50'li yıllarda, kadın olmanın yine zor olduğu dönemlerden birinde komedyenliğe soyunan, neşeli olduğu kadar inatçı karakteriyle ezber bozan, sıfırdan başladığı komedyenlik kariyerinde birçok kez yere düşen, ama ayağa kalkıp yılmadan yoluna devam eden, işini tüm zorluklarına rağmen çok seven ve asla pes etmeyen Miriam "Midge" Maisel'ın başarı öyküsü, şimdiye kadar izlediğiniz en iyi diziler arasında kendisine çok güzel bir yer edinecek.

Gilmore Girls'ün yaratıcısı Amy Sherman-Palladino'nun, bir başka yolculuğu The Marvelous Mrs. Maisel, yirmili yaşlarının sonlarında, evli, iki çocuk sahibi ve New York'un kalbur üstü Yahudi ailelerinin yaşadığı muhitte yaşayan Miriam Maisel'ın peri masalı gibi hayatına ışık tutan bir dönem dizisi.

Ancak bu peri masalı, genç, güzel ve eğitimli bir kadın olan Miriam'ın, kocası Joel tarafından aldatılmasıyla gerçek hayata ani bir geçiş yapmak zorunda kalıyor.

Çiftin mütevazı ve samimi düğün törenleriyle açılış yapan dizi, aslında daha ilk dakikalardan niyetini belli ediyor diyebilirim. Dünyanın neredeyse her döneminde olduğu gibi, yine çoğunlukla erkek hegemonyası altında yaşanan o dönemde, dindar ailelerin çocukları olarak düzenledikleri bu evlilik töreninde, Miriam misafirlerine küçük bir konuşma yapıyor.

Üzerindeki gelinliğe ya da söylediklerinin niteliğine aldırmaksızın, sadece dinleyenleri eğlendirmek isteyen karakterimiz, sıcak kanlı tavırları, samimiyeti ve bir "kadın" olarak gösterebildiği bu cesareti ve eşsiz yeteneği dolayısıyla misafirleri adeta kırıp geçiriyor.

"Joel Maisel" (Michael Zegen)

İşinden arta kalan zamanlarda komedyenlikle uğraşmakta olan Joel, haftanın belirli günlerinde The Gaslight Cafe'de gösteriye çıkar. (Bu sırada elbette eşinin yeteneklerinden haberi yok.) Esprilerini unutmamak için deftere yazan Joel, stand-up şovunu akışına bırakmak yerine, başkalarından çaldığı esprileri ezberden okuyarak halletmeyi planlayan bir adam. Takdir edersiniz ki bu tutkusu onu çok da ileri taşıyamayacak.

Mutlu bir evlilik sürdüren Joel ve Miriam, birkaç sene sonra hayatlarına katılan bebekleri Ethan ve Esther'dan sonra, her ilişkide yaşanmakta olan bazı problemlerle boğuşmaya başlarlar. Mükemmel kıyafetlere, mükemmel görünüşe, mükemmel bir anneliğe, yani adeta mükemmel bir hayata sahip gibi görünen Miriam, aslında fazlasıyla yorucu olan bu hayata, Joel onu işyerindeki aptal sekreteriyle aldatana kadar dayanabiliyor.

Ailesini çok seviyor olsa da dört duvar arasına sıkıştırmak zorunda kaldığı hayatından uzaklaşmak, başka ihtimalleri keşfetmek isteyen Miriam, aslında yıllar öncesinde, yıllar sonrasındaki kendisine bir not bırakmış. Son sezonun "The Princess and the Plea" adlı bölümünde karşımıza çıkan kâğıtta sadece "Don't" yazıyor.

Anlık olarak kendisine vermek istediği mesaja anlam veremeyen Miriam, bence içten içe ne demek istediğinin farkında. Bizim ne anlamamız gerektiğini sorarsanız, "kendini kapalı kapılar ardında bırakma", "keşfetmemeyi seçme", ya da "seni bu kariyerden uzak tutacak hiçbir şey yapma" teması taşıyan herhangi bir şeyi kastetmiş olabilir.

