Slasher türü, korku sinemasının en sevilen ve en kanlı alt janrlarından biri olarak yıllardır sinemaseverlerin kalbinde taht kurdu. Kan, gerilim ve ölüm dolu anlarla dolu bu filmler, sadece korkutmakla kalmaz; aynı zamanda izleyicinin psikolojisiyle oynayarak unutulmaz bir deneyim sunar. 1960’ların klasiklerinden günümüzün yenilikçi yapımlarına kadar, slasher filmleri hem korku anlayışını hem de popüler kültürü şekillendiren önemli yapımlar arasında yer aldı. Bu listedeki filmler de türün en başarılı, en yaratıcı ve en etkileyici örnekleri olarak öne çıkıyor.
Slasher filmlerinin özünde genellikle gizemli ve acımasız bir katil, hayatta kalmaya çalışan kurbanlar ve keskin bir gerilim bulunur. Ancak bu tür, sadece tekrarlanan bir şiddet döngüsü değildir; her film kendi karakteristik tarzı, anlatımı ve sinematografik diliyle farklı bir tat sunar. Bazen karmaşık psikolojik korkulara, bazen ise sadist ve vahşi katillere odaklanan bu yapımlar, seyircisini hem şaşırtır hem de korkutur. Bazıları ikonik maskeleriyle hafızalara kazınırken, bazıları hikâyesi ve atmosferiyle sinema tarihine damgasını vurur.
Rottan Tomatoes tarafından sıralanan bu liste, korku sinemasının en iyi slasher filmlerini titizlikle seçiyor, türün evrimini ve çeşitliliğini gözler önüne seriyor. Hem kült klasik olan yapımları hem de modern dönemin taze ve yenilikçi işlerini bir araya getirerek, izleyicilere unutulmaz bir korku maratonu vaat ediyor. Kanlı sahneler, sürükleyici hikâyeler ve çarpıcı karakterlerle dolu bu filmler, korku tutkunları için gerçek bir şölen niteliğinde.
20- You’re Next (2013)

Adam Wingard’ın yönettiği You’re Next, klasik “ev istilası” temasını tersyüz eden, sert ve kara mizah dolu bir korku deneyimi sunuyor. Zengin ama birbirinden kopuk bir aile, kır evlerinde bir araya geldiklerinde dışarıdan gelen maskeli saldırganlarla ölümcül bir hayatta kalma mücadelesine giriyor. Sharni Vinson’un unutulmaz performansıyla Erin karakteri, modern korku sinemasının en güçlü “final girl” figürlerinden biri hâline geliyor. Kanlı, zekice ve stil sahibi You’re Next, türün enerjisini yeniden tanımlayan bir çağdaş slasher klasiği.
19- Thanksgiving (2023)

Eli Roth’un Thanksgiving filmi, Black Friday alışveriş çılgınlığında yaşanan trajik bir olaydan doğan bir intikam öyküsünü anlatıyor. Şükran Günü temalı maskeli katil, Plymouth kasabasını kana bularken; film, Amerikan tüketim kültürünü kara mizah detaylarıyla hicvediyor. Abartılı sahneleri ve grindhouse ruhuyla Thanksgiving, hem klasik korku hayranlarını hem de modern seyirciyi mest eden kanlı bir festival ziyafeti sunuyor.
18- Dressed to Kill (1980)

Brian De Palma’nın erotik gerilim başyapıtı Dressed to Kill, arzunun, şiddetin ve kimliğin bulanıklaştığı karanlık bir hikâye anlatıyor. Evli bir kadının gizemli biçimde öldürülmesiyle başlayan film, şahit olan hayat kadınının ölümcül bir oyunun içine çekilmesini konu alıyor. De Palma’nın ustalıklı kamerası; aynalar, asansörler ve makaslar arasında çarpıcı bir gerilim atmosferi kuruyor. Şık, kışkırtıcı ve tedirgin edici olarak tarif edebileceğimiz Dressed to Kill, slasher türünü bir sanat formuna dönüştüren en zarif örneklerden.
17- Scream 2 (1997)

