Prime Video’nun çok sevilen gençlik-dram dizisi The Summer I Turned Pretty, final sezonuyla izleyicisine güçlü bir kapanış sundu. İlk iki sezonda ergenliğin sancılarını, aşkın belirsizliğini ve kardeşlik bağlarının yükünü izledik. Ancak üçüncü sezonda büyümüş, olgunlaşmış ve kendi yollarını çizmekten çekinmeyen karakterlerle bu sefer karşımıza çıkan tablo bambaşka.
İlk sezonun masum yaz günleriyle ikinci sezonun git-gellerle dolu fırtınaları hem içimizde ferah bir yaz hikâyesinin kalıntılarını hem de karakterlerimizin sıkıntılarının derin izlerini bıraktı. Conrad’ın itirafı, Jeremiah’nın yanlışları ve Isabel'in intikam alırcasına edindiği kararsızlığı herkesi farklı yönlere itmişti. Üçüncü sezonda ise bu kırılma anlarının –sağlıklı veya değil– bir şekilde nihayete erdiğini gördük.
Kardeşlik bağlarının çözülüşü
Sezonun en güçlü yönlerinden biri, Conrad ve Jeremiah arasındaki bağın neredeyse kopma noktasına gelmesiydi. Çocukluklarından beri her ikisinin de hayatlarının merkezinde olan Belly, aileleri dahi herkes için çok önemli bir figürdü. Ve Belly dolayısıyla ortaya çıkan mevzular nedeniyle kardeşlerin birbirine karşı bencilce, zaman zaman da fazlasıyla kırıcı olan davranışları mevcut olan gerginliğin daha da tırmanmasına neden oldu.
Kitaplara büyük çoğunlukla sadık kalınarak kurulan The Summer I Turned Pretty evreninin izleyiciyi bu kadar içine çekmesindeki en büyük sebeplerden biri de net bir haklı ya da haksız tarafın olmaması. Conrad’ın mesafeli tavrı da Jeremiah’nın öfke dolu çıkışları da hem Belly’yle hem birbirleriyle ilişkilerini zedeledi. İzleyiciye düşen, her iki karakterin de hatalarını ve aynı zamanda haklı yanlarını görebilmekti. Jenny Han’ın kaleminde olduğu gibi dizide de herkes hem mağdur hem suçluydu.
Aldatmayla çöken ilişkiler
İkinci sezonda Jeremiah ile kurulan sıcak bağ, üçüncü sezonun ilk bölümlerinde dramatik ve acımasız bir şekilde koparıldı. Cabo mevzusu ve apar topar girilen düğün süreci, hem karakterlerde hem de izleyicilerde büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Henüz çok gençtiler, verdikleri kararlar sağlıklı düşüncelerden değil, anlık kapılan duygulardan doğmuştu.
Derken Conrad’ın düğün arifesinde yaptığı itiraf her şeyi değiştirdi. Düğün iptal edildi, Belly Paris’e gitmeye karar verdi, Conrad stajına döndü, Jeremiah yalnızlıkla baş başa kaldı. Nereden bakarsak bakalım bu kopuş gerekliydi ve final bölümlerde izleyeceğimiz bireysel yolculukların temelini attı.
Gizli kahramanlarımız: Steven ve Taylor
Kaosun ortasında diziyi ayakta tutan en sağlam unsur Steven ve Taylor’ın cadaloz ama daha önce örneğine hiç rastlamadığım güzellikteki tuhaf aşkları oldu. Kitaplarda da dizide de yan karakter olarak işlenen bu çift, ne yaptı etti bir şekilde diğerlerinden rol çaldı. Oyuncuların kimyası mı senaryonun başarısı mı bilmiyorum ama onların sadeliği, dostluğu ve sağlam ilişkisi, izleyicinin nefes alabildiği güvenli bir liman gibiydi.
