Britanyalı yazar D.H. Lawrence'ın Studies in Classic American Literature adlı eserinde geçen bir cümle ile filmimiz başlıyor:
“Gerçek bir Amerikan ruhu, sert, izole, acılara dayanıklı ve öldürücüdür. Hiçbir zaman yumuşamamıştır.”
1892 yılında Amerika'nın kuzey bölgesinde yer alan Montana çevresinde geçen bir film Hostiles... Uzun yıllar boyunca yerel halkla savaşan ABD askerleri... Aralarındaki kin ve nefret...
Yüzbaşı Joseph (Christian Bale) uzun yıllardır yaptığı işi bırakmayı düşünürken bir anda bir görev alır. Birçok Kızılderili'yi katletmiş bu yorgun asker, bu sefer de beyaz tenli insanların Kızılderililere zarar vermesini engellemek için görevlendiriliyor. Bundan sonra bir grup insanın yolculuğuna şahitlik ediyoruz ama film bundan çok daha fazlası.
Görevinin zorluğunu iliklerimize kadar hissettirdiği olağanüstü performansı ile Christian Bale ön plana çıkarken, ondan bir adım bile geride kalmayan Rosamund Pike, güzelliği bir yana, acısıyla, çaresizliğiyle, haykırışlarıyla, sizi mahvedecek bir karakteri canlandırıyor.
Filmde dikkatimi çeken ve etkilendiğim birçok nokta var. Bunlardan birisi kamera açıları ve tabi ki filmin sinematografisi. Film size inanılmaz bir görsellik sunuyor. Her sahnesi bir tablo gibi. Göz alıcı.
Ayrıca kamera açılarının sık sık karakterlere dönüp, uzun bir müddet onları seyredişimiz, her birinin yüzündeki o acı ifade... Hepsinin geçmişinde yaşadığı bir travma, pişmanlık ve endişe duygusunun olması... Ve film boyunca bu durumun izleyicilerin peşini bırakmaması... Beni çok ama çok etkiledi.
-Tanrı'ya inanıyor musun Joseph?
+Evet, inanıyorum, Bayan Quaid. Ama kendisi uzun zamandır burada olanları görmezden geliyor.
Scott Cooper'ın filmi anlatış biçimi Lawrence'ın sözlerini de doğrular nitelikte. Amerika'nın ruhunu bizlere anlatırken karanlık olmaları dışında başka bir seçeneklerinin olmamasını izliyoruz filmde. Yağmalayan ve sürekli katlederek kurulan bir devlet var sonuçta. Onların bu acımasızlığının artık ruhlarına sindiğini görüyoruz.
Film bize tam bunu düşündürürken, bana göre nefret ettiğimiz ve kötü duygular beslediğimiz şeylerin aslında bilmemekten, tanımamaktan geldiğini de anlatıyor. Filmin en çok anlatmak istediği şey (yani benim filmden anladığım), önyargı denilen hayatta kalma mekanizması, insanoğlunun geldiği bu noktada artık zararlı bir şeye dönüşmüş bir vaziyette.
Film bu meseleyi, Amerikan halkı ve Kızılderililer arasındaki çatışma ile anlattığı için belki size yeterince geçmeyebilir. Oldukça sert sahneleri olan da bir film. Yer yer izlemesi gerçekten çok zor. Ama izleyen herkesin bu noktada empati kurabileceğini düşündüğüm bir yapım.
Tekrar oyunculuklara değinmek istiyorum. Wes Studi gibi yetenekli bir oyuncunun filmin kadrosunda yer alması da film için oldukça mühim. Keza ben bu filmi western filmi olduğu için izlemekten vazgeçecekken kadrosunda Christian Bale, Wes Studi ve Rosamund Pike gibi oyuncuların yer aldığını görünce izlemeye karar vermiştim. Çok da doğru bir karardı benim için. Lakin Wes Studi'nin canlandırdığı yerli şef karakteri ile hikâyede çok pasif bir şekilde yer alıyor. Benim için bir hayal kırıklığı olduğunu söylemek isterim.
Aynı zamanda ilginç bir biçimde filmi izlerken bana da sürpriz olan bir diğer ünlü oyuncu Timothée Chalamet, filmde resmen figüran oyuncu gibi kalmış. Sadece onunla da yetmemiş, Ben Foster, Paul Anderson, Jesse Simmons da filmin çok geri planında yer almışlar.
Anlamadığım nokta, filmde madem bu denli geri planda kalacaklardı neden film için bu kadar ünlü oyuncular seçildi ki?..
Görselliğin ne kadar önemli olduğunu ve bu filmin de sinematografisinin ne kadar güzel olduğunu söylemiştim. Bu mükemmelliği güçlü bir şekilde destekleyen bir diğer unsur da tabi ki filmin müzikleri...
"Müzik, hikâye anlatmanın bir yoludur." diyen İngiliz besteci Max Richter, filmin harika müziklerini yapmış ve hikâyeyi daha da etkileyici kılmakta önemli bir rol oynamış.
Hostiles, çok gerçekçi karakterleri olan, karakterlerin kendi iç hesaplaşmalarıyla sizleri de düşündüren, yönetmenliğiyle, oyunculuklarıyla, görselliğiyle, müzikleriyle western'in kıymetleri işlerinden.
Gerek açılış sahnesi olsun gerekse de film boyunca yer alan çatışma sahneleri olsun oldukça başarılı. Bana göre yönetmen Scott Cooper'ın yaptığı en iyi iş. Kesinlikle ilgiyi ve bir şansı hak ediyor.
Yorumlar