Wes Craven’ın Scream 2’si, hem devam filmi klişeleriyle dalga geçen hem de onların içinde ustalıkla yol alan, korku türünün bu kısmındaki en parlak örneklerinden biri. İlk filmin travmasını hâlâ taşıyan Sidney Prescott, üniversitede yeni bir hayata başlarken Ghostface maskesi yeniden ortaya çıkar ve kâbus kaldığı yerden devam eder. Neve Campbell, Courteney Cox ve David Arquette’in geri döndüğü film, "korkunun devamı kötü olur" önyargısını zekice tersyüz ederken, sinemaya ve izleyiciye tuttuğu aynayla da türün kendi kendini sorgulamasını sağlıyor.
16- Fear Street Part One: 1994 (2021)

Leigh Janiak’ın yönettiği Fear Street Part One: 1994, R.L. Stine’ın kitaplarından uyarlanan üçlemenin ilk halkası olarak, 90’ların korku estetiğini modern bir enerjiyle yeniden canlandırıyor. Küçük bir kasabada yaşayan bir grup genç, yüzyıllardır süregelen lanetin ardındaki kadim kötülüğü farkında olmadan uyandırdıklarında, kendilerini kanlı bir hayatta kalma mücadelesinin içinde bulur. Neon ışıkları, kasetçalarlar ve video kaset döneminin nostaljik atmosferiyle bezeli film, hem klasik slasher’lara bir saygı duruşu hem de gençlik korkusuna taze bir bakış sunuyor.
15- The Texas Chain Saw Massacre (1974)

Tobe Hooper’ın The Texas Chain Saw Massacre’ı, düşük bütçesiyle korku sinemasında devrim yaratan, rahatsız edici gerçekçiliğiyle efsaneleşmiş bir kâbus. Bir grup genç, kırsalda terk edilmiş bir eve vardıklarında, kendilerini deriden maskeler takan ve insan etiyle beslenen bir ailenin dehşet verici sofrasında bulur. Hooper’ın belgesel tarzı kamerası, filmdeki şiddeti pornografik değil, neredeyse gerçek bir olaymış gibi hissettirir. 1970’lerin toplumsal çöküşüne, Amerikan aile yapısının karanlık yüzüne dair alegorik alt metinleriyle The Texas Chain Saw Massacre, sadece bir slasher değil; korkunun toplumsal bilinçaltındaki yankısıdır.
14- Freaky (2020)

Christopher Landon’un yönettiği Freaky, klasik beden değiştirme komedisini kanlı bir slasher formülüne ustalıkla uyarlayarak türler arası eğlenceli bir köprü kuruyor. Lise öğrencisi Millie, bir seri katille mistik bir hançer aracılığıyla beden değiştirir ve hem hayatta kalmak hem de kendi bedenini geri almak için zamana karşı yarışmak zorunda kalır. Vince Vaughn’un genç bir kız ruhunu taşıyan dev cüssesiyle sergilediği performans, filmin mizahını ve dehşetini aynı anda ortaya çıkarır. Freaky, hem kadın karakterini güçlendiren enerjik bir gençlik korkusu hem de türün kendisine göz kırpan zekice bir parodi olarak, modern slasher sinemasının en taze sürprizlerinden biri.
13- Candyman (2021)

Nia DaCosta’nın yönettiği ve Jordan Peele’ın yapımcılığını üstlendiği Candyman, 1992 tarihli korku klasiğini sadece yeniden anlatmakla kalmayıp, mitolojisini derinleştirerek modern bir sosyal korku masalına dönüştürüyor. Chicago’nun Cabrini-Green mahallesinde, adını aynada beş kez söyleyenleri hedef alan efsanevi hayalet Candyman geri dönerken, film; ırk, travma ve sanat üzerinden bir lanetin nesiller boyunca nasıl evrildiğini çarpıcı bir görsel dille sorguluyor. Yahya Abdul-Mateen II’nin etkileyici performansı ve DaCosta’nın stilize yönetimiyle Candyman, hem ürkütücü bir intikam hikâyesi hem de Amerika’nın bastırılmış tarihine ayna tutan bir toplumsal kabus olarak öne çıkıyor.
12- Totally Killer (2023)

