Beşinci sezonun açılışı, dördüncü sezondaki büyük çöküşten 18 ay sonrasında, 1987 sonbaharında geçiyor. Hawkins hala bir yarığın üzerine kurulmuş gibi, dışarıya gösterilen düzenin altında devasa bir cehennem var. Üç buçuk sene sonra nihayet geri dönen dizi, aslında hiç kapanmamış bu cehennemin kapısını ne yazık ki yeniden aralıyor.

Zaman, artık kocaman birer yetişkin olmuş karakterlerimiz üzerinde fiziksel olarak ne kadar belirgin etki ediyorsa, dizinin atmosferinde de bir o kadar ağır hissediliyor. Artık hiçbiri çocuk değil, nostalji katmanının parçalandığı bu hikayenin altında bizi çok daha karanlık bir gerçeklik bekliyor.

🩸
Yazı, Stranger Things'e dair spoiler içerecek.

Yayınlanan yeni sezonunun ilk kısmı, hem karakter odaklı hem kasabanın büyük ölçekli felaketleri üzerinden yürüyen hikayesini sağlam bir finale bağlarken, dizinin yıllardır ördüğü duygusal ağı da en yoğun haliyle izleyiciye sunuyor. Hawkins'in yavaş yavaş çürüyen kalbi, kasabayı çevreleyen paranormallik ve karakterlerin geçmiş sezonlardan taşıdıkları travmalar bu finalde ortak bir noktaya ulaşıyor.

Hawkins karantina altında

Eleven'ın bu sezondaki yolu, önceki sezonlarda olduğu gibi hem ruhsal hem de fiziksel olarak fazlasıyla yıpratıcı. Vecna ile arasındaki psişik bağ, artık sadece düşmanlıkla değil bir tür kader ortaklığıyla da şekilleniyor. Bir de geçmişten, "Bu bölüme ne gerek vardı?" dediğimiz o sinir bozucu bölümü hatırlarsınız, işte oradaki arkadaşını tekrar görmesi de, belki de bu sezonda olmasını beklediğimiz en son şeydi diye düşünüyorum.

Diğer yanda karakterimiz Upside Down'da Hopper'la birlikte devriye geziyor. Mekan görsellik bakımından zaten zirve yapmış durumda ama daha da büyümüş gibi. Üstelik devlet baskısı konusunda Dr. Brenner'ı aratmayacak yeni bir karakterle de tanışıyoruz; Terminatör'ün Sarah Connor'ı Linda Hamilton.

Upside Down'ın çatlaklarının üzerine yerleştirilen plakalar bir yarayı kapatmaktan çok bir sırrı bastırma çabası gibi. Bu sezon Hawkins, tamamen karantinaya alınmış, nefes alan ama ağzını bıçak açmayan bir kasaba gibi. İzleyici de kasaba sakinleri gibi, kaçacak yeri yok ve sadece izlemekle yetiniyor.

Holly ve dağılan ekip

Dizinin en sevilen tarafı olan dostluk dinamiği, her birinin farklı görevlere ayrılmasıyla birlikte bir çeşit bölünmeye uğruyor. Robin ve Steve’in işlettiği radyo istasyonu, Mike-Nancy-Jonathan üçgeni, Dustin’in içerisinde bulunduğu yas süreci, üzerine yediği dayak derken… Herkes bir parçanın peşinde. Ortak hedef ise geçtiğimiz sezondan bu yana sadece ufak esamelerine rastladığımız Vecna'yı tamamen yok etmek.

Tüm bunların yanında Mike ve Nancy'nin küçük kardeşleri Holly'nin, Vecna'nın yeni hedefi olmasıyla kasabada yine birkaç yıl öncesine benzer bir hava esmeye başlıyor. Will'in kaçırıldığı dönemdeki hali ile benzer yaşlarda olan Holly, aslında ilk bölümden bu yana birtakım sıkıntılar içerisinde olduğunu belli ediyor. Bunca tantananın içinde, paranormal olayların varlığına fazlasıyla aşina insanlarla çevrili olan çocuğun yaşadıklarının bu kadar göz ardı edilmesi de büyük bir boşluk.

