"Noisy Neighbour", "Agnes" ya da "Agatha Harkness"... Artık siz ona ne demek isterseniz...
Marvel’ın ilk Disney+ dizisi WandaVision ile hayatımıza giren, elbette orijin hikâyesine indiğimiz zaman bizi 1969 yılına kadar götüren Agatha Harkness, çizgi romanlarda sadece bir yancı olmasına rağmen bu evrende kendisine özel bir şov yaptırmış bir karakter.
Elbette bu konudaki en büyük alkışı efsanenin de ötesindeki performansıyla Agatha'ya tam anlamıyla bir ruh kazandıran Kathryn Hahn hak ediyor. WandaVision gibi, her sahnesi bir başka detayla kaplı ve son derece göz yorucu bir dizide neredeyse tüm spot ışıklarını üzerine toplayıp doğru düzgün hikâyesi bile olmayan bir karaktere ruh kazandırdı kendisi.
WandaVision sonrasında, karakterimizin ve ona eşlik eden yeni cadı meclisinin etrafında dönen olaylara odaklanan Agatha All Along, Marvel Studios'un son zamanlarda imza atmış olduğu en kaliteli işlerden. Özellikle dizi konusunda biliyorsunuz ki Marvel, izleyicisinin yüzünü pek güldüremiyor. WandaVision, Loki, Daredevil'ın Netflix hali dışında, elle tutulur çok da bir başarısı yok doğrusu.
Ayrıca seyirciler Marvel'ın kontrolsüzce çoğalmakta olan ve zaten çok da başarılı olamayan spin-off dizileri için de bir süre tepki gösterdi biliyorsunuz. Agatha'nın dizisi de onlardan bir tanesiydi, "Ne gerek var?" denildi ama sonrasında seyirciyi ettiği sözlere pişman ettirdi diyebiliriz. Hem stüdyonun en az maliyetli işlerinden, hem de şirketin şimdiye kadar çizgi romanlara uygunluk bakımından ortaya çıkartabildiği en iyi hikâyelerden biri oldu Agatha All Along.
WandaVision'ın finalinde Kızıl Cadı'mız Wanda Maximoff'un, Agatha'nın bilinciyle oynayıp onu başka bir evrene hapsettiğini öğrenmiştik... Sonrasında ise Agatha'dan hiç haber alamadık. Wanda, aynı şekilde dizinin finalinde, kara büyüyle yaratmış olduğu çocuklarını da başka bir gerçekliğe göndermek durumunda kalmış ve kötü şeylere sebebiyet vermişti; hatta Doctor Strange and the Multiverse of Madness (2022) bize burada olan biteni açıklamaya çalışmıştı hatırlarsanız.
İşte Agatha'nın dizisi hem WandaVision'da hem de ikinci Doctor Strange filminde açılan büyük ve anlamsız boşlukları tamamlamak adına bizimle. Dizinin sadece bu konuları beslemek adına burada olmadığını da belirtmek gerek. Kendi hikâyesini de çok başarılı bir şekilde tamamlamayı başarıyor çünkü.
Wanda'nın başka bir evrene göndermek durumunda kaldığı, ancak sonrasında izlerini kaybettiği ikizleri Tommy ile Billy'nin, WandaVision'ın sonunda annelerinden yardım istediklerini duyabilmiştik; burada ise Billy ile bir şekilde yollarımız kesişiyor. 🙃
Reenkarnasyon
Çizgi romanlarda William Kaplan ismiyle tanıdığımız Billy'nin hikayesi burada da harika bir şekilde işleniyor. Wanda Westview'u etkisi altına almadan öncesine kadar ailesiyle mutlu mesut yaşamakta olan William, aynı şekilde, Wanda Westview'u dağıttığı sırada sadece yoldan geçmekte olan bir vatandaş olmanın cezasını ne yazık ki canıyla ödüyor.
Agatha All Along'un 7. bölümü işte tam da bu sırada William'ın bedenine Billy'nin girdiğini, yani ikizlerimizden birinin bu şekilde reenkarne olarak yaşama geri döndüğünü gösteriyor.
Bu bölüm ayrıca WandaVision'da Pietro Maximoff/Ralph Bohner karakteriyle karşımıza çıkan Evan Peters'ı da konuk ediyor. Agatha ve Wanda aracılığıyla kafayı sıyırmış olan karakterimiz Billy'ye Agatha konusunda rehberlik etmeye çalışıyor. Aklı yettiğince tabii...
"Down, down, down the road; down the Witches Road..."