Nahnatchka Khan’ın yönettiği Totally Killer, zamanda yolculuk eden bir slasher hikâyesini 80’ler nostaljisiyle harmanlayarak hem eğlenceli hem de gerilim dolu bir korku-komedi sunuyor. Üç gencin vahşice öldürülmesinin üzerinden 35 yıl geçtikten sonra, Sweet Sixteen Killer geri döner ve Jamie isimli genç kız, katili durdurmak için tesadüfen geçmişe, 1987 yılına ışınlanır. Kiernan Shipka’nın enerjik performansı ve filmin renkli, neon estetiği sayesinde Totally Killer, hem Back to the Future havasında bir zaman yolculuğu macerası hem de tür klişelerini tiye alan zekice bir slasher parodisi olarak parlıyor. Kan, kahkaha ve retro atmosferin kusursuz dengesiyle, korku türüne taze bir soluk getiriyor.
11- Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street (2007)

Tim Burton’ın gotik dokunuşuyla sahneden beyazperdeye taşınan Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street, müzikal ile slasher türünü benzersiz biçimde harmanlayan karanlık bir başyapıt. Johnny Depp, intikam hırsıyla yanıp tutuşan berber Benjamin Barker, yani Sweeney Todd olarak karşımıza çıktığı filmde, adaletin çürümüş yüzüne karşı usturasıyla kanlı bir isyan başlatıyor. Helena Bonham Carter’ın kara mizahla örülü performansı, Burton’ın kasvetli Londra atmosferiyle birleşince film, hem bir trajedi hem de büyük bir görsel şölen hâline geliyor. Kan, melankoli ve melodiyle yoğrulmuş Sweeney Todd, müzikal formunda bile korkunun damarlarını derinlemesine kesen bir sinema deneyimi sunuyor.
10- Bodies Bodies Bodies (2022)

Halina Reijn’in yönettiği Bodies Bodies Bodies, klasik bir "katil kim?" hikâyesini Z kuşağının dijital paranoyalarıyla harmanlayarak taze ve keskin bir slasher deneyimi sunuyor. Lüks bir malikanede parti yapan bir grup gencin, eğlence olsun diye başlattıkları bir oyun kısa sürede ölümcül bir kâbusa dönüşür. Sosyal medya bağımlılığı, toksik ilişkiler ve yüzeysel dostluklar arasında kaybolan karakterler, hem birbirleriyle hem de kendileriyle acımasızca yüzleşirler. Amandla Stenberg, Maria Bakalova ve Myha’la Herrold’un güçlü performanslarıyla öne çıkan film, kara mizah ve gerilimi ustalıkla dengeleyerek modern dünyanın yapay ilişkilerine ayna tutuyor.
9- Terrifier 2 (2022)

Damien Leone’un yönettiği Terrifier 2, ilk filmin sınır tanımayan vahşetini katlayarak sunan, gerçek anlamda "kan banyosu" gibi bir devam filmi. Sadist palyaço Art the Clown, gizemli bir varlık tarafından yeniden diriltildikten sonra Miles County kasabasına geri döner ve ardında tarifsiz bir dehşet zinciri bırakır. Film, hem pratik efektleriyle hem de rahatsız edici şiddet dozuyla türün en dayanıklı izleyicilerini bile sınar nitelikte. Ancak Terrifier 2’yi yalnızca bir "gore" gösterisine dönüştürmeyen şey, Lauren LaVera’nın canlandırdığı Sienna karakteridir; hem Art’ın kâbusvari enerjisine karşı koyar hem de kendi travmalarıyla yüzleşir. Leone’un titizlikle inşa ettiği kabus estetiği, 80’ler slasher mirasını kanlı bir tutkuyla yeniden diriltirken, Terrifier 2’yi modern korku sinemasında bir kült statüsüne taşır.
8- Fear Street Part Two: 1978 (2021)

