🔪
Yazı, The Better Sister dizisinden herhangi bir spoiler içermeyecek.

Prime Video'nun son zamanlardaki en çok konuşulan işlerinden The Better Sister, izleyiciyi ilk sahnesinden itibaren karanlık bir aile dramının ve gerilimli bir suç hikâyesinin içine çekmeyi amaçlayan bir dizi. Ortada bir cinayet; bu cinayetin etrafında bir çocuk, eş ve bir eski eş var ve "eş" olarak tanımlanan bu iki kadın, aslında birbirlerinin kardeşi. Kafanız karıştı, değil mi?

Artılar ve eksiler

Adaptasyonunun kökeni, Alafair Burke’ün aynı adlı romanına dayanıyor; bu da anlatının temelinde zaten güçlü bir iskelet var demek. Ancak, dizinin ilk bölümleri biraz tökezleyerek başlıyor. Kurulan atmosfer yer yer dağınık, tempo ise beklentimin bir tık altında. Karakterlerin geçmişine ve karmaşık ilişkilerine yapılan hızlı atlamalar, ilk iki bölümde anlatının duygusal derinliğine gölge düşürüp kafa karıştırıyor. Buna rağmen, sabır gösteren seyirciyi ilerleyen bölümlerde daha tutarlı ve tatmin edici bir hikâye bekliyor diyebilirim.

İşte bu noktada, dizinin başrolünde yer alan Jessica Biel Chloe karakteri ve Elizabeth Banks ise Nicky karakteriyle devreye giriyor. Yan karakterlerde de özellikle Anthony Edwards ve Corey Stoll fazlasıyla zorlu ve dikkat çekici katkılar sunuyor. Oyuncu kadrosu, anlatılanlara göre kitabın karmaşık duygusal dinamiklerini başarıyla ekrana taşırken, kimi zaman senaryonun gereksiz detaylara saplanması nedeniyle tam potansiyeline ulaşmakta zorlanıyor.

İlk bölümlerde hissedilen tempo sorunu ne yazık ki dizinin en büyük sorunlarından. Bölümler boyunca izleyiciye karakterlerin geçmişi ve suçun detayları parça parça sunuluyor. Ancak bu yapı, kimi anlarda gereksiz uzatılmış diyaloglarla ve yan olay örgüleriyle dolup taşıyor, böyle olunca da ipin ucunu kaçırmak kaçınılmaz oluyor. Yine de üçüncü-dördüncü bölüm itibarıyla anlatının toparlandığını ve temel gizem eksenine odaklanmayı başardığını görmek sevindirici.

Kardeşlik, suç ve kimlik

Dizinin en övgüye değer taraflarından biri ise kardeşlik temasını basmakalıp klişelerden uzak bir şekilde ele alması. Chloe ve Nicky’nin ilişkisi ismine yaraşır biçimde dizinin tam ortasında yer alıyor. Kardeşlik konusu siyah-beyaz bir iyi-kötü ikilemine indirgenmeden, her iki karakterin de zayıflıkları ve güçlü yanları verilerek ustalıkla işlenmiş. Özellikle Jessica Biel’in karakterine kattığı soğukkanlılık ve iç çatışmalar diziyi taşıyan en önemli unsurlardan biri olmuş.

Dizinin genel anlatısı, kardeşlik mevzusunun içerisinden doğan temel suç hikâyesi etrafında akıllıca örülmüş. Polis soruşturmalarının detayları, aile geçmişine yapılan göndermeler ve karakterlerin ahlaki ikilemleri tatmin edici bir şekilde bir araya getiriliyor. Her bölümün sonundaki küçük ama anlamlı ilerlemeler, seyircinin ilgisini diri tutmayı başarıyor. Burada yapımcıların, romanın orijinaline sadık kalırken görselliği ve atmosferi modern bir anlatımla desteklemesi de akıllıca bir tercih.

Ancak ne yazık ki, dizide tamamen çıkarılsa daha iyi olacak yan hikâyeler de mevcut. Özellikle Chloe’nin iş hayatına dair yan karakterlerle olan birkaç sahnesi ve Nicky’nin geçmişteki birkaç yan bağlantısı, ana hikâyenin akışını gereksiz yere meşgul ediyor. Bu anlarda izleyici, ana suç ve kardeşlik hikâyesine dönmek için adeta sabırsızlanıyor diyebilirim.

Sadık bir uyarlama

Elbette bir romanı ekranlara taşımak, romanın iç monologlarının ve karmaşık düşünce yapılarını izleyiciye yansıtmak her zaman zordur; burada da kısmen bu zorluk hissediliyor. Fakat Alafair Burke’ün kitabını okuyanlar, dizi adına genel olarak sadık bir uyarlama diyor.

Dizinin en büyük başarısı ise izleyiciye "Kime güvenebiliriz?" sorusunu sürekli sordurması. Bu, kitabın ruhuna uygun bir gerilim yaratıyor demek. Her bölümde yeni ipuçlarının ve gizemlerin sunulması sayesinde, seyirci anlatının merkezinde kalmaya devam ediyor.

Sabreden derviş

The Better Sister, sabır isteyen ve sabrın karşılığını veren bir dizi. İlk bölümlerdeki tempo ve anlatı sorunlarına rağmen, orta noktadan itibaren giderek daha derli toplu ve merak uyandırıcı bir hale geliyor. Kardeşlik dinamiğinin güçlü ve klişelerden uzak işlenmesi ise diziyi benzerlerinden ayıran temel özelliklerden.

Eğer karakter derinliği olan, suç ve aile temalarını harmanlayan dramaları seviyorsanız, The Better Sister şans vermeye değer. İlk bölümlerdeki küçük pürüzlere rağmen sonlara doğru sizi iyi kurgulanmış bir anlatının içine çekmeyi başarıyor. İzleyip de "zaman kaybıydı" demeyeceğiniz dizilerden biri; biraz sabırla birlikte güçlü yönleriyle sizi daha da içine çekmeyi başarıyor.

Paylaş