Öncelikle bu bir romantik komedi değil. Blake Lively, geçtiğimiz yıl Barbie filmi lansmanlarında yapılan reklam çalışmalarına fazlasıyla özenmiş olacak fakat kendisinin katıldığı her etkinlikte giydiği rengarenk elbiseler, çiçekli kostümler, film hakkında yaymaya çalıştığı pozitiflik ya da bu şekilde seyirciyi yükseltmeye çalışma girişimleri sizi yanıltmasın.

Dünya genelinde pembe boyaya kıtlık getiren Barbie’nin PR çalışması bambaşka bir boyuttaydı, çok uzun bir süre daha herhangi bir yapımın onunla aşık atabileceğini sanmıyorum... Ki It Ends with Us da bu klasmanda yarışmaya uygun, çiçekli böcekli tatlı sevimli bir film zaten hiç değil.

Serena van der Woodsen, her zamanki gibi spot ışıklarını üzerine toplamaya çalışıyor diyebiliriz sanırım. 🙃

Dost Meclisini Gözden Geçirtecek “O” Dizi: ‘Gossip Girl’
Manhattan ile Brooklyn arasındaki entrika ve sırlarla örülmüş olan o görünmez duvarı yıkan, hiçbir koşulda yan yana gelemeyecek olan sosyete ve orta sınıf gençlerini bir araya toplayan bir isim: ‘Gossip Girl’.

Servis edilme biçimi pek hoş olmasa da It Ends with Us için her şeye rağmen başarılı bir reklam çalışması yürütüldüğünü söyleyebiliriz. Filmin başarısından öte başrolde yer alan oyuncuların birbiriyle bir türlü yıldızlarının barışmaması, etkinliklere dahi ayrı ayrı katılmaları, filme olan merakı kesinlikle belirli bir oranda artırdı diye düşünüyorum. Belki de asıl reklam kampanyası buydu, bilemeyiz. Ancak 25 milyon dolara çekilen bir yapımdan 250 milyon dolar gibi son derece iyi bir hasılat elde edilmesi "reklamın iyisi kötüsü olmaz" mottosunu çok iyi örneklendiriyor bana kalırsa...

Mesela Justin Baldoni ve Blake Lively'nin gala gecesinde yalandan da olsa bir tane bile birlikte çekilmiş fotoğrafları yok. 😀

Sansasyonel olayları bir kenarı bırakırsak film, Lily Bloom isimli genç bir kadının etrafında dönüyor. Orijinal kitapta 23 yaşında olan Lily’nin, 30’larının sonundaki Blake Hanım tarafından canlandırılıyor olması da sırıtmıyor değil ama neyse diyelim.

It Ends with Us, Lily’nin babasının vefatı ile başlıyor. Cenaze töreni için memleketini ziyaret eden karakter, sonraki sahnede içindeki buruk acıyla birlikte bir binanın tepesinden şehri seyrediyor. Babasıyla sıradan bir baba-kız ilişkisine sahip olmadığı sadece buradan bile belli oluyor aslında. 

Bu esnada karşımıza çıktığı daha ilk sahnede öfkesiyle ortalığı birbirine katan Doktor Ryle, aynı çatıda dalgın biçimde etrafı seyretmekte olan Lily ile tesadüfen karşılaşıyor.

Tahmin edilebilecek en tuhaf ve cringe tanışma sahnelerinden birine ev sahipliği yapıyor ve zaman zaman izleyeni “bir Fifty Shades filmi mi izliyorum acaba?” hissiyatına sürüklüyor olsa da film nihayetinde amacına sağ salim varıyor. 

"Lily", "Ryle"

Lily Blossom Bloom (gerçekten ismi bu), adından da anlaşılabileceği üzere çocukluğundan beri çiçeklerle kafayı bozmuş, kendi çiçekçisini açmak isteyen tutkulu bir genç kadın. Ve nitekim bu dileğini de kısa bir süre içerisinde gerçekleştiriyor. Boston’da sadece çiçekleri ve kendisine ait olan bir dükkân açıyor ve daha ilk gününde, ilerleyen zamanlarda hem çalışanı hem de en yakın arkadaşı olacak olan Allysa ile tanışıyor.

"Allysa", "Lily"

Lily’nin şansı mı yoksa şanssızlığı mı desek bilemiyorum ama, şehirde sadece beş kişi yaşıyormuşçasına bir tesadüf ile Allysa, Ryle’ın kız kardeşi çıkıyor ve ilk seferinde bir şekilde etki alanından kaçtığı adam, böylelikle yavaş yavaş hayatına dahil olmaya başlıyor.

Yanlış anlaşılmasın, Ryle son derece çekici, zeki, iş güç sahibi ve aklı başında görünen bir adam. Ama daha sanki ilk gördüğünüz anda onda bir sıkıntı olduğunu anlıyorsunuz. Şimdilerde "red flag" olarak adlandırılan, bir ilişkide yapılmaması gereken davranışların sanki ete kemiğe büründürülmüş hali gibi nitelendirebileceğimiz bu adamda, olaylar başlamadan öncesinde bile bir problem olduğunu hissediyorsunuz. 🚩

Hikâye sadece Lily ve Ryle arasındaki tahmin edilebilir ilişkiyle devam etmiyor. Lily’nin ergenliğine odaklandığımız bir pencere açıyoruz ve çoğu şey aslında burada yaşananlarla bağlantılı ilerlemeye başlıyor. 

