Warner Bros.'un ilk kez 2013 yılında izleyiciyle buluşan ilk filminden, 2025 çıkışlı Last Rites'a kadar uzanan The Conjuring evreni, bu süre zarfında korku sinemasının en çok konuşulan serilerinden biri hâline geldi. Bu listede ise dört ana filmden oluşan bu serinin ardındaki gerçek olayları ve Ed ile Lorraine Warren tarafından araştırılmış vakaları mercek altına alacağız.

Dünyanın en ünlü demonologları olarak kabul edilen Ed ve Lorraine Warren, zaman içinde doğaüstü olaylara maruz kaldıklarını öne süren birçok kişiye yardım etti. Bu vakalar arasında bazı varlıkların musallat olduğu söylenen evler, şeytani varlıklar tarafından ele geçirildiği iddia edilen bireyler ve yapılan şeytan çıkarma ayinleri bulunuyor.

Warren çifti, yıllar süren araştırmaları boyunca birçok ürkütücü nesne topladı. Bunlar arasında, gerçek hayatta da var olan ve oldukça kötü bir ün kazanan Annabelle bebeği de yer alıyor. Topladıkları tüm bu eşyaları, Connecticut eyaletinin Monroe kasabasındaki evlerinin bodrumunda kurdukları Okült Müzesi'nde sergilediler. Ed’in 2006 yılında, 79 yaşında hayatını kaybetmesinin ardından; Lorraine de 2019’da, 92 yaşında aramızdan ayrıldı. Müze, daha sonra kızları Judy ve onun eşi Tony Spera tarafından işletilmeye devam etti. Ağustos ayında ise komedyen Matt Rife evi satın aldı. Rife, hem evi hem de içinde yer alan eserlerin bulunduğu odayı halka açık turlar ve gece konaklamaları için açmayı planlıyor.

Warren çiftinin birçok kez manşetlere taşınan vakaları, Warner Bros.’un devasa gişe başarısına ulaşan The Conjuring serisine ilham kaynağı oldu. Vera Farmiga’nın Lorraine’i, Patrick Wilson’ın ise Ed’i canlandırdığı filmler bugüne kadar 2,3 milyar dolardan fazla hasılat elde etti. Serinin ilk yönetmenliğini James Wan üstlenirken, sonraki filmlerde koltuğu Michael Chaves devraldı. Lorraine Warren, hayattayken ilk iki filmin yapımında danışman olarak da yer aldı. Ed ve Lorraine’in merkezde olduğu bu filmler, şimdilik 2025 çıkışlı The Conjuring: Last Rites ile sona erdi.

Aşağıdaki listede, The Hollywood Reporter’ın derlemesiyle The Conjuring serisinde yer alan dört ana filmin ardındaki gerçek olaylara yakından bakıyoruz. Warren çiftinin karşılaştığı ve Hollywood’un beyaz perdeye uyarladığı bu vakalar, elbette ki kimi zaman abartılmış olabilir. Ancak arka plandaki gerçek unsurlar, bu seriyi daha da ilgi çekici kılıyor.

The Conjuring (2013) - Perron Ailesi'nin Hikâyesi

İzleyicileri ilk kez Ed ve Lorraine Warren ile tanıştıran The Conjuring (2013), Rhode Island’daki izole bir çiftlik evine taşınan Perron ailesinin yaşadıklarından ilham alıyor. 1971 yılında Roger ve Carolyn Perron, beş kızlarıyla; Andrea, Nancy, Christine, Cindy ve April ile birlikte bu eve yerleşti. Ancak çok geçmeden evde bazı gariplikler baş göstermeye başladı. Açıklanamayan sesler, yoğun ve kötü kokular aileyi rahatsız ediyordu.

Durumu başka araştırmacılardan öğrenen Ed ve Lorraine Warren çifti, Perron’ların evini ziyaret etti. İddialara göre burada bir seans gerçekleştirdiler ancak bu olay filmde daha dramatik bir şekilde, doğrudan bir şeytan çıkarma sahnesi olarak yorumlandı. Ailenin en büyük kızı Andrea Perron, 2013 yılında USA Today’e verdiği röportajda, yaşadıklarını şu sözlerle aktardı:

"Annem, bu dünyaya ait olmayan bir dille, kendisine ait olmayan bir ses tonuyla konuşmaya başladı. Oturduğu sandalye havaya yükseldi ve odanın karşı köşesine fırlatıldı."

Perron ailesi, evde yaklaşık dokuz yıl yaşamaya devam etti ve nihayetinde 1980 yılında oradan taşındı.

The Conjuring 2 (2016) - Enfield Poltergeist Vakası

Serinin ikinci filmi olan The Conjuring 2, 1977 ile 1979 yılları arasında İngiltere’nin Enfield kentinde yaşandığı iddia edilen bir başka doğaüstü olaya, Enfield Poltergeist vakasına dayanıyor. 

Tek başına dört çocuğunu büyüten Peggy Hodgson, bir gece kızlarının odasından gelen yüksek sesleri duydu. Ardından, odadaki çekmecelerin kendiliğinden hareket ederek kapıyı kapattığını ve kendisini boğmaya çalışan bir perdenin üzerine dolandığını iddia etti. Korku filmlerinde nadiren gördüğümüz bir detay olarak, Hodgson ailesi gerçekten de polise başvurdu ve gelen polisler, evde yaşanan bazı tuhaf olaylara bizzat tanık oldu.

