılması ise iki kardeşin planlarını bozuyor. Salim'in niyetinden şüphelenmeye başlayan Ria'nın, Lena'yı düğünden kurtarmak için güzel bir plana ihtiyacı var.
2023'ün en başarılı dövüş sanatlarına sahip yapımlarından biri olarak adlandırılan film, yazar ve yönetmeni Nisa Manzoor tarafından, "neşeli bir Bollywood destanı" olarak nitelendirmiş.
7- The Killer
Yönetmen koltuğunda efsane yönetmen David Fincher'ın oturduğu The Killer'da, isabetlerini titizlikle planlayıp acımasızlıkla uygulayan ana karakteri, Michael Fassbender canlandırıyor. Yoga yaparak, The Smiths dinleyerek ve bir yandan felsefesini açıklayarak hazırlık yapan suikastçı, çevresindeki insanların hayatını tehlikeye atan Paris'teki başarısız girişimine kadar işini sevgiyle yapmaya devam ediyor.
Amerika, Paris, Dominik Cumhuriyeti gibi çeşitli coğrafyalarda geçen The Killer, standart bir tetikçi filmi. Fincher'ın en iyi filmi değil ancak zekice döşenmiş detayları ve Fassbender'ın başarılı performansı dolayısıyla bu listede kendine yer buluyor.
6- Equalizer 3
Denzel Washington'ın başrolünde bulunduğu Equalizer üçlemesinin son bölümü, eski ABD deniz ve savunma istihbarat teşkilatı memuru Robert McCall'un arkadaşlarını Sicilya'da bir suç örgütünden korumaya çalışmasını konu ediniyor.
Genel bir anlatıma sahip olan filmdeki normal sahneler, aksiyon sahnelerini birbirine bağlamak için kullanılmış. Bol miktarda kan, çatışma, silah ve katliamla dolu olan Equalizer 3, izleyiciler tarafından "aksiyona doyuruyor olmasının yanında oldukça ürpertici" olarak tanımlanan bir film.
5- Extraction 2
Oğlunun ölümü ve biten evliliğinin ardından bir paralı asker olan Avusturalyalı özel kuvvetler askeri Tyler Rake (Chris Hemsworth), son görevi dolayısıyla Gürcistan'a gönderilir. Burada bir kadını ve çocuklarını, uyuşturucu satıcısı kocası Davit ve onun gaddar kardeşi Zurab'dan kurtarmak zorundadır. Operasyon kötüye gittiğinde ise Tyler, hayata tutunabilmek için canla başla mücadele etmek zorunda kalır.
Kariyerine bir dublör koordinatörü olarak başlayan yönetmen Sam Hardgrave'in adrenalin bombası filmi Extraction 2, başarılı çekim teknikleri ve sürükleyici aksiyon sahnelerine ev sahipliği yapması dolayısıyla, bu listenin güzel bir köşesinde kendine yer buluyor.
4- How to Blow Up a Pipeline
İklim değişikliğini protesto etmek amacıyla Batı Teksas petrol boru hattını havaya uçurmayı planlayan sekiz çevre aktivisti genci anlatan film, ev yapımı patlayıcılar üretmeye başlayan bu ekibin kolluk kuvvetleriyle olan mücadelelerine de değiniyor.
Andreas Malm'ın kitabından uyarlanan How to Blow Up a Pipeline, iklim sorunlarıyla boğuşan sağlam bir topluluk filmi olarak adlandırılmasının yanında gerilim ve aksiyon sahneleriyle de dikkatleri üzerine toplamayı başaran bir film.
3- The Covenant
Başrolünde Jake Gyllenhaal'un bulunduğu Guy Ritchie filmi The Covenant, Afganistan'da geçen bir aksiyon draması. Özel kuvvetler biriminin lideri olan John Kinley, yeni tercüman olarak bir zamanlar uyuşturucu ticareti yapmış olan Ahmed Abdullah'ı (Dar Salim) işe alır. Başlarda birbirlerine karşı temkinli davranan ikili, zamanla birbirlerinin saygısını kazanır.
Tatmin edici ve şaşırtıcı derecede ölçülü olarak adlandırılan film, iyi işlenmiş hikâyesi ve yeterli aksiyonuyla, bu yılın dikkat çeken bir diğer yapımı.
2- John Wick: Chapter 4
Keanu Reeves'in başrolünde yer aldığı başarılı aksiyon serisi John Wick'in dördüncü bölümünde; John Wick, "High Table" adı verilen bir örgütün en yaşlısını öldürdükten sonra, elindeki sınırlı imkanlarla hain Marquis de Gramont'u (Bill Skarsgård) da öldürmeye koyulur.
Her zamanki gibi sayısız kötü adamın arasından geçen Wick'i izlemek tam bir şölen. Mükemmel bir dövüş koreografisine sahip olan film, önceki filmlerinin çıtasını aşmanın da ötesinde, olağanüstü dublör çalışmaları ve başarılı efektleriyle de göz dolduruyor.
1- Mission: Impossible - Dead Reckoning Part One
Eski IMF yöneticisi Eugene Kittridge'in (Henry Czerny), kıdemli ajan Ethan Hunt'a (Tom Cruise), tehlikeli bir yapay zekanın başıboş bir şekilde dolaştığını ve iki parçadan oluşan bir anahtar ile etkinleştirilebileceğini söylemesinin üzerine görevin başına geçmesini konu edinen Görevimiz Tehlike serisinin yedinci filmi; yapay zekadaki gelişmeler göz önüne alındığında teknolojinin nelere sebep olabileceğine dair endişeler barındıran, güncel bir konuya değiniyor olması dolayısıyla da oldukça ilgi çekici bir yapım.
Beyaz perdedeki Barbie ve Oppenheimer çılgınlığı dolayısıyla, gişede umduğu kadar iyi performans gösterememiş olması bu filmin kötü olduğu anlamına gelmiyor. Hatta tam tersi, başarılı senaryosu ve 61 yaşındaki Tom Cruise'un, yine dublör kullanmadan gerçekleştirdiği aksiyon sahneleri dolayısıyla Dead Reckoning'in serinin en iyi filmi olduğu söyleniyor.
Kaynak: Collider
Yorumlar