İki yıl aranın ardından yine buradayız. Beş yıl sonrasına ışınlandığımız bu yeni dönemde karakterler değişmiş, ilişkiler gerilmiş, düzen dıştan ne kadar sağlam görünse de içeriden çatırdamaya başlamış.

Wyoming’de kurulan yeni yerleşim, planlı yapısıyla dikkat çekiyor. Geçtiğimiz sezon burayı çok tanıma fırsatımız olmamıştı çünkü odaklanmamız gereken başka konular vardı. Kasaba düzenli, sakin ve dış tehditlere karşı güçlü bir yapı inşa edilmiş gibi duruyor. Tommy ve eşi bu sistemin başındalar ve bulundukları pozisyonu hakkıyla taşıdıkları da belli. Güvenlik, ulaşım, kaynak yönetimi… Her şey belirli bir düzene oturtulmuş. Ancak iş, Joel ve Ellie’nin kurduğu küçük dünyaya geldiğinde ise ne yazık ki o düzen tamamen dağılmış gibi görünüyor.
İlk sezonda izlediğimiz "baba-kız" dinamiğinden neredeyse hiçbir iz yok. Joel hâlâ koruyucu, kollayıcı ve belli ki bir şeyleri telafi etmeye çalışıyor fakat Ellie ona karşı fazlasıyla mesafeli ve kırgın. Konuşmalarında belirgin bir soğukluk var, genel tavırları çok uzak, göz teması kurmaktan dahi kaçınıyor. Bu ilişkinin sadece zamanla değil, ağır bir gerçekle de yara aldığını hissediyoruz. Alışkın olduğumuz o uyumlu ikiliden eser yok ve aralarındaki bu sessiz gerilim izlerken insanın içine işliyor.

Bölüm genel olarak sakin ilerliyor, aksiyondan çok karakter dinamiklerine odaklanılmış. Sezonun prömiyer bölümü için cesur bir tercih ama yerinde bir karar diyebiliriz. Ellie’nin günlük hayatını, kasabada yaptığı işleri, yalnızlığını ve içsel çatışmalarını gözlemlerken; Joel'un her zamanki gibi suskun fakat bu sefer duygu yüklü yeni yaşamına göz atıyoruz. Bu ikilinin aynı çatı altında ama çok farklı duygularla yaşadığını görmek, izleyiciyi ister istemez bir şeylerin eksik olduğuna ikna ediyor.

Bu arada Catherine O’Hara’nın Gail karakteri bir psikolojik danışman olarak karşımıza çıkıyor ve Joel’un görmeye başladığı terapide yeni karakterimizin de ilginç bir şekilde içini döküşüne şahitlik ediyoruz. Joel’un, eşi Eugene’ini acımasızca öldürdüğünden, ondan ne kadar nefret ettiğinden bahsediyor ama aynı zamanda profesyonelliğini de koruyarak, acı içindeki karakterimize yardımcı olacağını belirtiyor Gail. Karakter tanıtımı için fazla iddialı, ama yine kararında bir tercih olduğunu düşünüyorum.

Bölümün dikkat çeken bir başka noktası, kasaba dışında bir çeşit çevre kontrolündeyken Ellie’nin karşılaştığı zombi. Bu yaratık, klasik saldırgan reflekslerinin dışında daha stratejik bir şekilde hareket ediyor. Ellie’yi bir tuzağa çekmeye çalışıyor gibi bir durum söz konusu. Bu da bize şunu düşündürüyor: Acaba zombiler evrim mi geçiriyor? İleride daha zeki, daha planlı hareket eden enfekte bireylerle mi karşılaşacağız? Oyunlarda bu tamlamalara tam anlamıyla uygun bir mutasyon görmemiştik; fakat yaratıcı Craig Mazin, diziyle oyun arasında kısmi farklar görebileceğimizi belirtmişti. Belki bu küçük detay, ilerleyen bölümlerde nelerle karşılaşabileceğimizin kısa bir fragmanıdır, ne dersiniz? 👀
İlk bölüm, görsel anlamda ise karlarla kaplı manzaralar ve kasabanın huzurlu havasıyla ilk bakışta umut dolu bir bakış sunuyor. Fakat bu huzurun altında derin bir duygusal çatışma var. Joel’un Ellie’ye yaklaşma çabaları ve Ellie’nin ondan uzak duruşu, bu çatışmayı en sade ama etkili haliyle karşımıza çıkarır nitelikte. İzleyiciye yüksek sesle anlatılmayan ama çok net şekilde hissedilen bir duygu yoğunluğu söz konusu.

Ayrıca Ellie’nin soru işaretleriyle dolu yönelim mevzusunu aydınlatma konusunda da fazlasıyla açıklayıcı sahnelere ev sahipliği yaptı bu bölüm. Bu konuda da oyundaki istikrarın sürdürüldüğünü görebiliyoruz.

Final sahnesinde ise The Last of Us bizi bir kez daha geçmişin asla peşini bırakmadığını hatırlatıyor. Ateş Böcekleri sahneye çıkıyor ve bu ekip, Joel’a ilk sezon sonunda verdiği kararın bedelini ödetmeye kararlı gibi görünüyor. Bu detay, hem Joel hem de Ellie için yeni bir çatışmanın başlangıcını işaret ediyor. Gerilim arttıkça karakterlerin üzerindeki baskı da artacak gibi.

Sonuç olarak, sezonun ilk bölümü çok büyük olaylarla başlamasa da karakterlerin ruh halini, ilişkilerin geldiği noktayı ve ileride olacakların zeminini sağlam bir şekilde atıyor. Sadeliğin içinde taşıdığı yoğunluk, The Last of Us’ın güçlü dram anlatım gücünü bir kez daha hatırlatıyor. Ayrıca bu sezon, yalnızca dış dünyayla değil, karakterlerin iç dünyalarında da ciddi bir savaşın yaşanacağını işaret ediyor...
Yorumlar