Prime Video’nun The Rings of Power dizisi nihayet sezon finaliyle karşımızda. Fakat ilk sezonuyla yarattığı hayal kırıklığını toparlamaya çalışırken bu sefer bizi yeni kırıklarla uğurluyor.

⚠️
Yazı, The Rings of Power’ın ikinci sezon finaline dair spoiler içeriyor olacak, dikkat et. 

Güzel görseller, etkileyici müzikler ve yine bir dolu saçmalığın hâkim olduğu bölümümüz, Cüceler ile açılış yapıyor. Dizinin elle tutulur olay akışlarından birine sahip olan bu türü ne kadar sevdiğimi zaten her seferinde dile getiriyorum. Hikâyeyle pek tutarlı ilerlemese de bu karmaşa arasında en azından bize bir şeyler anlatmaya çalışan bir ark sunmaya çalışıyor Cüceler.

"Kral Durin"

Birkaç bölümdür yüzüğüne bağlılığı dolayısıyla aklını yitirmenin eşiğine gelen Kral Durin, bu bölümde oğluna duygusal bir konuşmanın ardından maalesef ki veda ediyor. 

Khazad-dum mağaralarının derinliklerinde Mithril kaynaklarına ulaşan Kral, oğluyla aralarında geçen duygusal cümleler sonrasında kandırıldığını anlayıp yüzüğünü çıkartıyor ancak toprağın yedi kat altında yatan Balrog uyanıyor. Kral Durin ise bu garabet karşısında dimdik duruyor; halkını ve ailesini korumak için kendisini feda ediyor. 

Elbette bu sırada hem Owain Arthur hem de Peter Mullan’dan gerçekten olağanüstü performanslar izliyoruz. Ciddi anlamda doyurucu görsel efektleri övmeden de geçmek istemiyorum; bu konuda bizi neredeyse hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmıyor Güç Yüzükleri

"Balrog"

Fakat baba Durin’in epik ölümünden sonra ne oldu da Balrog bu topraklara saldırmaktan vazgeçti onu da bilemiyoruz doğrusu. Küçücük bir adam, kıyametin vücuda bürünmüş hali gibi görünen bu varlığı öldürmüş olamaz, değil mi?

Kafamızı Numenor’a çevirdiğimizde ise karşılaştığımız şeylerden muhtemelen hiç kimse memnun kalmadı. Geçtiğimiz bölümlerde adamlarını toplayıp darbe gerçekleştiren Ar-Pharazon, eski kraliçe destekçilerinin hepsini Sauron destekçisi diye toplayıp yönetimin üzerine tamamen konuyor. Elendil'in de başka diyarlara yelken açtığını görüyoruz.

"Ar-Pharazon"

Açıkçası dizinin en büyük problemlerinden biri de kendi içerisinde farklı hikâyeler anlatıyor ama bir türlü sadede gelemiyor olması. Numenor’da da bunu fazlasıyla yaşıyoruz. Yetki bir hafta Miriel’de bir hafta Ar-Pharazon’da. Bir bakıyoruz Elendil çarmıha gerilecek, bir bakıyoruz bir yerin komutasına geçirilmiş. Bu sezon Numenor sahnelerinin diziye hiçbir şey kattığını düşünmüyorum. Elendil dışında oyuncuların da çok yetenekli olmadığı aşikâr. 

Yalnız bu bölümde Narsil gibi harika bir detay da bizimleydi. Aragorn’a, atası Elendil’den yadigâr kalan bu kılıcı görmek ufak bir tebessüm bıraktı yüzümüzde. 

"Elendil" ve "Aragorn"

Isildur, Theo ve Estrid’in yanına, Pelagrir’e geçiyoruz. En başından beri Estrid’in önce iyi sonra kötü, sonra tekrardan iyi biri olarak verilen karakter gelişimi ne yazık ki anca bir senaryo acemiliği olarak yorumlanabilir. Yine pek umurumuzda olmayan bu kısım da bana kalırsa dizinin zaten stabil ilerleyen grafiğini aşağı çeken şeylerden biri oldu. Ayrıca Isildur’un Kemen’den babasına yapılanları öğrenmesine rağmen gemilerine binip gitmesi bir tek bana mı saçma geldi bilmiyorum. Madem Estrid’i çok seviyordun, çok âşık oldun, kalsaydın ya burada. 

Büyük Elf

"Nori", "Gandalf"

Sezon boyunca izleyiciye, hikâyeye herhangi bir katkıları olmadığı için rahatsızlık veren Kılayaklar ile sevgili dedemiz Gandalf’ın maceralarına dönüyoruz. İlk sezondan bu yana kim olduğu bariz bir şekilde belli olan bu koca adamın ismini nihayet bizimle paylaştıkları için teşekkür ederiz. Bu mevzuyu bir iki sezon daha sündürebilirler gibi geliyordu doğrusu.

Kendisine uzun zamandır bir isim aradığını biliyoruz, Nori ile Poppy’nin önerilerine her seferinde karşı çıkan karakterimiz bu minik insanların “Büyük Elf” (Grand-Elf) benzetmesine adeta vuruluyor ve kaç yaşında olduğunu bilmediğimiz dedemiz, tıpkı Game of Thrones’un sevilen karakterlerinden Hodor (Hold-the-door) gibi, ismini minik bir kısaltma ile alıyor. Elbette Prime Video’nun kendi yorumladığı versiyonunda bu böyle...

Adar

"Adar"

Beş-altı kişiyle oluşturulan garnizon, at üstünde savaşa katılan yüce kral, tek bir Uruk darbesiyle yere serilen Elf ya da karnına saplanan bıçak darbesiyle ölmenin eşiğine gelen Arondir'in on beş dakika sonra sapasağlam ayağa kalkması derken savaşın eksikliklerine veya nelerin yanlış olduğu konusuna girilirse yazıyı bitiremeyebiliriz diye düşünüyorum.

