HBO Max’in sevilen dizisi Peacemaker, ikinci sezonun sekizinci bölümüyle sessizce izleyicisine veda ediyor. James Gunn’ın açıklamalarına göre üçüncü sezon gelmeyecek; çünkü karakterleri artık önümüzdeki DC projelerinde göreceğiz. Nereden baksak negatiflik içerisindeyiz, çünkü bu bölüm de ne yazık ki beklenen duygusal ağırlığı ve sarsıcı final hissini veremedi. Sezonun başından beri yakaladığı ivme o kadar yüksekti ki, bu bölüm ister istemez "eh işte" dedirten bir kapanış yapabildi. Kötü değildi ama... sadece birazcık eksikti işte.

🚪
Yazı, Peacemaker dizisine dair spoiler içerecek.

Frank Grillo’nun canlandırdığı Baba Flag, Rick Flag Jr.’ın ölümünden sonra oğlunun katilinden intikam almak için ortaya çıkmıştı. Bu bölümde Flag’in öfkesinin artık kişisel sınırları aştığını, neredeyse bir saplantıya dönüştüğünü görüyoruz. Flag artık bir intikamdan çok daha fazlasını, evreni yeniden şekillendirmeyi istiyor sanki. Bu durum da dizinin dramatik tonunu yükseltmek yerine üzerine biraz nefret serpiştirerek onu bulanıklaştırıyor. Çünkü önceki projelerde gördüğümüz kadarıyla Flag, bu kadar kin dolu biri değildi. Burada bir anda pik yapan öfkesi, biraz aceleye gelmiş bir karakter dönüşümü gibi hissettiriyor.

Kaosun içindeki nefes

Bölümün duygusal yükünü tartışmasız şekilde Chris ile Emilia’nın sahneleri taşıyor. Kaosun ortasında birbirlerine bakışları, Peacemaker’ın ilk kez “yalnızca bir silah” olmadığını, aksine kırılgan ama değerli bir insan olduğunu hissettirdi diyebiliriz. Dizinin ikonik jeneriğini yapan grubun konserine gittikleri o sahne ise bu farkındalığın en güzel yansımasıydı bana kalırsa. İki karakterin kısa bir anlığına dünyayı susturup sadece birbirine gülümsemesi... Gunn’ın karakterlerine kattığı o insani sıcaklık burada yeniden parlıyor. Ne var ki, her güzel şey gibi bu mutluluk da pek uzun sürmüyor.

Flag’in şeytani "kurtuluş" planı

Flag’in meta insanları bir hapishaneye, daha doğrusu bambaşka bir gezegene yerleştirme planı, bölüm içerisinde öğrendiğimiz en şok edici olaylardan. Salvation adında vahşi bir gezegen olan bu mekânın ilk ziyaretçisi muhtemelen Chris oluyor. James Gunn’ın da bu fikri doğruladığını biliyoruz ve meta insanları sözde koruma bahanesiyle sürgüne göndermeyi temele alan bu “kurtuluş”, ironik biçimde tam tersine işaret ediyor. Bu da sadece Chris’in değil, tüm evrenin başını derde sokabilecek boyutta bir dert demek. Bu detayın çizgi romanlardan alınması diziyi daha derin hale getirse de, yine de anlatım kısmı biraz fazla yüzeyde kalmış hissi veriyor.

Grillo’nun karakterine dönersek… Onun bu kadar sinirli, bu kadar öfkeli bir hale evrilmesi hem şaşırtıcı hem biraz rahatsız edici. Çünkü sezonun başında Flag, hâlâ gri alanda duran, acısını yaşayan bir karakterdi. Şimdi ise onun için saf bir düşman portresi çiziliyor. Bu da beni doğal olarak James Gunn’ın aylar önceki açıklamalarına götürüyor; 2027’de vizyona girecek olan Superman: Man of Tomorrow filminin kötüsü, büyük ihtimalle Rick Flag Sr. olacak. Eğer bu doğruysa, bu bölüm aslında sadece bir sezon finali değil, bir köprüydü. Yani "Peacemaker’ın vedası" değil, "DC’nin yeni başlangıcı".

