The Lord of the Rings: The Rings of Power, geçtiğimiz hafta ilk üç bölümüyle izleyiciyle buluşmuştu. Prime Video’nun, hatta genel olarak dizi tarihinin en pahalı işlerinden biri olan yapımın ikinci sezonun dördüncü bölümü de geçtiğimiz günlerde platformda yerini aldı.

“Şükürler Olsun, Yüzük Var!”: ‘The Rings of Power 2. Sezon İlk Üç Bölüm’ İncelemesi
Prime Video’nun sevilen dizisi ‘The Rings of Power’ın ikinci sezonu nihayet başladı.

Eldest, yani “en yaşlı olan” olarak isimlenen bölüm adını, bu zamana kadar The Lord of the Rings evreni içerisinde ekran karşısında hiç yer almayan efsane Tolkien karakteri Tom Bombadil’den alıyor. 

Üçleme içerisinde ilk kez Yüzük Kardeşliği kitabında karşılaştığımız karakter, oldukça önemli detaylara ev sahipliği yapan ve bilinmezliklere dolu biri olmasına rağmen, şimdiye kadar Peter Jackson imzalı yapımlarda beyaz perdeye hiç uğrayamadı.

The Rings of Power’da ise Rory Kinnear’ın performansıyla şimdiden hak ettiği değeri bulacakmış gibi bir hava taşıyor.

⚠️
Yazı, The Rings of Power’dan spoiler içeriyor olacak, dikkat et. 

Elrond'un tripleri

Tom Bombadil’in gizemleri bir yanda devam ededursun, bölüme Gri Liman’daki Galadriel ve Elrond ile başlıyoruz. Elrond liderliğindeki ekip geçen bölümde konuştuğumuz gibi Celebrimbor’u Sauron tehlikesine karşı uyarmak için Eregion yollarına düşüyor. Kısa yollardan gitmeye çalışsalar da yolların Sauron tarafından tahribata uğratıldığını, köprünün doğal olmayan yollardan yıkıldığını görüyoruz. Bizimkiler alternatif yolları kararlaştırmaya çalışırken su yüzüğü Nenya, Galadriel’e bir görü gösteriyor ve en yakın yolun tehlikeli olduğunu söylüyor. Elrond ise elbette yüzüğün görülerine güvenmiyor ve yola asık suratlarla birlikte devam ediyoruz.

"Elrond", "Galadriel"

Fakat geçtiğimiz hafta da konuştuğumuz gibi Elrond’un yüzük konusunda bu kadar sert çıkışlara, net çizgilere sahip olan kişiliği, nihayetinde Peter Jackson’ın üçlemesinde ulaşacağımız karakter ile arasında uçurum bir fark barındırırken, ne çeşit bir değişimden sonra Hugo Weaving'in Elrond’una evrileceği bizi merak içerisinde bırakıyor doğrusu. 

"Elrond" (Hugo Weaving)

Tom Bombadil

Gözümüzü Rhûn bölgesine doğru çevirdiğimizde, önceki bölümde yarattığı fırtınayla yolları Nori ve Poppy’yle ayrı düşen ve minik arkadaşlarını bulmaya çalışan Yabancı'yı, Orta Dünya toprakları bambaşka biriyle rastlaştırıyor; Yaşlı Tom Bombadil!

Aradığının bu olmadığını söyleyen Yabancı’ya, kendisinden beklenen bir cevap veriyor Bombadil:

“Aramak başka, bulmak başka, değil mi? 
"Yabancı"

Birkaç bölümdür kendisine bir asa bulmaya çalışan karakterimiz elindeki harita rüzgâra kapılıp bir ağaca takılınca, "belki de asam bu olacak" diyerek bu ağaç dalını almaya çalışıyor. Tabii sonrasında Tom onu oradan kurtarmak zorunda kalıyor. Bu kısımda hemen hemen herkesin aynı şeyi düşündüğü kanaatindeyim, Yabancı burada bir ağacın içerisine hapsolmaktan kıl payı kurtuluyor ve elbette bu da orijinal üçlemede Yaşlı Orman’daki Yaşlı Söğüt’e bir gönderme. 

Tom’a geri dönecek olursak, evine varlıklarında Yabancı, bir kadının şarkı söylediğini duyduğundan bahsediyor. Tom her ne kadar evde kimse olmadığını iddia etse de bu detay da muhtemelen kendisinin eşi Goldberry’ye çok tatlı bir reverans. 🙃

Kim bilir, ilerleyen bölümlerde Nehir Kızı Altınyemiş’i de görebiliriz, ne dersiniz?

Ufak tefek oyunları, büyülü şakaları, Yabancı’dan "genç adam" diye söz etmesi, yıldızları "yeni yetme" olarak nitelendirmesi, tam anlamıyla Tom Bombadil'lik hareketler. Fakat, dünyaya düşen ilk yağmur damlasına, ağaç palamuduna şahit olduğunu söyleyen bu gizemli adamın yer aldığı bu ilk projede ekran süresinin daha yüksek olması gerektiği kanaatindeyim. Oyuncu harika, karakter şimdiden pozitif bir izlenim bıraktı bile fakat bunların Tom gibi bir karakteri tam anlamıyla yansıtmaya yettiğini düşünmüyorum.