Fear Street Part Two: 1978, 80’ler yaz kampı korkularını akıllı ve yenilikçi bir şekilde günümüze taşıyan, serinin ikinci bölümü olarak dikkat çekiyor. Shadyside kasabasındaki Camp Nightwing’de geçen film, okul tatiline giren gençlerin eğlencesini karanlık bir kabusa dönüştürüyor. Sadie Sink, Emily Rudd ve Ryan Simpkins’in güçlü performansları, klasik slasher atmosferine derinlik katarken, film korku türüne taze bir soluk getiriyor. Kampın huzurunu bozan gizemli tehdit, izleyiciyi hem gerilim dolu hem de sürükleyici bir maceraya sürüklüyor. Filmin yönetmeni Leigh Janiak, 70’ler ve 80’ler slasher filmlerine saygı duruşunda bulunurken, aynı zamanda modern izleyiciye hitap eden sosyal temalar ve karakter gelişimlerine de önem veriyor. Kanlı sahneler ve psikolojik gerilim dengesi başarılı bir şekilde harmanlanırken, Fear Street Part Two: 1978 serinin diğer bölümleriyle bağ kurarak büyük resmi tamamlıyor.
7- Fear Street Part Three: 1666 (2021)

Fear Street Part Three: 1666, serinin üçüncü ve final bölümü olarak izleyicileri korku türünün kökenlerine doğru tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Sarah Fier’in lanetinin kaynağı nihayet ortaya çıkarken, 1666 yılındaki karanlık olaylar gün yüzüne çıkıyor. Kiana Madeira, Ashley Zukerman, Gillian Jacobs ve Olivia Welch’in başarılı performansları filmin tarihi atmosferini derinleştirirken, serinin önceki bölümlerini tamamlayan güçlü bir kapanış sunuyor. Bu film, lanetin başladığı noktaya dönerek hikâyeye anlamlı bir son veriyor. Ayrıca, sadece slasher türünün klişelerini tekrarlamakla kalmıyor, aynı zamanda korku serisine taze ve özgün bir bakış açısı kazandırıyor. Karanlık tarih, mistik unsurlar ve gerilim bir araya gelerek izleyicide yoğun bir atmosfer yaratıyor. Serinin bu son halkası, hem önceki filmlerle bağlantı kuruyor hem de bağımsız olarak da etkileyici bir korku deneyimi sunuyor.
6- Pearl (2022)

Pearl, Ti West’in X evreninde geçen çarpıcı bir devam filmi olarak karşımızda. Yönetmen, korku türüne taze ve yaratıcı bir bakış açısı getirirken, yine kanlı sahnelerle izleyiciyi ekrana kilitliyor. Mia Goth’un başrol performansı, karakterin karmaşık ve karanlık psikolojisini başarıyla yansıtarak filmi unutulmaz kılıyor. Pearl, şiddet dolu sahneleriyle korku severlere hem görsel hem de duygusal bir deneyim sunuyor.
5- X (2022)

X de Ti West’in klasik slasher formülüne getirdiği taze ve özgün bir yorum olarak öne çıkan bir yapım. Bu kez 1979 yılında geçen hikâyede, genç bir film ekibi Teksas’ın kırsal bir bölgesinde yetişkin içerikli bir film çekmek için yola çıkar. Ancak sakin ve ıssız gibi görünen bu yerde işler beklenmedik ve karanlık bir hal alır. Mia Goth ve Jenna Ortega’nın güçlü performansları, filmin gerilim dozunu arttırırken West, korku türündeki ustalığını bir kez daha gözler önüne serer.
4- A Nightmare on Elm Street (1984)