‘Superman’ Devam Filmi ’Man of Tomorrow’un Vizyon Tarihi Belli Oldu
James Gunn, devam filminin 9 Temmuz 2027’de vizyona gireceğini duyurdu.

Checkmate'in doğuşu

James Gunn’ın en tahammül edilebilecek yanı, DC evreninin unutulmuş köşelerine ışık tutma cesareti sanırım. Peacemaker gibi, normalde ikinci planda kalacak karakterleri merkezde görmek şaşırtıcı ve oldukça keyif verici. Bu finalde de Gunn’ın bu konudaki tutkusunu hissediyoruz. Ancak ne kadar istekli olursa olsun, hikâyenin duygusal zemini yeterince sağlam atılmadığında görkemli fikirler bile havada kalıyor.

Chris ve ekibinin kendi barışı koruma örgütlerini kurduklarını görüyoruz: Checkmate. DC çizgi romanlarını yakından takip edenler bilir, bu örgüt 1980’lerin sonunda ortaya çıkmış, sonra yıllarca sessizliğe gömülmüş bir yapı. Gunn, bu unutulmuş oluşumu yeniden canlandırarak hem çizgi roman hayranlarına selam gönderiyor hem de izleyicilerine yepyeni bir oluşumu tanıtıyor. Fakat dizideki versiyon orijinalinden biraz farklı. Buradaki Checkmate, daha çok Vigilante ve Sasha Bordeaux ekseninde şekilleniyor. Yine de evren içerisinde devamlılığını izleyeceğimize inandığım bir detayı görmek çok keyifliydi.

Söylediğim gibi, Gunn’ın DC evrenine kattığı bu "kıyıda köşede kalanı parlatma" huyu çok güzel. Peacemaker bunun en güzel örneklerinden biri olabilir. Final ne kadar sönük görünse de, altındaki detayları fark edince hikâyenin bitmediğini hissediyoruz. Gunn’ın risk alması bazen tökezletse de, aynı zamanda evrenin ruhunu diri tutan bir etken olarak da görev yapabiliyor.

Vedadan çok bir "durak"

Peacemaker’ın bu bölümü bana bir "ara hikâye" gibi geldi. Ne tam bir kapanış, ne de yeni bir başlangıç. Dizinin tüm sezon boyunca biriktirdiği duygusal enerji, son bölümde harcanmak yerine sanki gelecek projelere pas atmak için bekletilmiş gibi. Bu nedenle sezon finali havasını tam olarak hissettirmedi. Bitince de içimde birçok izleyici gibi "bitti" hissi değil, "şimdi ne olacak?" merakı kaldı.

Sezonun genelinde konuşmak gerekirse de Gunn, "kötü" ya da "yaralı" karakterlerden gerçek bir ekip çıkarılabileceğini bize yeniden gösterdi. Fakat final bölümünde bu fikrin de biraz gölgede kaldığını düşünüyorum. Asıl mesele karakterlerin dönüşümüyken, biz daha çok evrenin geleceğine saptık ve burada biraz fazla zaman harcadık gibi. Yine de Peacemaker’ın, Vigilante’nin ve diğer üyeler arasında kurulan dostluk hissinin, dizinin özünü tutan ve tadını koruyan yegâne şey olduğunu düşünüyorum.

Peacemaker 2. sezon 8. bölüm, teknik olarak bir veda ama ruhen değil. Çünkü bu hikâye bir noktada yeniden karşımıza çıkacak, bundan eminim. James Gunn bu diziyi, hikâyede de bol bol işlediği gibi, bir kapı olarak kullandı ve bir dönemi kapatıp diğerine geçti. Eğer gerçekten Man of Tomorrow’da Rick Flag Sr.’ı kötülerden biri olarak göreceksek, bu finalin anlamı daha da büyüyecek. O zamana kadar da Peacemaker, içimizde bir yerlerde hâlâ dans eden, hala absürt şeyler yapan ama her şeyiyle bizden biri olan o samimi kahraman olarak kalacak.

🕺🏻

Paylaş