Ülkenler

Tabii diğer yanda Nori ve Poppy, kendisini Hiçkimse olarak tanıtan bir başka yabancıyla hasbihal ediyor ve böylelikle Ülkenler ile tanışıyoruz.

Tolkien’ın bu uçsuz bucaksız külliyatında Hobbitler olarak tanıdığımız türün üç soyundan ikincisi olarak bilinen Ülkenler, yüzmeye, sulara ve su araçlarına meyilli olarak biliniyorlar. Diğer iki soy da, maceracı olarak bilinen Samanpostlular ve zaten Nori ile Poppy'nin de birer mensubu olduğu, ilk sezonda karşılaştığımız Kılayaklar.

"Nori", "Poppy"

Shire

İsminin Gundabel olduğunu öğrendiğimiz Ülken, Nori’ye atalarından bahsediyor. Liderlerinin cennetvari bir yeri düşlediği ve orayı bulmak için yola çıktığını anlatıyor. İçine kovuk benzeri deliklerin açılabildiği bu yemyeşil bölgenin ismi Sûzat'mış. Öyle diyor Gundabel. Sûzat, Numernorlular’ın dilinde Shire anlamına geliyormuş. E demiştik, Hobbitler üç soydan bir araya gelen bir ırk diye. Böylelikle ilerleyen dönemlerde de Nori’nin Shire’ı bulmak için çıkacağı yolculuk kesinleşmiş oluyor! İşte bunun için heyecanlıyım.

Isildur, Arondir ve Adar'ın adamı olduğu ortaya çıkan Estrid, Theo’yu arama yolculuklarında Entler'le karşılaşıyorlar ve bölümün en sevdiğim kısmı, Tolkien’ın eserlerine belki de en yakın olan kısmına geliyoruz.

"Arondir"

Entler'le karşılaşan karakterlerimizden Arondir, çocuklarını daha yeni kaybetmiş olan Winterbloom’un acı içerisindeki sorularına şahit oluyor:

“Hiç baltan bir ağaçla buluştu mu?”

Affedilmenin ne kadar zor olduğundan bahseden acılı anne, ağıtını “Bağışlanmak bir çağ sürer!” cümleleriyle de süslüyor.

Tolkien’ın doğaya olan aşkını bu sahneyle bir kez daha anımsamış oluyoruz. 

Elrond ve ekibinin çevresinin Orklar tarafından sarılması ile devam ediyoruz. Galadriel, Nenya sayesinde yüzüklerin iyileştirici etkisinin farkına varıyor ve ardından yüzüğü Elrond’a emanet ederek onlardan ayrılıyor. Ekibin kalanı Lindon yolunu tutarken Galadriel’in Orklar'la çok da fena olmayan çatışma sahnesini izliyoruz. 

Bölüm de karakterimizin Adar’a esir düşmesiyle sona eriyor. Fakat burada daha önemli olan şey Adar'ın Galadriel’e hitap şekli. 

“Karşılaştığımız saatin üstünde bir yıldız parlıyor, Leydi Altariel.”

Altariel, Galadriel'in Valinor dilindeki ismi. Bu da elbette akıllara şu soruyu getiriyor: Acaba Adar bu hale gelmeden öncesinde Galadriel ile yolları kesişmiş miydi? 

İlk üç bölüme oranla daha derli toplu bir bölüm olsa da, ne yazık ki bu Eldest'ın iyi bir bölüm olduğu anlamına gelmiyor. Odaklanılması gereken çok şey var ve hikâyeden kırpılan çok fazla sahne olduğu belli oluyor. Kopuklukların büyük bir sebebi de bundan kaynaklanıyor zaten. Ayrıca karakterden bol bir şeyin olmadığı dizimizde bir sonraki sahneye her geçişimizde sırtımıza bir çuval Lembas peksimeti yükleniyor sanki. Ağır değil ama gereksiz bir yük işte, anladınız siz.

"Smeagol"

Geçen bölümde olduğu gibi Sauron, Galadriel, Prens Durin ve ailesinin daha çok ekran süresine sahip olması gerektiğini tekrar ısrarla belirtmek istiyorum. Tabii bunlar benim şahsi olarak çok severek izlediğim karakterler. Hatta bu bölümle birlikte bu listeye Tom Bombadil'i de ekledim diyebiliriz...

Tıngır mıngır ilerlediğimiz Orta Dünya yolculuğunda yarıya geldik bile. Sevdiğimiz karakterlerin hatrına devam ettiğimiz bu macerada bakalım haftaya başımıza neler gelecek, merakla bekliyoruz.


Yaren’in Köşesi
muggle’lar mı? onlar hiçbir şey görmezler ama çatal batırırsan hissederler. merhaba, ben Yaren. çocukluğumdan beri tutkunu olduğum fantastik dünyalara, filmlere, kitaplara, dizilere ve çizgi romanlara dair videolar yapıyorum. ben bu videoları yaparken çok eğleniyorum, eğer siz de bana eşlik etmek isterseniz, kanalımı takip edebilirsiniz :)
Paylaş