Wes Craven imzalı Scream filmleri, tam olarak birer korku filmi olmasalar da kesinlikle korku hayranlarına hizmet eden başarılı yapıtlar.

Scream (1996)

Filmin ana karakteri Sidney, korku filmlerini sevip sevmediği sorusuna keskin bir “hayır” cevabı verir:

“Anlamı ne? Hepsi aynı,” der telefonda filmin katiline. “Aptal bir katil, oyunculuk yapamayan ve ön kapıdan koşması gerektiği halde anlamsızca merdivenlerden çıkmaya çalışan iri göğüslü bir kızı takip ediyor.” 

Sydney’nin bu şikâyetiyle elbette empati yapılabilir. Ana akım slasher film türünün bayat yorumları Scary Movie gibi örneklerin ortaya çıkmasına vesile olsa da bazen çok kötü işlenerek acınası derecede dalga konusu da olabiliyor.

Scary Movie (2000)

Fakat korku türünün meraklıları, bu geniş janranın sadece bu yapımlardan ibaret olmadığını bilir. The Cabinet of Dr. Caligari ve The Phantom Carriage gibi sessiz sinema klasiklerinde kök salan korku türü, abartılı yaratıklar, psikolojik terör, vücut parçalarının kol gezdiği mide bulandırıcı türler, bıçaklı ve kin dolu sapkınlar hakkındaki filmlerin ötesinde çok daha mikro düzeydeki bir izleyici kitlesine hitap ediyor.

Gerçekten huzursuz edici bir korku filmi yapmak, kameranın arkasında genellikle takdir edilenden çok daha fazla beceri gerektiren bir iştir. Variety'nin gelmiş geçmiş en iyi korku filmlerini sıraladığı bu listesi ise korku ve gerilim arasındaki belirsiz çizgi üzerinde yer alan bazı filmleri listeye dahil etmeden, daha çok ham korku üzerinde durmayı tercih ediyor. 

20- Get Out (2017) 

Yazar ve yönetmen Jordan Peele, siyahi bir adamın beyaz kız arkadaşının zengin ailesiyle tanıştığı hikâyesinde Amerika’daki ırk ve kimliğe dair komik, cesur ve sinir bozucu çıkarımlar yaparak bolca eleştiriyor, ancak filmin ikinci yarısında ise bu sakin davranışlar birer birer yok oluyor ve kötülüğün gerçek yüzü ortaya çıkıyor.

19- The Mummy (1932)

Eski, küflü bandajlara sarılı kurbanlarını gece boyunca takip eden insansı figürün en eski yorumlarından biri olan The Mummy, başrolünde yer alan Boris Karloff’un efsaneleşmiş performansıyla korku sinemasında önemli bir iz bırakıyor. 

18- The Shining (1980)

Stephen King’in klasik romanı, efsane yönetmen Stanley Kubrick elleriyle 1980 yılında beyaz perdeye uyarlandı. Jack Nicholson’ın, beceriksiz yazar Jack Torrance’a hayat verdiği hikâyede Jack ve ailesinin perili Overlook Hoteli’nin bakımını üstlenmesi işlenir. Ancak gerisini ne siz sorun ne de biz söyleyelim. 

17- Les Diaboliques (1955)

Henri-Georges Clouzot’nun siyah-beyaz klasiğinde bir adamın karısı ve metresi onu öldürmek için bir araya geliyor, fakat filmde ilginç olan şey buradan sonra başlıyor. Küvette boğdukları beden bir süreden sonra sırra kadem basıyor ve hikâye çok daha ürkünç bir hale bürünüyor. 

16- Halloween (1978)

Günümüz korku sinemasının mihenk taşlarından biri olan Halloween, yönetmen John Carpenter’ın ismini duyurduğu yapım olması dolayısıyla önem teşkil ediyor. Jamie Lee Curtis’in başrolünde yer aldığı film, mahalleye dehşet saçan bir sapık ve onunla başa çıkmaya çalışan genç bir kızı konu alıyor. 

15- Don’t Look Now (1973)

Venedik’e bir kilisenin restorasyonu için giden İngiliz çiftin başından geçenleri anlatan Nicholas Roeg filmi Don’t Look Now, izlerken seyirciyi yoran ve fazlasıyla zorlayan imgelerle dolu ürpertici bir korku filmi olarak tanımlanıyor. 

14- Nosferatu: A Symphony of Horror (1922)

Alman dışavurumcu sinemanın öncü isimlerinden F.W. Murnau’nun ölümsüz eseri Nosferatu, Transilvanya’da yaşayan Kont Orlok’tan gelen mektup üzerine Almanya’daki hayatını bırakıp Transilvanya’ya taşınan Thomas Hutter’ın başından geçenlere odaklanan en eski vampir hikayelerinden biri.

13- The Silence of the Lambs (1991)

Jonathan Demme imzalı, tarihin en iyi psikolojik gerilimlerinden biri olarak anılan The Silence of the Lambs, başrolünde yer alan Anthony Hopkins’in unutulmaz performansıyla kadın kurbanlarının derilerinden kıyafetler yapan bir psikiyatristin hikâyesini işliyor. 

12- King Kong (1933)

New York’a bir gösteri malzemesi olmak için getirilen dev goril Kong, korkutucu bir canavardır, ancak son derece trajik bir öyküye de sahiptir. Bir kadını Empire State binasının üzerine çıkartıp düşürmeye çalıştığı sahne ise sinema tarihinin en ikonik sahnelerden biri haline gelmiştir.

