Steven Soderbergh, yıllardır farklı türlerde denemeler yapan, bazen ustalıkla kotardığı projelerle adını ölümsüzleştiren bir yönetmen. Ancak Black Bag ile ortaya koyduğu iş, filmografisinde derin bir hayal kırıklığı olarak kalacak, en azından benim için öyle...

Film, temelinde aksiyon ve casusluk hikâyesi barındırıyor olsa da, kurgusal kopukluklar ve ritim sorunları izleyiciyi filmin ilk yarısında bile kaybetmeye yetiyor. Başrollerde Michael Fassbender ve Cate Blanchett gibi usta isimler olmasına rağmen, onların varlığı bile filmin dağınıklığını toparlamaya yetmiyor.

💰
Yazı, Black Bag filmine dair spoiler içermeyecek.

Kopukluklar içinde kaybolmak

Black Bag'in en büyük sorunu, izleyiciyle bağ kuramamak. Bir ajan çiftin hem evliliklerini hem de profesyonel hayatlarını dengede tutmaya çalışmasını izliyoruz, evet. Ancak olaylar öyle dağınık bir biçimde birbirine bağlanıyor ki, bir süre sonra hikâyeyi takip etmeye çalışırken kendinizi bir boşluğun ortasında buluyorsunuz. Bir kitap alıp ortasından okumaya başlamak gibi; ne öncesini tam kavrayabiliyorsunuz, ne de sonrasıyla ilgilenmek için bir motivasyonunuz kalıyor.

Kimi sahnelerde kendime dönüp "Acaba ben mi bir şeyleri kaçırdım?" diye sorduğumu hatırlıyorum. Ama şöyle bir bakınca, benzer şekilde hisseden birçok kişi olduğunu fark ettim. Bu, bireysel bir dikkatsizlikten çok filmin temel yapısının sorunlu olduğunu gösteriyor. Seyirciye soru işareti bırakmak bazen zekice bir tercih olabilir, ama burada o soru işaretleri cevapsız kalan kocaman birer boşluktan fazlası değil.

Fakat aynı şekilde filmi beğenenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar fazla. Dolayısıyla Black Bag'in iyi bir film olup olmadığı sorusuna kesin bir yanıt vermek mümkün değil; sizin kendi muhakemenize kalmış diyelim.

Yıldız kadro

Michael Fassbender ve Cate Blanchett’ın isimleri, filmi cazip kılmak için başlı başına yeterli. Her ikisinin yeteneği de tartışmasız bir konumda. Fassbender, her zamanki gibi sert, keskin ama bu sefer naif bir duruş sergiliyor, Blanchett ise karakterine incelikli bir karizma katmış. Fakat senaryo onları desteklemediğinde, en büyük yıldızların bile çabası havada kalabiliyor. Bu filmde yaşanan tam olarak bu.

Yan kadroda Pierce Brosnan, Regé-Jean Page ve Marisa Abela gibi isimlerin yer alması kulağa heyecan verici gelse de karakterler yüzeysel bırakılmış, dolayısıyla oyuncuların performanslarını sahici biçimde hissedemiyorsunuz. Brosnan’ın karizması bile senaryonun boşluklarında kaybolmuş.

Sırtımıza yüklenen siyah poşetler...

Üstte, Destination Wedding (2018); altta ise Gilmore Girls (2000-2007).

Black Bag'i izlerken en çok zorlayan şeylerden biri de diyalogların yoğunluğu oldu. Diyalog ağırlıklı yapımlara karşı asla bir önyargım yok. Hatta Winona Ryder ve Keanu Reeves’li Destination Wedding ya da Gilmore Girls gibi tamamen diyaloglar üzerine kurulu olan; bir hikâyeyi hızlı ve zeki konuşmalarla sürüklemenin nasıl mümkün olduğunu başarıyla gösteren işleri keyifle izlediğimi bilirim. Ancak Soderbergh’in buradaki tercihi izleyiciyi içine çekmek yerine sürekli geri itiyor. Cümleler yorucu, konular dağılıyor ve seyircinin merakını ayakta tutacak bir enerjiye kavuşulamıyor.

