"Mr. & Mrs. Smith", "Bourne" serisi ve "Edge of Tomorrow" gibi filmlerin yönetmeni Doug Liman'ın, en kıyıda köşede kalmış filmlerinden biri olan Jumper, süper kahraman filmlerinin yeni ivme kazanmaya başladığı dönemlerde ortaya çıkan, gelecek vadeden, ancak hak ettiği değeri bir türlü görememiş yapımlardan bir tanesi.

Oyuncu kadrosunda; Hayden Christensen, Rachel Bilson, Samuel L. Jackson, Michael Rooker, AnnaSophia Robb, Jamie Bell ve Diane Lane'in yer aldığı film, aslında Steven Gould'un 1992 yılında yayımladığı aynı adlı romanından uyarlama.

"Millie" (AnnaSophia Robb)

Henüz bir lise öğrencisi olan David, uzun zamandır hoşlandığı Millie'ye ufak bir hediye alıyor. Sınıflarının zorbası Mark, ikiliye rahat vermemek adına bu hediyeyi alıp çok uzaklara, okullarının yanında bulunan donmuş gölün üzerine fırlatıyor. David'in güçlerinin farkına varması ise tam olarak bu olay sonrasında gerçekleşiyor.

"David" (Max Thieriot)

Henüz beş yaşındayken annesi Mary tarafından terk edilen David, onunla hiçbir zaman ilgilenmeyen, alkolik babası William ile birlikte yaşamak zorunda kalmış. Annesinin gidişinden sonra hayatının hiçbir noktasından keyif alamayan karakterimiz, birdenbire ortaya çıkan "ışınlanma" yeteneğinin farkına vardıktan sonra her şeyi bırakıp, hayal ettiği hayatın peşinden gitmeye karar veriyor.

"William" (Michael Rooker)

Maddi durumu pek iyi olmayan David, bu gücü ilk olarak finansal açıdan doyum yaşayabilmek ve şimdiye kadar deneyimlemeye fırsat bulamadığı şeyleri tecrübe edinebilmek adına kullanıyor.

Lisedeki o büyük kavganın ardından, okulunu ve babasını terk ederek başka bir hayata başlayan karakterimizin, ufak bir zaman atlamasının ardından, bu kasabaya geri döndüğünü görüyoruz ve asıl hikâye Millie ile yollarının tekrar kesişmesinden sonra başlıyor.

Millie'nin çocukluğundan beri hayranlık duyduğu ve görmek istediği Roma'ya ufak bir yolculuk gerçekleştiren karakterlerimizi, burada hoş olmayan bazı sürprizler bekliyor. David'in de bir mensubu olduğu "Jumper" olarak nitelendirilen, ışınlanma yeteneğine sahip olan kişilerin, "Paladin" ismi verilen varlıklardan oluşan bir düşman birliği mevcut ve bu birliğin lideri de Samuel L. Jackson'ın karakteri "Roland Cox".

"Roland" (Samuel L. Jackson)

David'in hayatını, elinden geldiği kadarıyla çıkmaza sokmayı planlayan ve büyük ölçüde başarılı olan Roland, aslında en büyük hatayı bu genç adamın sadece ışınlanma yeteneğine sahip, sıradan bir "Jumper" olduğunu düşünerek yapıyor. Ama David'in, gücü olmasa bile onu hamleleriyle alt edebilecek kadar zeki birisi olduğunu bilmiyor.

Samuel L. Jackson ile Hayden Christensen'ın yolları daha öncesinde de Star Wars evreninde kesişmişti.

Hem fantastik hem aksiyon hem de bilim-kurgu kategorilerine yerleştirebileceğimiz Jumper, sürükleyiciliği konusunda asla şüphe etmeyeceğiniz; İtalya'dan İngiltere'ye, Mısır'dan Amerika'ya uzanan, kocaman bir haritaya sahip ve seyir zevki oldukça yüksek bir yapım.