"Gordon Ford" (Reid Scott)

Son sezonda, Gordon Ford'un eşi Hedy'nin söylediği gibi; "Gereksiz alçakgönüllülük yapma. Övgüyü hak etsen de etmesen de kabul et. Çünkü erkekler öyle yapıyor."

Aldatıldığını öğrendiği akşam sarhoş olup Joel'un gösteri yaptığı mekâna giden Miriam, rastgele çıktığı sahnede kendi kendisine mırıldanırken seyircinin dikkatini çeker. Gecenin bir vakti, üzerindeki sabahlığı, yağmurdan perişan olan saçları ve elindeki şarap şişesi dolayısıyla kafası allak bullak olan karakterimiz, istemeden de olsa ilk gösterisini burada yapar ve bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar kalabalık olan mekânda izleyicileri kırıp geçirmeyi başarır. (Kocasının aksine Miriam, elinde kopya kağıtları olmadan bunu başarmıştır.)

Seyircisi az olsa da o gece şans Miriam'ın yanındadır ve bir ömür boyunca sürecek olan dostluğun temelleri bu gece atılır. Yetenek avcısı Susie Myerson, izleyiciler arasındadır ve sahnede "çabasız" bir biçimde ışıl ışıl parlayan Miriam'ı bir cevher misali bulunduğu taştan çıkartmayı kendine bir görev edinmiştir.

"Susie Myerson" (Alex Borstein)

Miriam'ın sözleriyle, "bir sinir krizini alıp bir kariyer inşa eden" Susie, menajeri olacağı bu genç kadınla usul usul başladığı yolculuklarında, bir süre sonra komedi sektörünün aranan isimlerinden biri olacak ve kendi imparatorluğu Susie Myerson Associates'in de temellerini atacak.

Ağzı bozuk "Lenny Bruce"

"Lenny Bruce" (Luke Kirby)

Zekice yazılmış esprileri ve akıcı hikâyesinin yanında, göndermeler konusunda da oldukça başarılı olan dizi, her fırsatta o dönemde kadın olmanın zorluklarını ve zengin kesimin kendi kendilerine bile bakamayacak kadar aciz oluşlarını hicivli bir dil ile eleştiriyor.

Kariyerinin başlangıcında, The Gaslight Cafe'deki gösterilerinden birinde bir kadın olduğu için kullandığı tek bir kelime dolayısıyla nezarethaneyi boylayan Miriam'ın yolu, burada Lenny Bruce ile kesişiyor.

Döneminin en iyi komedyenlerinden biri olan Lenny Bruce, Miriam'a bu uzun yolculukta rehberlik eden, düştüğünde ayağa kaldıran ve onu her konuda destekleyen bir isim.

Lenny, dizinin en iyi karakterlerinden biri olmakla birlikte, 50'lerin en yetenekli isimlerinden, sivri diliyle ve iğneli üslubuyla döneminde ortalığı ayağa kaldıran, hatta gösterilerindeki "müstehcenlik" iddialarıyla yargılanan gerçek komedyen Lenny Bruce'u temsilen yaratılmış bir karakter.

Lenny Bruce

Gerçek hayattaki ve şovdaki versiyonları arasında ince nüanslar dışında bir fark bulunmayan ve 1947'den 1966'ya, yani hayatını kaybedişine kadar sahnelerde yer alan Bruce için, bu dizide alternatif bir hikâye olsun çok isterdim. İzlemeye başladıktan sonra ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız...

"Lenny Bruce", Lenny Bruce'tan uyarlama... Peki ya Miriam?

Her ne kadar gerçek bir insanın başarı hikâyesinden uyarlama gibi görünüyor olsa da Miriam'ın kurgu bir karakter olduğunu belirtmekte fayda var. Mrs. Maisel'ın, tırnaklarıyla kazıyarak, düşe kalka yazdığı kendi hikâyesi kurgu belki. Ama Amy Sherman-Palladino'nun bu karakteri yaratırken esinlendiği elbette birkaç isim var: Belle Barth ve Joan Rivers.

Belle Barth, Joan Rivers

Edepsiz üslubu dolayısıyla dikkatleri üzerine toplayan Barth ve Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, tıpkı Midge gibi önemli okullarda okuyan, gerçek Lenny Bruce'un arkadaşlarından biri olan Rivers.

