HBO’nun sevilen dizisi House of the Dragon’ın ikinci sezonunun ilk bölümü yayınlandı. Westeros’a duyduğumuz özlem sona erdi ama bir yandan da "A Son for A Son" kalbimizi paramparça etti desek daha doğru olacak.

"Rhaenyra Targaryen" (Emma D'Arcy)
⚠️
Yazının tamamı spoiler içerecek, yani bölümü henüz izlemediysen lütfen okumaya devam etme.

Acı haber...

"Aemond Targaryen" (Ewan Mitchell)

Geçen sezonda yaşanan katliam, saniyesi saniyesine aklımızda. Yavrusu Luke’u yardım için Fırtına Burnu’na gönderen Rhaenyra, aynı zamanda Borros Baratheon ve hanesini kendine bağlamak ve Yeşiller yanında saf tutmasını isteyen Aemond’ın da orada olacağını bilmiyordu elbette. Şimdiki durumları göz önüne alındığında ve geçmişten gelen kini de dolayısıyla, devasa ejderhası Vhagar ile genç prens Luke ile ejderhası Arrax’in peşine düşen Aemond, Shipbreaker Körfezi üzerinde onları abluka altına almış ve sayısız savaştan sağ kurtulmuş olan ejderhasına bu fırtınalı günde genç prens ile ejderhasını çıtır çıtır yedirmişti.

Biliyorsunuz, bu üzücü haber siyahlar cephesine ulaştıktan sonra, Rhaenyra’nın gözlerinin içerisinde o acı ve nefreti gördükten sonra veda etmiştik sezona.

İkinci sezon ise acılı annenin Fırtına Burnu topraklarında evladının kalıntılarını aramaya başlamasından biraz öncesinde, kulağımıza bir yerlerden tanıdık gelen bir müzikle başlıyor ve birçok anıyla birlikte bizi Kışyarı’na götürüyor.

Cregan Stark & Jacaerys Velaryon

"Jacaerys Velaryon" (Harry Collett), "Cregan Stark" (Tom Taylor)

Winterfell’e Starklar’ın yardımını istemek üzere gönderilen Jace, her karışı ezberimizde olan bu topraklarda dolaşırken bizi hem eski bir dostumuzu görmüş kadar sevindiriyor hem de ileride en büyük dostlarından biri olacak olan ve Ned Stark’ın büyük büyük dedesi Cregan Stark ile tanıştırıyor.

Westeros’un bu kadar kuzeyine ilk kez gelen prensin, özellikle nöbetçilerin korumakla görevlendirildiği heybetli Duvar’ı gördükten sonra tam anlamıyla nutku tutuluyor. Tabii nereden bilsin, bu kudretli yapının zamanı geldiğinde bir ejderha üfürüğü ile yerle bir olacağını...

"The Wall" - Game of Thrones (2011-2019)

Game of Thrones kinimi bir kenarı bırakıp devam ediyorum... Winterfell sahneleri bir yana, bu ikili arasında geçen konuşmalar, gerçekten bölüm içerisindeki en güzel şeylerden biriydi bana kalırsa.

Cregan Stark ile Jacaerys Velaryon kaynakların söylediğine göre gerçekten çok iyi iki dost olacak. Aslında bu Stark ve Targaryenlar arasında yapılan ilk önemli sohbet değil ve bu sahnede bu olaya çok güzel bir referans yapılıyor.

Bahsedilen mevzu, Yedi Krallık’ın bir Targaryen çatısı altında toplandığı dönemde, Kuzey’in kralı Torrhen Stark ile Winterfell’i himayesi altına almak için gelmiş olan Fatih Aegon arasındaki anlaşma.

Torrhen Stark & Fatih Aegon

"Torrhen Stark", "Fatih Aegon Targaryen"

Fatih Aegon, kuzeye varana kadar tüm haneleri bünyesine dahil ederek, tabir-i caizse ejderhalarıyla birlikte ortalığı yakıp yıkarak geliyor. Winterfell’in o dönemki kralı Torrhen Stark ise diğer hanelerin akıbetini yaşamamak adına Aegon karşısında diz çökmeyi tercih ediyor ve aslında ona da bu yüzden "diz çöken kral" unvanı veriliyor.

Hatta Cregan'ın burada Jace’e bu yüzden "iyi ki sen de beni korkutmak için ejderhanla gelmedin" diyerek ufak bir şaka yaptığını görüyoruz ve atalarına atıfta bulunuyor diyebiliriz.

Biliyorsunuz Kuzeyliler sözlerine sadıktır, geçmişlerindeki anlaşmalar ve dostluklar neticesinde birbiriyle de iyi anlaşan bu iki genç adam, aralarında bir anlaşmaya varıyor ve sonuç olarak Starklar, Kraliçe Rhaenyra’ya bağlılıklarını ilan ediyorlar. Fakat kuzey topraklarına ulaşan acı haber, kara bulutları da beraberinde getiriyor tabii.