Hikaye boyunca kasaba zaten doğaüstü olaylarla çalkalanıyor, sanki çocukları defalarca pisliğe bulaşmış, akranları hiç kaçırılmamış, kasabanın ortasına delikler açılmamış gibi, Holly'nin "hayali bir insanla" normal ilişkiler kurduğuna inanması ailesi tarafından neden inceleme altına alınmıyor? Özellikle de bu lanetli yerde neredeyse sadece çocukların başına bela gelirken... Aklıma şöyle bir şey geliyor; Hawkins ve Derry arasında kaç kilometre var? Yoksa sizin de ebeveynleriniz bir palyaço tarafından manipüle mi ediliyor?

“Parmaklıklar Daralırken”: ‘It: Welcome to Derry 5. Bölüm’ İncelemesi
Derry’nin altındaki sır perdesi aralandıkça, ‘Pennywise’ın dehşeti için kurulan karanlık “hapishane” tüm gerçekliğiyle ortaya çıkıyor.

Will Byers'ın dönüşümü

Dizinin ilk bölümünden bu yana hikayenin en kritik unsurlardan biri olan Will’in bu sezondaki rolü ise tartışılmaz. Öyle ki, beşinci sezonun dördüncü bölümü, hikâyenin başından beri bu çocuğa ısınamamış olsanız bile sizi ona hayran bırakacak türden. Will artık yalnızca Upside Down'ın izlerini taşıyan ucube bir çocuk değil, bu lanetli toprakların içinde oluşturduğu çarpışmayı psişik yetenekleriyle yansıtabilen güçlü bir adam.

Yıllar önce Mind Flayer'ın içinde bıraktığı karanlık kalıntı, onun zihninde bir çeşit evrim geçirmiş ve biz gitti zannetsek de orada olduğunu her seferinde hissettirmiş. Böylelikle de karakterimiz Vecna'nın varlığını sadece hissetmekle kalmamış, anlattıklarına göre konumunu algılayabiliyor, duygularını çözebiliyor ve onun frekansına bağlanabiliyor.

Her şey daha yeni başlıyor

Geçtiğimiz sezon yaşananlar, beynimde "Acaba daha iyi bir sezon olabilir miydi?" sorusunu yankılatmıştı. Eddie'nin ve özellikle Vecna'nın katkılarıyla birlikte zirve yapan diziden beklentim her ne kadar yüksek olsa da bu kadar etkileneceğim bir sezon açılışı beklemiyordum.

Yani, evet... olabilirmiş.

Zamanda Kıvrılma kitabının gözümüze sokulması, Einstein-Rosen Köprüsü'nün üzerinde ıslarla durulması, Henry Creel'ın gençliğine yapılan göndermeler ve zamanda bir çeşit yolculuk yaptığını itiraf eden rüyalar alemindeki Max derken, sonraki kısımda yaşanacakları görmek için ellerimi ovuşturarak beklediğimi belirtmek isterim. Yaşanan olaylar o kadar büyük oluyor ki, ufak tefek pürüzler bu dizinin geride bıraktığı etkiyi pek de değiştirmiyor. Dolayısıyla Stranger Things'in beşinci sezonuna şahane bir başlangıç yaptığımızı söylemek hiç de yanlış olmaz.

Ele alınan her karakter arkı dizinin yıllardır taşıdığı duyguyu bir önceki sezondakinin üzerine taşıyor. Will'in güçlerinin resmileşmesi ise Stranger Things mitolojisini yepyeni bir seviyeye taşırken, sanırım beklediğimiz diğer bölümler de bunca yıl beklememize de değdi dedirtmeye hazırlanıyor...

Paylaş