Her ikisi de Miriam ile hatırı sayılır benzerlikler taşıyor, ancak laf esirgemeyişi ile bilinen ve döneminin en yetenekli komedyenlerinden biri olarak anılan Joan Rivers, karakterimizle biraz daha fazla özdeşleşen bir isim.

"Miriam Maisel" rolünde Rachel Brosnahan, Miriam'ın babası "Abe Weissman" rolünde Tony Shaloub, annesi "Rose Weissman" rolünde Marin Hinkle, "Joel Maisel" rolünde Michael Zegen, "Susie Myerson" rolünde Alex Borstein ve "Lenny Bruce" rolünde Luke Kirby'nin yer aldığı harikulade oyuncu kadrosu, aralarında üst düzey bir uyuma nadir rastlanabilecek, çok yetenekli isimlere ev sahipliği yapıyor.

Geçtiğimiz yıl final yapan dizi, beş sezon süren ömründe, evine yüzlerce adaylık ve onlarca ödül ile döndü.

Komedi dalında "En İyi Kadın Oyuncu" Emmy ödülünü kazanan Rachel Brosnahan. (2018)

Jason Alexander, Justine Lupe, Sterling K. Brown, Zachary Levi, Jane Lynch, Stephanie Hsu ve Milo Ventimiglia gibi isimleri de konuk eden The Marvelous Mrs. Maisel, özellikle Gilmore Girls kadrosunda yer alan isimler dolayısıyla da dikkat çekiyor.

"Sylvio" (Milo Ventimiglia), "Miriam"

Gilmore Girls

Gilmore Girls demişken, Amy Sherman-Palladino'nun birbirinden bağımsız bu iki mükemmel evreninin her ikisi de kusurlardan doğmuş olan mükemmelliği niteleyen yapımlar. Masalsı görünen hayatlarında, iç dünyasında çokça kalp kırıklığı ve acı barındıran ana karakterlere sahip ve çok ilginç bir şekilde bu hayatların varlığına bizleri inandırabiliyor. Kendisinin evrenlerinde mutlu sonlara rastlayabilirsiniz, ancak içinizde ukde kalan bir şeyler mutlaka oluyor. Bu açıdan da iki yapımın kaderinin oldukça benzer olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Stars Hollow Kasabasına Yolculuk: Gilmore Girls (2000-2007)
2000’li yılların sevilen dizilerinden biri olan ‘Gilmore Girls’, Stars Hollow kasabası sakinleri Lorelai ve Rory Gilmore’un, gerçek olamayacak kadar güzel olan anne-kız ilişkilerini izleyiciye oldukça samimi ve sevimli bir şekilde aktarıyor.

Bar bozması bir kafede gösteriler yapan bir ev hanımından, dünya turlarına çıkan bir komedyene, bir talk show yıldızına dönüşen Miriam "Midge" Maisel'ın, erkek egemen bu dünyada, bir kadın komedyen olarak tutunabilmenin ne kadar zor olduğunu tüm dürüstlüğüyle anlatarak, aynı zamanda kendinden de hiç ödün vermeden, süslü elbiseleri, güzelliği ve hazırcevaplığıyla, izleyenlere örnek ve neşe kaynağı oluşu, dostu Susie ile birlikte, birbirlerine şovdan öncesi söyledikleri "Tit's up!" sloganıyla bizleri de gaza getirerek, bu diziyi mükemmelin de ötesinde bir yolculuk haline getiriyor.

"Harikulade, büyüleyici ve muhteşem Bayan Maisel"a, bu unutulmaz macera için teşekkürlerimi sunuyorum ve yazımı onun klasik cümlesiyle tamamlıyorum.

"Teşekkürler ve iyi geceler!"

Yaren’in Köşesi
muggle’lar mı? onlar hiçbir şey görmezler ama çatal batırırsan hissederler. merhaba, ben Yaren. çocukluğumdan beri tutkunu olduğum fantastik dünyalara, filmlere, kitaplara, dizilere ve çizgi romanlara dair videolar yapıyorum. ben bu videoları yaparken çok eğleniyorum, eğer siz de bana eşlik etmek isterseniz, kanalımı takip edebilirsiniz :)
Paylaş