Ailenin çocuklarından biri olan, 11 yaşındaki Janet Hodgson, bir iblis tarafından ele geçirildiğini öne sürdü. Vakayı araştırmak üzere Ed ve Lorraine Warren çifti de Enfield’a gitti. Lorraine Warren, bu dosyayı kariyerindeki "en ürkütücü vakalardan biri" olarak tanımladı. Warren’ların kayıtlarına göre Janet, evde yıllar önce ölen Bill Wilkins adlı bir adamın sesiyle konuşuyordu. Hatta bu ses kayıtları, Warren arşivlerinde hâlâ mevcut.

The Conjuring: The Devil Made Me Do It (2021) - Arne Cheyenne Johnson Davası

The Conjuring serisinin üçüncü halkası olan The Devil Made Me Do It (2021), 1981 yılında ABD’de büyük yankı uyandıran ve gerçek bir olaya dayanan bir cinayet davasını konu alıyor. (Filmde yer alan cadılık teması ise tamamen kurgu bir ekleme.) Önceki iki filmde Warren çifti, musallat olan evleri araştırıyordu; ancak bu sefer işler farklı bir boyuta taşınıyor: Arne Cheyenne Johnson, ev sahibini öldürdüğünde şeytani bir varlık tarafından ele geçirildiğini iddia ediyor.

Johnson, sevgilisi Debbie Glatzel’in bir iblis tarafından ele geçirilen küçük erkek kardeşi David’i kurtarmaya çalışıyordu. Ed ve Lorraine Warren çifti, durumu öğrenince Katolik Kilisesi'ne başvurarak çocuk için bir şeytan çıkarma ayini yapılmasını sağladılar. Ayin sırasında Arne'nin, David’in içindeki varlığa "onun yerine beni al" dediğini ve o andan itibaren kendisinin ele geçirildiği biliniyor. Kısa bir süre sonra Johnson, ev sahibi Alan Bono’yu bıçaklayarak öldürdü.

Bu dava, Amerikan hukuk tarihinde şeytani ele geçirilmenin savunma olarak kullanıldığı ilk cinayet vakası olarak kayıtlara geçti. Ed ve Lorraine Warren, Johnson’ın savunmasını destekleyerek onun bilinçli şekilde suç işlemediğini, bir varlık tarafından yönlendirildiğini savundu. Johnson’ın avukatı Martin Minella, 1981’de New York Times’a şu dikkat çekici açıklamayı yaptı:

"Mahkemeler bugüne kadar Tanrı’nın varlığını sorguladı. Artık şeytanın varlığıyla da yüzleşmek zorundalar."

Arne Cheyenne Johnson, aynı yıl birinci derece adam öldürme suçundan 10 ila 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak iyi hâli nedeniyle yalnızca beş yıl sonra serbest bırakıldı.

The Conjuring: Last Rites (2025) - Smurl Ailesi’nin Hikâyesi

Warren çiftinin araştırdığı en rahatsız edici vakalardan biri olarak kabul edilen Smurl ailesi dosyası, aynı zamanda çiftin emekli olmasına neden olan olaylar silsilesiydi. Her şey 1973 yılında, Jack Smurl ve eşi Janet Smurl, çocukları ve Jack’in anne babasıyla birlikte Pensilvanya, West Pittston’da bir eve taşınmalarıyla başladı.

İlk başta garip sesler ve keskin, kötü bir koku fark eden aile, daha sonra üç kez art arda çalınan kapı sesleri, açıklanamayan çığlıklar ve evin içinde dolaşan karanlık silüetlerle karşılaşmaya başladı. Aile, bir ruhun çocuklarından birini merdivenlerden ittiğini ve köpeklerine saldırdığını öne sürdü. Jack Smurl, doğaüstü bir varlık tarafından fiziksel ve cinsel saldırıya uğradığını defalarca kez dile getirdi. Bu olaylar karşısında Smurl ailesi rahiplerle iletişime geçip evlerini kutsattırsa da durum değişmedi.

Dönemin basınında geniş yankı uyandıran bu olay, en sonunda Ed ve Lorraine Warren’ın dikkatini çekti. Çift, vakayı derinlemesine araştırmak için Smurl’ların evinde gece boyunca kalarak ses kayıt cihazları yerleştirdi. Bu kayıtlar, insan dışı sesler, havada süzülen nesneler ve fiziksel saldırılar gibi rahatsız edici kanıtlar sundu. Warren’lar, olayın ciddiyeti üzerine yerel piskoposa ulaşarak birkaç kez şeytan çıkarma ayini yapılmasını sağladı fakat bu çabaların hiçbiri başarılı olmadı. Aile, ancak 1988 yılında evden taşındıktan sonra huzura kavuşabildi.

Bu vaka, aynı zamanda The Conjuring serisinin ilk iki filmini yöneten James Wan’ın Warren’larla ilk kez tanışmasına vesile olan dosyaydı. Wan, çocukken izlediği ve Smurl ailesinin yaşadıklarını anlatan 1991 yapımı TV filmi The Haunted sayesinde bu olaya ilgi duymaya başlamıştı. Last Rites, yalnızca bu karanlık dosyayı değil, aynı zamanda Ed ve Lorraine Warren’ın kızı Judy’nin, ailesinin bu uğraşlardan nasıl etkilendiğini de ilk kez derinlemesine ele alıyor.

Lorraine Warren ve James Wan

Kaynak: THR

Paylaş