Ancak, ortalama herhangi bir bilim kurgu filminde olduğu gibi, hikâyenin daha iyi işlenebileceğini, senaryonun birkaç yerinde boşluklar olduğunu kabul etmek gerek.

Bir buçuk saatlik, oldukça kısa bir süreye sahip olan Jumper'ın bir diğer sorunu da tam olarak bu desek yanlış olmaz. Anlatmak istediği olayları aceleye getirip, seyirciye tam olarak bir açıklama yapmadan, bir sahneden başka bir sahneye atlıyor. (Tıpkı David gibi.)

İlk yarı oldukça başarılı olmasına rağmen, filmin ikinci yarısında bu sorunu daha çok gözlemleyebiliyorsunuz ve bu da tempoya ayak uydurma konusunda ufak bir problem çıkartıyor elbette.

Boşlukların bulunmasının nedeninin bir kısmını da aslında bu filmin bir seri olarak planlanması, ancak ikinci filmin bir türlü yapım aşamasına geçilememesi olarak açıklayabiliriz. Sadece 85 milyon dolara mâl edilen film, 220 milyon dolardan biraz daha fazla bir hasılat elde etmiş. O dönemde stüdyoya önemli miktarda kâr sağlamış ve tam anlamıyla büyük bir serinin açılış filmi olma niteliğine sahip olmasına rağmen, devam filmi çalışmalarına başlanamadan rafa kaldırılmış.

Oysa finalindeki sürpriz ile birlikte, ikinci filmde, aksiyonu daha da yerinde, boşlukların doldurulduğu, çok daha mantıklı bir hikâye izleyebilirdik.

"David" (Hayden Christensen) ve "Griffin" (Jamie Bell)

Serinin devam ettirilmeme sebebinin tam olarak açıklanmaması, "Star Wars" evreninde "Anakin Skywalker/Darth Vader" karakterlerine hayat veren Hayden Christensen'ın, Hollywood içerisinde çok benimsenemeyen biri olması ve oyunculuğunun da beğenilmemesi dolayısıyla aldığı negatif yorumların sebep olabileceği ihtimalini akıllara getiriyor.

Rotten Tomatoes ve IMDb'de aldığı rezalet puanlar da aslında bu durumla ilişkilendirildiği zaman oldukça mantıklı geliyor.

Jumper
Aimless David Rice (Hayden Christensen) has the ability to instantly transport himself to any place he can imagine. He uses that gift to globe-trot, living on money he steals by
Jumper (2008) ⭐ 6.1 | Action, Adventure, Sci-Fi
1h 28m | 12

Jumper'ın Yan Dizisi: Impulse

Jumper'ın, 2018 yılında devamı niteliğinde bir dizisinin çıktığını da belirtmek isterim. Yapımcıları arasında yine Doug Liman'ın bulunduğu "Impulse" isimli bu dizinin baş kahramanı ise Maddie Hasson'ın canlandırdığı "Henrietta" karakteri.

Impulse (2018-2019)
Impulse
Synopsis:Sixteen-year-old Henrietta discovers through a traumatic occurrence that she has the power of teleportation. Based on the novel by Steven Gould.

Eksikleri olmasına rağmen, kısacık süre içerisinde sizi mekândan mekâna, ülkeden ülkeye sürükleyen Jumper, keyifli vakit geçirmek isteyenlerin beklentisini büyük oranda karşılayabilecek, çerezlik bir bilim-kurgu olarak yorumlanabilir diye düşünüyorum.


Yaren’in Köşesi
muggle’lar mı? onlar hiçbir şey görmezler ama çatal batırırsan hissederler. merhaba, ben Yaren. çocukluğumdan beri tutkunu olduğum fantastik dünyalara, filmlere, kitaplara, dizilere ve çizgi romanlara dair videolar yapıyorum. ben bu videoları yaparken çok eğleniyorum, eğer siz de bana eşlik etmek…
Paylaş