M. Night Shyamalan’ın henüz kariyerinin ilk ürünlerinden olan İşaretler; Mel Gibson, Joaquin Phoenix, Rory Culkin ve Abigail Breslin gibi isimlerin yer aldığı, uzaylı tehdidini aile içi inanç kaybıyla buluşturan güçlü bir anlatı. İlk bakışta kıyametvari bir gerilim gibi dursa da, aslında kaybolmuş bir adamın yeniden inancı bulma hikâyesi.

Benim için İşaretler, çocukken korkudan gözlerimi kapatarak izlediğim filmlerden biriydi. Çok net hatırlıyorum; içten içe fokurdayan o gerilimi, aniden beliren gölgeleri ve mısır tarlalarının ürkütücü atmosferi hafızama kazınan şeylerdi. Çocukken belki bu korku bana fazla gelmişti, bu yüzden ana metni atlayarak belki yeterli kadar anlamlandıramadan izleyip geçmiştim. Ama yetişkin halimle yeniden izlediğimde fark ettim ki, Shyamalan’ın asıl gücü korkutmak değil; korkunun içindeki anlamı işaretlerle örmek.

Uzaylı filmi değil
Yetişkin bakışıyla bu yapımı, sadece bir "uzaylı filmi" olarak nitelendirmek yanlış bir tercih olur. Aslında dışarıdan gelen bu dünya dışı tehdidi, kendi içinde çözülmeye yüz tutmuş bir adamın ruhuyla paralel bir çizgide işliyor. Mel Gibson’ın karakteri, kaybettikleri yüzünden inancını yitirmiş, hayata küsmüş bir adam. Phoenix’in kardeş rolündeki enerjisi ise bir yandan komik, bir yandan da korumacı tavırlarıyla bu kırılganlığı tamamlar nitelikte.
İnancın yolculuğu

Filmin en güçlü tarafı bana göre ilmek ilmek işlediği motifleri. İnancını kaybeden bir adamın, kimine göre küçük, kimine göre de devasa sayılabilecek bu işaretler sayesinde yeniden tutunacak dal bulması. Bu dine ya da inanca körü körüne bağlı olmanın diretildiği ya da tam tersi hakaretler saydıran bir anlatım değil, aksine hayatın en sıradan anlarında bile bizi diri tutacak bir anlam bulabilme ihtimalini göz önüne çıkarıyor. İkinci kez izliyor olmanın verdiği avantajla birlikte sadece bir gerilim filmi olarak bakmak yerine, bu sefer alt katmanlarına odaklanmak istedim. Bu yüzden de bu yanıyla çok daha farklı bir film izliyormuşum gibi hissettim.
"İşaret" meselesi de burada devreye giriyor. Yönetmen izleyiciye büyük mucizeler ya da keskin kanıtlar göstermiyor. Hatta beklenenin aksine son derece sabır isteyen bir çizgisi var İşaretler'in. Onun yerine küçük anların bir araya gelişinden doğan bir bütün sunuluyor. Filmi anlamlı kılan da bu; olan bitene ister rastlantı deyin, ister kader, izleyiciyi kendi inanç sorgusuyla baş başa bırakıyor.
Görsel sınırlar

Evet, 2002’nin teknik imkânlarıyla yaratılan uzaylı tasarımı bugünle karşılaştırılamaz. Uzaylılar belki hayal ettiğimiz kadar gerçekçi ya da korkutucu değildi. Ama işte tam burada yönetmenin zekâsı devreye giriyor; görünmeyenin korkusu, görünenden daha güçlü. Mısır tarlasında duyulan bir çıtırtı, bırakılan ürkütücü işaretler, gölgelerden seçilemeyen bir siluet, en net canavar görüntüsünden bazen daha etkili olabiliyor.
Aynı şekilde ses kullanımı da filmin gücünü katlayan şeylerden biri. Bir sessizlik, tek bir piyano notası ya da kapının gıcırtısı bile sahneyi tüyler ürpertici kılabiliyor. Efektlere boğulmuş bir film değil, atmosferiyle hafızaya kazınıyor İşaretler. Bu tercih, Shyamalan’ın aslında büyük gösteriden çok küçük ayrıntıların üzerine oynadığını kanıtlıyor.
Aile dinamiği

Oyunculuk tarafında Mel Gibson’un yorgun, inancını kaybetmiş "eski peder" karakteri öne çıkıyor. Karakterin kırılganlığını bedenine işlemiş. Joaquin Phoenix ise onun tam zıttı gibi: sakar, enerjik, biraz savruk ama aynı zamanda koruyucu bir figür. Gibson'ın bıkmış ruh halini enerjik amca Merrill karakteri tamamlıyor ve ikili arasındaki çatışma ile dayanışma filmin ritmini oluşturan bir başka detay.

Ve tabii ki çocuklar… Morgan'ın Culkin kardeşlerden biri olduğuna emindim ama hangisi olduğunu bir türlü çıkaramamıştım. Meğerse Rory Culkin’miş. Küçük kardeş Bo ise bir diğer çocuk yıldız Abigail Breslin tarafından canlandırılıyor. Çocukların varlığı sadece gerilimin içine tatlı bir nefes katmıyor, aynı zamanda yetişkinlerin kararlarını şekillendiren, onları hayatta tutan nedenleri de hatırlatıyor.
Ailecek izlenebilecek bir kıyamet hikâyesi

Film, kıyamet temalı yapımların ağır şiddet ve kaos dolu tarafında değil. Daha çok gerilime, belirsizliğe ve sessiz korkuya yaslanıyor. Bu yüzden ailecek izlenebilir nitelikte olduğunu düşünüyorum. Küçük yaştaki çocuklar için bazı sahneler ağır gelebilir belki ama gençlerle birlikte izlemek, filmin sunduğu soruları birlikte tartışmak, çok değerli olabilir.
Kıyamet temalı filmleri sevenler için İşaretler, büyük patlamalar ya da devasa felaketler yerine küçük ama sarsıcı detaylarla bezeli bir anlatım sunuyor. Film, kıyameti yalnızca gökten inen bir yıkım olarak değil; evin içinde, zihnin derinliklerinde yaşanan korkular ve fırtınalarla da destekliyor. Türün bu daha derin, daha insan merkezli yüzünü keşfetmek isteyenler için İşaretler kaçırılmaması gereken bir yapım.
Sonuç

Benim için ise İşaretler, geçmişle bugünü birbirine bağlayan bir köprü oldu. Çocukken korkuyla yüzleşemediğim film, yetişkin halimle izlediğimde bana inanç, aile ve umudun anlamını düşündürdü. Teknik açıdan belki eski görünüyor ama anlattıkları asla eskimiyor. O yüzden İşaretler size hem eski korkularınızı hem de bugünkü düşüncelerinizi aynı anda hatırlatacaktır. Kim bilir, korkunun içinden çıkan o küçük "işaretler" belki sizin için de yeni bir anlam taşır.
🌾👽
Yorumlar