The Last of Us'ın sezon finali incelemesine ve benim Sinetopya'daki ilk yazıma hoş geldiniz. :)
Oyunun senaristi Neil Druckmann ve Chernobyl'in Emmy Ödüllü yazarı Craig Mazin tarafından ele alınan senaryosu, The Last Of Us'ın, bu sezon HBO Max’in en çok ses getiren projelerinden biri olmasına sebep oldu.
Özellikle ilk bölümlerinde, oyunuyla birçok noktada paralellik taşıyan dizi ara sahnelere serpiştirilen farklı hikayeleri ve sürpriz oyuncularıyla birlikte hem oyunu yakından tanıyanların hem de yeni izleyicilerinin gönlünde taht kurdu.
Hikâye; 2003 yılında; Teksas, Travis County'de kızı Sarah ve erkek kardeşi Tommy ile birlikte yaşayan Joel Miller ile başlamış, ilk bölümün ortasında büyük bir sıçrama yaparak bizi 2023 yılına getirmişti. Bu zaman diliminde hem yaşadıkları dünyada hem de ana karakterimizde küçümsenemeyecek değişimler meydana gelmişti.
Flashback sahnelerinde gördüğümüz olaylarda; Cordyceps mantar türünün Endonezya'nın başkenti Jakarta'da yer alan bir gıda fabrikasında mutasyona uğrayarak ortaya çıkışı, hastalığın kontrolsüz bir biçimde yayılmasına ve büyük ölçekli bir kaosun ortaya çıkmasına neden olmuştu. Salgının yayılmaya başladığı ilk gece çıkan büyük kargaşada Joel'un kızı Sarah hayatını kaybetmişti.
Aynı bölümün ilerleyen dakikalarında, küçük bir odada kontrol altında tutulan Ellie ile tanıştık. Kontrol altında tutulmasının sebebi, Cordyceps taşıyan hastalıklılar tarafından ısırılmış olması, ancak buna rağmen onlardan birine dönüşmemiş olmasıydı.
Bulundukları bölgede kendi aralarında örgütlenip asayişi sağlamaya çalışan Ateş Böcekleri örgütünün komutanı Marlene, Ellie'yi, bu yüzden gözetim altında tutmak istemişti.
Sezon finali bölümüne geldiğimizde ise Marlene'in, aslında Ellie'nin yaşama tutunmasında ne kadar büyük bir etkisi olduğunu görüyoruz.
Dokuzuncu bölüm, yine çok önemli bir flashback sahnesiyle başlıyor. Ellie'nin annesi, doğum sancıları başladığı için çok zor bir durumda kalıyor ve eski bir binaya sığınıyor. Kapıdan içeri girdiği anda karşımıza çıkan pencereler ise bizlere The Last of Us oyununun açılış menüsünü hatırlatıyor.
Doğum gerçekleştikten sonra, annenin bacağının iç kısmından ısırıldığını görüyoruz ve hemen ardından bebeğin göbek bağını, kendisi ısırılmadan önce kestiğini söylüyor. Bebekte herhangi bir hastalık olmadığını belirterek, Ellie'ye Marlene'in sahip çıkmasını istiyor.
Buradaki kilit nokta, Ellie'nin diğer herkesten farklı olarak hastalığı vücudunda taşıyarak dünyaya gelmesi. Anne; bebeğinin göbek bağını, kendisi ısırılmadan önce kestiğini söylese de bunun tamamen çocuğuna zarar verilmemesi için söylediği bir yalan olduğunu düşünüyorum. Ellie'nin bu hastalığa karşı bağışıklık kazanması ve ısırıldığı zaman vücudunun herhangi bir tepki vermemesi de bu yüzden.
Bu arada dizi daha önce oyunu oynamamış izleyicilerini mutlu ederken, bu dünyaya aşina olan ‘gamer’ları da yaptığı sürprizlerle mutlu etmeyi başarıyor. Dokuzuncu bölümde Ellie'nin annesine hayat veren oyuncu Ashley Johnson, oyunda Ellie karakterini canlandıran oyuncunun ta kendisi.
Tabii ki bu, dizinin bizlere yaptığı ilk sürpriz de değil. Marlene karakterine hayat veren oyuncu Merle Dandridge, yine oyunda Marlene'i seslendiren kişi ve sekizinci bölümde James karakterine hayat veren Troy Baker da normalde oyunda Joel karakterini canlandıran aktör.
Ellie ve Joel, birlikte çıktıkları yolculukta çok zorlu yollardan geçtiler, kayıplar verdiler ve bu yolculuğun bütün amacı aslında Ellie'nin doğuştan sahip olduğu bağışıklığı, hayatta kalan diğer kişilere ulaştırabilmenin yolunu bulmaktı. Ancak son bölümde Ateş Böcekleri ile karşılaşmaları Joel'un beklediği şekilde gerçekleşmedi. İstedikleri şeylere ulaşmaları Ellie'nin hayatına mâl olabilirdi ve Joel, ameliyata alınmadan hemen önce Ellie'yi alıp oradan uzaklaşmayı tercih etti.
Marlene, Ellie'nin hayatındaki en önemli insanlardan biriydi fakat elde edeceği tedavi karşılığında Ellie'yi feda etmeye de hazırdı. Joel, Ellie'nin hayatını kurtarabilmek için, Merlene'in tekrar karşılarına çıkmaması adına bunu yapmak zorundaydı. Ayrıca Marlene'i öldürdüğü sahne, tıpkı oyundan bir sahne izliyormuşuz gibi hissettirdi.
Bölüm içerisinde oyuna yine birçok referans yapılmıştı, şehre ve açık yollara bakabilmek için çıktıkları gökdelenin üst katları ve zürafalarla karşılaştıkları sahneler, bunlardan sadece bazılarıydı diyebiliriz.
Sonlara doğru yaklaşırken; Joel'un, Ateş Böcekleri'yle aralarında olanlar hakkında profesyonelce söylediği yalanlar, yemin etmesi ve tüm bunlara rağmen Ellie'nin ondan şüphelenişi, şimdiden ikili arasında büyük soru işaretleri yaratacak gibi görünüyor.
Bella Ramsey, geçtiğimiz hafta verdiği bir röportajda, sezon finalinin izleyicileri ikiye böleceğine dair bir söylemde bulunmuştu. Belki de tam olarak bunu kast etmişti.
İyisiyle, kötüsüyle ve dokuzuncu bölümüyle birlikte ilk sezonunu tamamladık. Bizlere hem oyunla paralel ilerleyip hem de bu kadar farklı bir hikâye sunabildikleri için mutluyum. Görsel efektlerini ve Barrie Gower'ın mükemmel ötesi ‘clicker’ makyajlarını ne kadar övsem az kalır. Bunlara bir de harika oyunculuklar eklenince, ortaya çok güzel bir iş çıkmış. Birçok izleyici gibi, ben de sonraki sezonu merakla bekliyor olacağım.
Okuduğunuz için teşekkür ederim, sonraki yazılarda görüşmek üzere.
Beni YouTube'dan takip edebilirsiniz :)
Yorumlar