Bu da Saruman herhalde... değil mi?

Ancak savaşı bir kenarı bırakırsak, bölümü ortalama bulma nedenlerimden biri Adar’dı diyebilirim. Nenya’yı kullanarak iyileşen kötü adamımızın Morgoth tarafından yozlaştırılmadan önceki halini görmek içimi biraz ürpertse de aslında bu sahnede ona bayağı üzüldüm. Davasına sadık bir adamdı ama yola çıktığı arkadaşları tarafından katledildi. 

Adar aslında bu hikâyede çok da fazla yer alacak bir karakter değildi fakat diğer karakterler o kadar sığ işleniyor ki, kendisi bir şekilde kalbimizde yer edindi diyebiliriz. Seni bile özleyeceğiz be Adar.

Yüzüklerin Efendisi

Şimdi gelelim hikayemizin asıl kahramanına. Sezon boyunca yaptığım gibi yine Charlie Vickers öveceğim. Bu bölümle de kanıtladı ki bu karakter için daha doğru bir oyuncu tercihi gerçekten yapılamazdı.

"Galadriel", "Sauron"

Galadriel ile dövüşleri sırasında gözlerindeki öfke ve ardındaki hayal kırıklığı, hatta hislerinden ötürü duyduğu pişmanlık… Her biri aynı anda gerçekten anca bu kadar başarılı aktarılabilirdi. Şekil değiştirerek Galadriel’in aklını aldığı, izleyiciyle adeta şölen yaşattığı sahne, açıkçası benim şimdiye kadarki favori sahnem oldu diyebilirim. Sauron’un bu güçlerine değiniliyor olması da "Sonunda be!" dedirtti.  

Bölümün en can alıcı (gerçekten) noktasına geldiğimizde ise Sauron’un, kanlar içerisinde bıraktığı Celebrimbor’a işkence etmekle meşgul olduğu görüyoruz. En azından bir noktaya kadar birbirlerine inanan iki eski dostun draması mükemmele yakın bir biçimde oynanıyor. Celebrimbor, dokuz yüzdüğün yerini söylememe konusundaki ısrarı ve gururunun hiçbir işe yaramayacağını bilmemize rağmen, izleyiciye “Acaba mı?” dedirtiyor. Sauron’un canını yakabilmek için son bir hamle yapıyor Celebrimbor, ona Morgoth’un gölgesi olduğunu söylüyor ve ölmeden önce sözlerini şu cümleyle tamamlıyor: 

“Yüzüklerin Efendisi”

Kitaplarda olanların neden yer almadığı detayını da şuraya iliştireyim; o meşhur bayrak sahnesinin olmamasının nedeni bu dramaya zarar verebileceği ihtimaliymiş. Fakat yeni sezonda Celebrimbor’un bedenini yine bir şekilde oradan oraya gezdirilirken görebilirmişiz…

Bu sahnedeki gözyaşları ise normalde senaryoda yokmuş, Vickers'ın kendi dokunuşuymuş. Çok beğendikleri için de sahneyi kesmemeye karar vermişler.

İnadını kırıp Nenya’yı kullanarak yaralı Galadriel’i iyileştiren Elrond, Gil-Galad, ve Arondir’in son olarak Ayrıkvadi olduğunu varsaydığımız mekâna attığı bakışla, gerçekten kitaplardan fırlamış gibi görünen harika bir manzarayla sezonu kapatıyoruz.

Şöyle genel olarak toparlayacak olursak…

Arkadaşlar, dizi çok dağınık. İzlerken her anlamda sizi çok yoruyor. Bölümler ilerledikçe sırtınıza birer birer yük biniyor ve sonuna gelene kadar adeta kambur oluyorsunuz. Tek bir sezonu sekiz bölümden oluşan bir dizi için çok fazla karakter içeriyor ve bunların birçoğu ana hikayeyle bağlantılı bile değil. 

Güzel kısımları hiç mi yok, elbette var. Sezon ortalarında toparladığı birkaç bölüme de şahit olduk, keza sezon finali de berbat değildi. Ancak bunun sebebi sadece Sauron. Ek olarak Cüceler, birkaç yan karakter ve prodüksiyon tasarımı... Daha fazlası değil. 

"Elrond"

Galadriel ve Elrond konusunda büyük hayal kırıklığı yaşadım. Hem öykü gidişatı hem de oyuncu tercihleri konusunda. Her ikisi de sanki karakterlerin ağırlıklarını taşıyamıyorlar gibi hissediyorum. Elbette kötü senaryo yazımının da kurbanı oluyorlar. 

Gelen haberlere göre üçüncü sezonda, yenilenen bir senarist kadrosuyla karşımıza çıkmaya hazırlanıyorlar. Gayet iyi bir haber olduğunu düşünüyorum. Yeni sezon onayının da eli kulağında, şimdiden belirtmiş olalım. 

İyisiyle kötüsüyle bir şekilde The Rings of Power’ın ikinci sezonunu geride bıraktık. Şimdilik Orta Dünya'ya ait olan bu defteri rafa kaldırılıyoruz. Bu yolculukta bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim. 🧝🏻‍♀️


Yaren’in Köşesi
muggle’lar mı? onlar hiçbir şey görmezler ama çatal batırırsan hissederler. merhaba, ben Yaren. çocukluğumdan beri tutkunu olduğum fantastik dünyalara, filmlere, kitaplara, dizilere ve çizgi romanlara dair videolar yapıyorum. ben bu videoları yaparken çok eğleniyorum, eğer siz de bana eşlik etmek isterseniz, kanalımı takip edebilirsiniz :)
Paylaş