Jenny Han'in aynı adlı romanından uyarlanan The Summer I Turned Pretty'nin ikinci sezonu, geçtiğimiz ay Prime Video'da yayımlandı.
Kadrosunda; Lola Tung, Gavin Casalegno, Christopher Briney, Sean Kaufmann, Rain Spencer ve Jackie Chung gibi isimler bulunan dizi, çocukluklarından beri bir arada olan Belly, Jeremiah, Conrad ve ailelerinin, "Cousins" isimli minik bir sahil kasabasında geçen yaz tatillerine odaklanıyor.
Tam olarak bir "gençlik draması" olarak tanımlayabileceğimiz dizi, çocukluktan çıkıp yetişkinlik dönemine geçme yolundaki karakterlerin yaşadığı iniş çıkışları, duygu değişimlerini ve hayatlarında onlara bağlı olmadan yaşanan olaylarla başa çıkma çabalarını, izleyiciye empati yaptırarak başarılı bir şekilde aktarıyor.
Ebeveynleri ayrı olan Belly ve Steven, anneleri Laurel ile birlikte, onun en yakın arkadaşı Susannah'nın, Cousins'da bulunan evine her yaz tatile gidiyorlar. Her yıl, yazın en güzel zamanlarını birlikte geçiren çocuklarda ise bu sefer bir değişiklik söz konusu.
Belly, geçirdiği değişimle birlikte çocukluğundan beri âşık olduğu Conrad'ın dikkatini çekmeye başlıyor. Uzun zamandır Belly’e hayran olan Jeremiah'nın, hislerini Conrad'dan daha önce ve açık bir dille ifade etmesi ise ortalığın karşımasına sebep oluyor. Çünkü Jeremiah, Conrad'ın kardeşi.
Ana karakterimiz Belly'nin, tehlikeli yolu tercih ederek mutluluğa ulaşması ilk sezonun sonunda bazı kalplerin kırılmasına neden olmuştu. Ancak ikinci sezona geldiğimizde tercih ettiği bu yolun hayal kırıklığıyla sonuçlandığını görmek uzun sürmedi.
İlk sezonun aksine, bu sezonda konu bakımından aşk üçgeninin dışına çıkmaya çalışan The Summer I Turned Pretty, Jeremiah ve Conrad'ın başına gelen trajik olayı ve bu olayla birlikte gelen psikolojik sıkıntıları çok güzel yansıtmış.
İki kardeşin sorunlarla başa çıkma, birbirlerinin yanında durma şekli biraz eleştirilebilir olsa da günün sonunda her ne olursa olsun; Steven, Belly, Taylor ve diğer arkadaşlarıyla bir araya gelişleri, her şeye birlikte göğüs germeye çalışmaları diziye artı puan kazandıran en önemli özelliklerden birisi.
Bir diğeri de hikâyeye eşlik eden Taylor Swift şarkıları...
Çoğu güncel olmak üzere, tercih edilen şarkılar hikâyeyi çok daha izlenebilir kılıyor ancak başlıkta da belirttiğim gibi; Belly'nin başından geçenler, diğer karakterlerin gözünden anlatılan olaylar, her birinin birbiriyle olan ilişkisi ve masalsı Cousins Sahili, tam anlamıyla yavaş tempolu bir Taylor Swift şarkısı gibi.
Aşk üçgenleri, iki kardeşin aynı kıza âşık olması ve Belly'nin kararsızlıkları gibi olaylar ise, diziyi birçok noktada The Vampire Diaries (2009-2017) dizisine benzetmiş. Hatta Belly, sinir bozucu kararsızlıklarının birçoğunu resmen Elena'dan almış.
Severek okuduğunuz bir kitabın sonuna geldiğinizde, içinizi istemsiz bir huzur kaplar. Tüm olumsuz yönlerine, hikâyenin basitliği ve bazı aktörlerin sırıtan oyunculuklarına rağmen, The Summer I Turned Pretty de bitirdiğinizde aynı hissiyatı veriyor. İzlerken keyif alacağınız bir dizi olmakla birlikte, bu dizinin sadece pozitif şeylere değinmediğini ve birçok noktada beklenmedik kalp kırıklıklarıyla karşılaşacağınızı hatırlatmak isterim.
Yorumlar