Diyalogların aşırı yoğun olmasının yanında, bir de üzerine ritimsiz kurgu eklenince film adeta bitmek bilmeyen bir yolculuğa dönüşüyor. Aslında çok kısa bir film olmasına rağmen, süre olduğundan iki kat daha uzunmuş gibi hissettiriyor. Oysa kısa filmlerin avantajı genellikle akıcı ve yoğun bir deneyim sunabilmesidir. Burada ise tam tersi, sıkışmış ama temposuz bir anlatıyla karşı karşıya kalıyoruz.

Tamamlanmayan boşluklar

Filmin merkezinde çalınan bir para, birbirine güvenmeyen bir grup insan ve aralarındaki sırlarla ilerleyen hikâye var. Kâğıt üzerinde cazip duruyor, hatta doğru işlenseydi nefes kesici bir sürükleyicilik sunabilirdi. Film bir türlü o kıvılcımı yakalayamıyor; ama en azından başrollerimiz fazlasıyla sönük bu hikâyeyi aleve verecek kimyaya sahip. 🔥

Arkadaş grubu olarak tanıtılan karakterler de filmin başka bir çıkmazı. Birbirlerine güvenmeyen ve birçoğu aynı mesleği paylaşan bu insanlar arasındaki dinamik, teoride çok çekici. Ama perdeye yansıtıldığında sığ kalmış. İzleyici olarak onlarla bağ kuramıyorsunuz çünkü hiçbirine dair güçlü bir motivasyon ya da derinlik göremiyorsunuz. Tek boynuzlu atlar gibiler; empati yapabileceğimiz yönleri yok. Böyle olunca da grup sahneleri, hikâyeyi ileriye taşıyan unsurlar olmaktan çok, gereksiz kalabalık gibi hissediliyor.

Soderbergh’in filmografisi

Steven Soderbergh, deneyselliğiyle tanınan bir yönetmen. Ocean’s Eleven gibi akıcı, keyifli soygun filmlerinden, Contagion gibi gerilimi yüksek yapımlara kadar geniş bir yelpazeye sahip. Ancak aynı filmografide ritim ve anlatım sorunlarıyla hatırlanan projeleri de mevcut. Black Bag maalesef benim için ikinci kategoriye daha yakın. Yönetmenin ustalığını hatırlatan anlar olsa da, bütünün dağınıklığı bunları gölgede bırakıyor.

Açık konuşmak gerekirse Soderbergh’in seyirciyi sürükleme becerisi bu filmde neredeyse hiç yok. Hikâyenin yarattığı boşlukları toparlamak için kullandığı yöntemler de işlevsiz. Geriye, teknik olarak ustaca çekilmiş ama ruhunu kaybetmiş bir film kalıyor. Ve bu izleyici açısından biraz can sıkıcı.

Son bir değerlendirme

Black Bag, beklentilerin altında kalan bir yapım. İyi bir kadro, ilgi çekici olabilecek bir çıkış noktası, deneyimli bir yönetmen… Kulağa cazip gelen bütün parçalar bir araya gelmiş gibi. Ama parçaların birleşiminden doğan bütün, tatmin edici olmaktan uzak. İzleyiciyi içine çekemeyen, bağ kuramayan ve izledikten hemen sonra unutulacak hissi yaratan bir film olarak akıllarda kalıyor.

Benim için bu yapım, daha çok bir "tamamlamak için bitirdiğim" filmlerden biri oldu. Bazen böyle deneyimler yaşamak da değerli, çünkü beklentilerin ne kadar boşa çıkabileceğini hatırlatıyor. Ama söz konusu isimler bu kadar büyük olunca, hayal kırıklığı da daha ağır oluyor elbette.

Stars Hollow Kasabasına Yolculuk: Gilmore Girls (2000-2007)
2000’li yılların sevilen dizilerinden biri olan ‘Gilmore Girls’, Stars Hollow kasabası sakinleri Lorelai ve Rory Gilmore’un, gerçek olamayacak kadar güzel olan anne-kız ilişkilerini izleyiciye oldukça samimi ve sevimli bir şekilde aktarıyor.
Paylaş