Lise aşkı Atlas ile yaşadıkları zorluklar, birlikte aştıkları problemler derken, birbirlerini çok seven bu iki genç insanın ayrılmasına neden olan şeyin Lily’nin şiddet faili babası olduğu ortaya çıkıyor. Lily’nin küçüklüğünden bu yana düzenli olarak annesini döven adam, ilerleyen sahnelerde Atlas’ı hastanelik ediyor ve anlatılanlara göre bu iki aşık arasındaki bağ böylelikle silikleşip kopartılıyor.

"Atlas", "Lily"

Tabii ki Boston avuç içi kadar bir yer olduğu için (!) ilerleyen dakikalarda Ryle, Lily ve Lily'nin annesi, hep beraber çıktıkları yemekte Atlas ile karşılaşıyorlar. Burada bir restoran sahibi olan Atlas, Lily ile birlikte durumu bozuntuya vermiyor ve uzun yıllar sonra birbirleriyle ilk kez burada konuşma fırsatı buluyorlar. 

Lise aşkıyla bir sonraki karşılaşmalarında ise Lily'nin gözündeki morluk dikkat çekiyor. Birkaç gün öncesinde Ryle'ın evinde gerçekleşen ufak bir yemek kazası ortalığı fazlasıyla karıştırıyor. Fakat biz de Atlas gibi bunun sadece basit bir kaza olmadığının farkındayız. Lily'nin geçmişinde neler yaşadığına hâkim olan Atlas'ın bu konudaki hassasiyeti gerçekten takdir edilesi.

"Lily", "Atlas"

Ryle ile olan ilişkilerini bir roller coaster'a binmeye benzetmenin doğru olacağını düşünüyorum ben. Ama sonunda kaza yapan bir roller coaster. Sürekli Calvin Klein reklam çekimlerinden fırlamış gibi görünen bu beyin cerrahı, resmen Lily ile ilişkilerinde ilerleme kaydettikçe birer fire veriyor, hata üzerine hata yapıyor. 

İlk yarı gereğinden fazla yavaş geçse de filmin ikinci yarısının başlangıcında karakter hakkında aşağı yukarı tahmin yürütebilir hale geliyoruz. Fakat geçmiş ve şimdiki zaman görüntüleri çok güzel bir şekilde harmanlandığı için tahmin edilebilir durumlar sizi rahatsız etmiyor. Bir noktaya kadar onunla empati yapabilir hale gelsek de Ryle hakkındaki gerçekleri Allysa’dan öğrendikten sonra “hak vermek” bir yana, yaşanan hiçbir şeyin Ryle’ı haklı bir konuma yerleştiremeyeceğini fark ediyoruz. 

Klişe olaylarla bezeli ve ortalamanın altında bir film izlemeyi beklerken It Ends with Us’ın beni şaşırttığını söyleyebilirim. Şikâyet ettiğim birkaç utanılası durum dışında gerçeklere olabildiğince sadık kalınmaya çalışılmış, aşk ya da dram konusuna eğilmeden kendi çizgisinde ilerlemeye çalışan güzel bir film var karşımızda.

Performansların da yeterli olduğunu söyleyebilirim. Ryle karakterindeki Justin Baldoni’nin oyunculuğunu çok beğenmekle birlikte aynı zamanda filmin yönetmen koltuğunda yer aldığını da hesaba katarsak gayet iyi bir iş ortaya çıkardığını düşünüyorum. Normalde Blake Lively’nin performanslarını da çiğ ve yapmacık bulurum ama ilginç bir şekilde o bile burada hiç sırıtmamış.

Nihayetinde tam göbeğinde de olsak, ya da hiçbir şekilde etkileşim içerisinde olmasak, aile içi sorunların bizi hangi biçimlerde etkilediği ve ne ölçüde zarar verdiği konusunu çok başarılı bir şekilde işliyor film. Bir kere, iki kere, beş kere affetmenin bir yere varmayacağını da elinden geldiğince gösteriyor. 

Final sekansı belki daha güçlü işlenebilirdi diye düşünüyorum ama filmin genel mesajı da başlı başına çok ağır olduğu için, bu durum benim için göz ardı edilebilir diyebilirim. Lily'e bu zaman zarfında verilen zarardan daha fazlasını göstermedikleri için de mutluyum açıkçası.

Öfke problemleri yaşayan eşlerinden, psikolojisi bozuk partnerlerinden şiddete maruz kalan çaresiz kadınlara ışık tutuyor tutmasına, ama kaçıp kurtulma ihtimali olanların, kendi kendisinin güvenli alanı zannettiği bölgeden ayrılmama tercihiyle birlikte sonraki nesillere ne derecede zarar verebildiğini de gösteriyor film. Zaten özellikle de bunun üzerinde duruyor. 

Acaba bu her konu için geçerli midir? Kendi güvenli bölgemizden bir çıkış yolu bulabilirsek, senelerdir uğraştığımız problemlerden de bir kaçış yolu bulabilir miyiz? Ne dersiniz?

Yaren’in Köşesi
muggle’lar mı? onlar hiçbir şey görmezler ama çatal batırırsan hissederler. merhaba, ben Yaren. çocukluğumdan beri tutkunu olduğum fantastik dünyalara, filmlere, kitaplara, dizilere ve çizgi romanlara dair videolar yapıyorum. ben bu videoları yaparken çok eğleniyorum, eğer siz de bana eşlik etmek isterseniz, kanalımı takip edebilirsiniz :)
Paylaş