11- Alien (1979)

Star Wars’un izleyiciyle buluşmasından sadece iki yıl sonra Ridley Scott, seyirciye çok daha korkunç ve kanlı bir uzay yolculuğu macerası çizdi. Bilimkurgu türüne de fazlasıyla hizmet eden Alien, başrolünde Sigourney Weaver’ın efsane performansıyla en başarılı korku filmlerinden biri arasında kendisine yer edindi.

10- Carrie (1976)

Stephen King’in ilk romanından uyarlanan, bildiğimiz masal prensesi Sindirella’nın baloya gidip kan banyosu yaptığı bir versiyonu gibi düşünebileceğimiz Carrie, başrolünde Sissy Spacek’in yer aldığı gerilim dolu bir gençlik hikâyesi. 

9- Salò, or the 120 Days of Sodom (1975)

Pier Paolo Pasolini’nin yozlaşmış bir topluma sunduğu bu tartışmalı bakış açısı, sinema tarihinin en korkunç yapıtlarından biri olarak anılır. Hem faşizme hem de neo-kapitalizme karşı sert bir azarlama olan Pasolini’nin bu müstehcen filmi, 16 gencin tarifsiz bir şekilde aşağılandığı ve korkunç işkencelere maruz bırakıldığı dakikalara ev sahipliği yapıyor. 

8- Frankenstein (1931)

Yönetmen James Whale’ın, Mary Shalley’nin 1818 tarihli romanından uyarladığı bu film, bir ölü olanı hayata döndürme mevzusuyla yanıp tutuşan bir doktoru ve onun deneme yanılma yöntemiyle ortaya çıkarttığı asimetrik bir yaratığı konu alıyor.

7- Audition (1999)

7 yıl önce vefat eden karısından bu yana hayatına kimseyi almamış olan Aoyama için yakın bir arkadaşı, sanki bir televizyon programına mülakat hazırlıyormuş gibi bir etkinlik düzenleyerek arkadaşına uygun kadını bulmaya çalışır. Asami adında genç bir kadının başvurması ve kabul edilmesi, daha sonrasında başlarına tahmin edilemeyecek belalar açacaktır.

6- Night of the Living Dead (1968)

Drakula’dan Frankenstein’ın canavarına, Jack the Ripper’a kadar Amerika’nın en korkunç canavarlarının çoğu Avrupa kökenlidir. Ama zombiler öyle değil. Beyinleri ölmüş olan cesetlerin mezardan kalkıp dolaşma fikri, zamanla korku sinemasının sunabileceği en güçlü örneklerden biri haline geldi. Tabii ki bunda en çok payı olan eserlerden biri de George A. Romero imzalı Night of the Living Dead

5- Rosemary’s Baby (1968)

1960’lı yılların sonuna gelindiğinde şeytanın dünyada rahatça dolaşabiliyor olması artık çok da uçuk bir fikir değildi. Fakat Roman Polanski’nin bu rahatsız edici gerilim filmi, hamileliğin çarpıcı psikolojik illüzyonunu kullanıyor ve Mia Farrow’un efsane performanslıyla korku tarihine ismini yazdırıyor.

4- Jaws (1975)

Köpekbalıkları her zaman korkutucu olmuştur, fakat genç yönetmen Steven Spielberg’ün gişe rekorları kıran bu kaotik eseri insanlara normal durumlarda bile en beklenmedik anlarda saldırıya uğrayabilecekleri korkusunu yaşatmış ve milyonları uzun bir süre sudan uzak durmaya zorlamıştır. 

3- Psycho (1960)

Yönetmen Alfred Hitchcock’un en iyi filmi olarak anılan Psycho, sinemada korku türünün dönüm noktalarından biri olarak da bilinir. Aynı adlı romanından uyarlanan eser, geceyi bir motelde geçirmek üzere mola veren genç bir kadının, Bates Motel isimli izbe yerin bakımını üstlenen Norman ve annesinin gazabıyla karşı karşıya kalışını anlatıyor.

2- The Exorcist (1973)

William Peter Blatty’nin 1971 çıkışlı aynı adlı romanından, yine Blatty'nin uyarlamasıyla beyaz perdeyle buluşan The Exorcist, iki Katolik rahibin genç bir kızın bedenini ele geçiren şeytani varlığa karşı verdikleri savaşı anlatıyor.

1- The Texas Chainsaw Massacre (1974) 

Çok az korku filmi gerçek bir kâbusun kalitesine sahiptir. Gerçekten oluyormuş gibi hissettiğiniz için uyanamadığınız o aşırı derecede korkutucu rüya. 1974’te sadece o dört kelimeyi duyduğunuzda bile içiniz ürperirdi. Teksas, katliam, elektrikli testere...

Michael Myers ve Jason Voorheen gibi slasher türündeki tüm maskeli katillerin babası olarak anılan Leatherface’i diğerlerinden ayıran başka bir özelliği vardı. İnsan derisinden maske yapan, akli yoksunluğu bulunan bu elektrikli testereli adam, diğerleri gibi insanlara öfkeli değildi. Onları hayvan öldürür gibi soğukkanlılıkla öldürüyordu. 

50 yıl öncesi gibi, bugün bile yankı uyandıran ve dehşete düşüren bir korku fenomeni haline gelmiş olması The Texas Chainsaw Massacre’ı listemizin birinci sırasına yerleştiriyor. 

Kaynak: Variety


Yaren’in Köşesi
muggle’lar mı? onlar hiçbir şey görmezler ama çatal batırırsan hissederler. merhaba, ben Yaren. çocukluğumdan beri tutkunu olduğum fantastik dünyalara, filmlere, kitaplara, dizilere ve çizgi romanlara dair videolar yapıyorum. ben bu videoları yaparken çok eğleniyorum, eğer siz de bana eşlik etmek isterseniz, kanalımı takip edebilirsiniz :)
Paylaş