Wes Craven’in zekice kurguladığı bir başka yapım A Nightmare on Elm Street, korku sinemasının en ikonik yapımlarından biri olarak kabul edilir. Filmin merkezinde, çirkin ve dehşet verici görünüme sahip Freddy Krueger yer alır; Krueger, rüyalar aracılığıyla gençleri avlayan karanlık bir varlıktır. Orta Batı’da yaşayan birkaç gencin başına gelen kâbus dolu olaylar, izleyicilere hem psikolojik hem de görsel açıdan unutulmaz korku anları yaşatır. Freddy Krueger karakterinin özgün tasarımı ve Wes Craven’in zekice işlenmiş hikâyesi, filmi türün klasiklerinden biri haline getirmiştir. Film, sadece döneminin değil, günümüzün korku sinemasında da sıkça referans verilen bir eser olmayı sürdürüyor.
3- Peeping Tom (1960)

Peeping Tom, katilin psikolojisine soğukkanlı ve detaylı bir bakış sunan, sinema tarihinde "voyeuristik" tarzda çekilmiş klasik bir yapımdır. Gün boyunca bir film stüdyosunda çalışan yalnız adam Mark Lewis, geceleri ise cinsel içerikli fotoğraflar çekerek gizemli bir hayat sürer. Film, izleyiciyi bu karanlık dünyaya çekerek, sapkın ve rahatsız edici bir gerilimin içine sokar. Yönetmen Michael Powell’ın ustaca işlediği yapım, sadece bir cinayet öyküsü anlatmakla kalmaz, aynı zamanda insan doğasının karanlık yanlarını ve gözlemleme arzusunun sınırlarını irdeleyen derin bir psikolojik drama sunar. Peeping Tom, zamanının çok ötesinde bir yapım olarak korku ve gerilim sinemasına büyük katkı sağlamış ve yıllar içinde kült bir eser haline gelmiştir.
2- Halloween (1978)

Halloween, korku sinemasının modern standartlarını belirleyen, korkutucu ve gerilim dolu bir başyapıttır. 1963 yılının soğuk bir Cadılar Bayramı gecesinde altı yaşındaki Michael Myers, 17 yaşındaki ablası Judith’i acımasızca öldürür. Yıllar sonra akıl hastanesinden kaçan Michael, sessiz ve ölümcül bir şekilde kasabada terör estirmeye başlar. John Carpenter’ın yönetmenliğinde çekilen film, minimal müzikleri ve ustaca kurulan atmosferiyle izleyiciyi adeta nefessiz bırakır. Jamie Lee Curtis’in unutulmaz performansıyla öne çıktığı Halloween, genel olarak psikolojik korku unsurlarını ve slasher türünün ikonik figürlerinden biri haline gelen Michael Myers’ı sinema tarihine kazandırmıştır.
1- Psycho (1960)

Alfred Hitchcock’un yönetmenliğini üstlendiği Psycho, sadece ikonik duş sahnesiyle değil, aynı zamanda korku türüne yaptığı sanatsal ve zarif katkısıyla da ölümsüzleşmiştir. Film, modern korku sinemasının temellerini atan ve türü haklı çıkaran bir başyapıt olarak kabul edilir. Phoenix’te sekreter olarak çalışan Marion Crane, 40.000 dolar çaldıktan sonra kaçmaya çalışırken, şanssız bir şekilde Bates Motel’de durmak zorunda kalır. Film, psikolojik gerilim ve korkuyu ustalıkla harmanlayarak izleyiciyi sürekli şaşırtır. Anthony Perkins’in hayat verdiği Norman Bates karakteri, sinema tarihinin en unutulmaz ve karmaşık kötü adamlarından biri olarak yerini almıştır. Psycho, Hitchcock’un dehasıyla, korku sinemasında devrim yaratmış ve yıllar boyunca etkisini sürdüren bir klasik haline gelmiştir.
*Liste, filmlerin 18 Ekim 2025 tarihindeki güncel Tomatometer puanları baz alınarak hazırlanmıştır.
Kaynak: Rotten Tomatoes
Yorumlar