Dizinin başından bu yana cadılarımızın dilinden düşmeyen Cadılar Yolu baladının elbette önemli bir anlamı olacaktı. Baladın her bir dizesi, dizinin bölüm isimlerini oluşturuyor. Ayrıca, ilk bölümden bu yana karakterlerimizi türlü maceralara sürükleyen, çeşitli oyunlara ev sahipliği yapan ve hatta hayatlarını kaybetmelerine neden olan büyülü yol, meğerse Billy'nin farkında olmadan yarattığı bir illüzyondan ibaretmiş...
E annesinin oğlu, ne bekliyorduk ki. 😏
Lady Death
Agatha All Along'da Kathryn Hahn dışında parıldayan başka bir yıldızımız daha var; Aubrey Plaza.
Rio Vidal olarak karşımıza çıkan dedektif, en başlarda bize gerçek yüzünü göstermese de izlerken fark ettiğimiz birkaç detayla kendisinin Ölüm olduğunu çok rahat anlayabildik bence. Kapüşonu, hançeri, ruh çağırma tahtasında çıkan ismi ve korkunç derecede çatallanan sesi bunlardan sadece birkaçıydı elbette ama bu karakterin sunuluş biçimini de ciddi anlamda çok beğendiğimi söylemeden geçemeyeceğim. Kendisi Thanos'un sevgilisidir bu arada...
Böyle bir varlığın Agatha Harkness yüzünden gözyaşı dökmüş olması da bizim Agatha'nın ne kadar kallavi bir karakter olduğunu bir kez daha gösteriyor açıkçası.
Nicholas...
Dizinin en büyük gizemlerinden biri de şüphesiz ki Agatha'nın oğluydu. Tıpkı diğer cadılar gibi biz de; "Nicholas'a ne oldu?", "Ne karşılığında oğlunun canını feda etti?" gibi birçok soru sorduk Agatha'ya ve finale geldiğimiz zaman da ettiğimiz tüm bu laflardan pişman olduk. Çünkü aslında Agatha'nın oğlunu doğarken kaybetmesi gerektiğini, fakat Ölüm'den onunla biraz daha zaman geçirebilmek için izin istediğini bilmiyorduk. Yani o da sadece acılı bir anneydi; tıpkı Wanda gibi.
Bu yüzden de dizinin başından beri Billy'ye karşı diğer herkese olduğundan daha sıcak bir tavır takındı, belki de onu kendi evladı gibi görmüştü.
Bu hikâyede yüreğimiz her ne kadar paramparça olmuş olsa da Agatha'nın sonrasında yaptığı şeyler, kurduğu tüm o cadı meclislerine olanlar, ona neden anti-kahraman dediğimizi bir kez daha hatırlatıyor bizlere.
Final
Annesi gibi uçuk güçlere sahip olan Billy'nin Wiccan olarak karşımıza çıkışı elbette bir sürpriz olmadı. Fakat Agatha'nın yaşamını yitirip bir hayalet olarak karşımıza çıkışı Marvel'ın son zamanlarda yaptığı en büyük ters köşelerden biriydi.
Çizgi roman okurları bu görüntüye hiç yabancı değil, çünkü biliyorlar ki Agatha orada da Wanda'nın peşine takılmıştı.
Agatha Harkness, çizgi romanlar içerisinde birçok sayıda karşımıza çıkmış olan bir karakter. Agatha All Along'un ikinci sezonu gelir mi bilemem, ancak Wiccan'ın hikâyesi bir yerlerde devam ediyor olacak. Bu, Agatha'yı ona yapışık bir şekilde izlemeye devam edeceğiz demek oluyor. O da olmadı, 60'lı yıllarda geçecek olan bir Fantastik Dörtlü filmi yolda, biliyorsunuz. Agatha Harkness'ı orada da görme ihtimalimiz çok yüksek, çünkü kendisi Sue Storm ve Reed Richards'ın çocuklarına dadılık yapmıştı zamanında.
Marvel içerisinde önemli bir renk eksikti ve Agatha bu boşluğun büyük bir kısmını doldurmayı başardı bana kalırsa. Uzun zamandır git gellerle uğraşmakta olan bu evrenin böyle karakterlerle süslenmesi gerektiği kanaatindeyim. Tekdüzeliğin dışına çıkıldığında ve çok da paraya ihtiyaç duymadan ne kadar başarılı olunabildiğini bir kez daha gösterdi Agatha All Along. Bu güzel dizide emeği geçen herkese teşekkürler.
🧙🏻♀️💜
Yorumlar