Kendi yolunu çizmek
Aldatmaydı düğündü derken başımızı ağrıtan Cousins sahnelerinin yanında bindiğimiz Paris uçağı diziyi kendine getirdi desek yeri. Sezonun en ilham verici kısımları şüphesiz burada geçen sahnelerdi. Ana karakterin tek başına ayakta kalma mücadelesi, belki biraz masalsı bir atmosferle birleşti ama altında çok gerçek bir cesaret vardı. Henüz 22 yaşında, hayatı darmadağın olmuş bir genç kadının kendi ayakları üzerinde durmaya çalışması, şimdiye kadar ilk defa Belly ile empati kurmamıza ve sonuçta onunla gurur duymamıza neden oldu.
Evet, gerçek hayatta böyle olaylar düzinesi yaşamak ya da böyle bir toparlanma süreci geçirmek pek kolay olmayabilir. Ama bu kurgusal evrende, onun Paris’te bulduğu güç ve bağımsızlık seyirciye umut verdi. Birçok izleyici gibi Paris sahnelerinin çok ama çok daha uzun olmasını ben de dilerdim doğrusu. 🥐 ✨
Kaderden kaçamazsın
Finale doğru Conrad’ın Brüksel bahanesiyle Belly’nin yanına Paris’e gelmesi, izleyicinin sabırsızlıkla beklediği “o” andı. Çok uzun zamandır birbirlerine yanlış zamanlarda yanlış şeyler söyleyen bu ikili, sonunda aynı anda doğru yerde buluştu ve kitap okurları için bilinen bir son olsa da, dizideki işlenişi belki biraz farklıydı ama aynı hisleri uyandıran biçimde izleyiciye veda etti.
Burada en önemlisi her ikisinin de çocukluk hisleriyle değil, olgunlaşmış bireyler olarak yeniden bir araya gelmek için can atıyor olmalarıydı. Belki de bu final bu yüzden bu kadar içimize sindi.
Kitaplara olan sadakat ve minik farklar
Üçüncü sezon, Jenny Han’ın kitaplarına neredeyse birebir sadık kaldı. Kardeşlerin çatışması, Belly'nin ülke dışına yolculuğu, Conrad’la yeniden buluşma… Hepsi orijinal ruha uygun işlendi. Ancak ufak tefek farklar dikkat çekiyordu: Finaldeki buluşma sahnesi kitaplarda daha vurgulu ve kesin işleniyor; Paris değil, İspanya’da gerçekleşen bir mezuniyet töreninde buluşuyorlar ve finalde bizi başka bir evlilik meselesi bekliyor.
Mekanlar ya da durumlar farklı olsa da dizi, duyguları daha kesin daha samimi biçimde işlemeyi tercih ediyor. Bu boşlukların da Amazon’un geçtiğimiz günlerde duyurduğu The Summer I Turned Pretty filminde işleyebilmek için bırakıldığını düşünüyorum.
Final tatmin edici olsa da izleyenlere hala çok şey borçlular.
Yaren Özbebek
Nihayetinde olgunlaşan bir hikâye
Üçüncü sezonun ilk bölümleri kimi izleyiciye yavaş gelmiş, hatta bazen boğacak gibi hissettirmiş olabilir, ama final bölümleri güçlü ve beklentilerin üzerinde bir kapanış sunuyor. Ve nihayetinde, karakterlerin artık yetişkin gibi düşünmesi, kendi kararlarını alabilmesi izleyiciye "artık büyüdüler” dedirtiyor.
Uzatılmamış, seyirciyi sömürmemiş bu hikâyenin tam kararında noktalandığını düşünüyorum. Üstelik bu kadar çok takip edilirken final kararı alınması hem esere hem de izleyicilere sunulan bir teşekkür bence.
Bir zamanlar gözümüzün önünde büyüyen o üç küçük gencin bugün bu noktaya gelmiş olmasına hâlâ inanamıyorum; ama şunu söylemeliyim ki izlediğim şey beni fazlasıyla memnun etti. Hem karakterler hem de hikâye, sonunda o hak ettiği olgunluğa kavuştu. Ve Güzelleştiğim O Yaz, bu bölümüyle sadece bir defterin kapanışını değil, başka bir deftere başlamanın verdiği heyecanı da içerisinde taşıyarak bize veda ediyor.
🌊☀️👙🍉👗
Yorumlar