Kan ve Peynir

Rhaenyra ile Jace’in buluşmasının, bölüm sonundaki "Kan ve Peynir" olayından çok daha etkili olduğunu düşünüyorum ben. Buz ve Ateşin Şarkısı tarihindeki en önemli vahşetlerden biri olarak anılan bu olayın, bu kadar sönük anlatılmış olmasına sessiz kalamayacağım; ne yazık ki çok büyük bir hayal kırıklığına uğradığımı belirtmek isterim.

"Rhaenyra" (Emma D'Arcy), "Jace" (Harry Collett)

Aemond’un acımasızca aldığı cana karşılık siyahlar cephesinden, daha doğrusu Daemon Targaryen cephesinden bir istek var: "bir oğula karşılık oğul". Kitapta da en büyük başlıklardan biri olarak karşımıza çıkan bu olay, daha en başından yanlış yansıtılıyor. Bu olay yaşandığında II. Aegon ve Helaena’nın toplamda üç çocukları var: Jaehaerys, Jaehaera ve Maelor. Fakat biz dizide bu çocuklardan sadece ikisini görebiliyoruz.

Orijinal isimleri "Blood" ve "Cheese" olan ve Türkçe'de "Kan" ve "Peynir" şeklinde bahsedeceğimiz kiralık katiller, bir şekilde saraya sızıp bu çocukları esir alıyor ve annelerine soruyorlar: "Hangi çocuğun canını alalım?" Helaena onlardan, kendisinin canını almasını istiyor ancak Blood, "Bir eş, bir oğul değildir, bir oğlan olmalı." diyor ve erkek çocuklardan birini seçmesini istiyor.

Dizlerinin üstüne çöken Helaena, çaresiz bir şekilde küçük oğlu Maelor’un ismini vermek zorunda kalıyor. Peki bu psikopatlar ne yapıyor biliyor musunuz? Cheese, Maelor’a dönüp "Bak, duydun mu çocuk? Annen senin ölmeni istiyor." diyor ve hemen ardından tek bir kılıç darbesiyle büyük oğlan Jaehaerys’in kellesini uçuruyor.

Bu kadar planlı programlı ve büyük bir vahşetin sanki anlık bir delilikle karar verilmiş gibi yansıtılması ve bölümün sadece son birkaç dakikasına yayılması açıkçası hiç hoş değildi.

Atalarından biri olan, gördüğü rüyalarda kendini ve ailesini Büyük Valyria Kıyameti’nden kurtaran Daenys Targaryen’ın güçlerine eser miktarda da olsa sahip olduğu düşünülen Helaena’nın bölümün başından beri sıçanlardan bahsediyor oluşu, sanki o gün yaşanacak olan felaketlerin içine doğması sonucu ortaya çıkmış gibiydi. Vahşet sırasında yaşananların tepkisini de oyuncunun en doğal şekilde verebildiğini düşünüyorum.

Daenys 'The Dreamer' Targaryen, "Heleana Targaryen"

Buradaki sıkıntının Helaena Targaryen karakterine hayat veren Phia Saban’ın oyunculuğundan kaynaklandığını söyleyenler çoğunlukta, ancak ben onlara katıldığımı söyleyemeyeceğim. Ortada üstünkörü tamamlanmaya çalışılmış bir senaryo var ve bu eksikliği oyuncuların üzerine yıkarak işin içinden çıkamazsınız.

Şaka gibi ama, Alicent Hightower karakterine hayat veren Olivia Cooke, geçtiğimiz günlerde bir röportajında "Kan ve Peynir" olayının Game of Thrones'un ve muhtemelen televizyon tarihinin en ikonik olaylarından biri olan, Red Wedding'den çok daha çarpıcı bir olay olacağını söylemişti. 😄

"Robb Stark" (Richard Madden) - The Rains of Castamere, Game of Thrones

Önce Luke sonra Jaehaerys derken, her iki tarafın da içlerindeki şiddet ve aleve alternatifler aradığı tehlikeli bir zaman dilimi içerisindeyiz. Kan ve Peynir hak ettiği şekilde işlenemedi belki ama bu büyük olay dışında "A Son for A Son"ın bir açılış bölümü olarak üzerine düşeni yaptığını düşünüyorum. Bu sezonda bizi daha çok olay bekliyor olacak. Biz de her şeye rağmen bir sonraki bölümü merakla bekliyor olacağız elbette.


Yaren’in Köşesi
muggle’lar mı? onlar hiçbir şey görmezler ama çatal batırırsan hissederler. merhaba, ben Yaren. çocukluğumdan beri tutkunu olduğum fantastik dünyalara, filmlere, kitaplara, dizilere ve çizgi romanlara dair videolar yapıyorum. ben bu videoları yaparken çok eğleniyorum, eğer siz de bana eşlik etmek isterseniz, kanalımı takip edebilirsiniz :)
Paylaş